LAİKLİK DOSYASI /// EMRE KONGAR : Demokrasi, laiklik ve dindar-dinci farkı – TOPLAM 2 BÖLÜM

Emre Kongar : Laiklik ve dindar-dinci farkı – BÖLÜM 1

Emre Kongar

 

E-POSTA : ekongar@cumhuriyet.com.tr   

 

01 Kasım 2022 Salı

Erol Manisalı’yı da sonsuza uğurladık:

Çok üzgünüm.

Cumhuriyet Manisalı için çok güzel bir anma sayfası yapmıştı; hazırlayanları tebrik ve emeği geçenlere teşekkür ederim.

***

Medyaya el koyan iktidar, ifade özgürlüğünü ihlal eden bu yozlaştırıcı baskılarının mali ve ekonomik bedelini de ülkenin yeşilini katlederek halka ödetmek istiyor:

Doğan medyasının baskı altında Demirörenlere satışını, devlet bankalarından verilen kredilerle sağlayan iktidar, bu kredi geri ödenemeyince bunun karşılığında ipotek edilen yeşil alana konut inşa ederek borcu ödetmeye çalışıyor.

Bu satırların yazıldığı sırada, mahkemenin durdurma kararına rağmen iş makineleri (iddiaya göre) valiliğin (belki de kaymakamlığın) kararıyla Göktürk’teki yeşil alan kıyımına devam ediyordu.

***

Ülkemizdeki bütün hukuk dışı uygulamaların, doğa, yeşil, tarih ve kentsel arsa yağmalarının sorumlusu bu siyasal iktidardır.

Bu siyasal iktidarı seçimlerde değiştirme umutları ise Demokrasiye inanmış olan partilerin kurdukları ve kuracakları Demokratik İttifaklara bağlıdır.

Bu ittifakların ilki ve en genişi görülen Altılı Masa ise demokrasi ve laiklik konularında aralarında çelişki olan partilerin, demokrasi uğruna bir hayli zorlanan bir işbirliğini yansıtmaktadır.

Bunun son örneği, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun yeniden Genel Başkan seçildiği Sekizinci Genel Kongre’de yaptığı konuşmada ortaya çıkmıştır:

“Ülkemiz, sağcılık-solculuk, Türkçülük-Kürtçülük, Sünnilik-Alevilik, dindarlık ve laiklik gibi tartışmalar yüzünden yıllarca hem zamanını hem de enerjisini tüketmiştir…

… Bizler, laiklikten değil sözde laikçilerden, İslamdan değil sözde İslamcılardan, muhafazakârlığın kendisinden değil muhafazakârlık adı altında değerlerimizi istismar edenlerden çok çektik.”

***

Karamollaoğlu’nun Laik-Laikçi nitelemesi…

İslam-İslamcı, dindar-dinci farkını vurgulaması…

Dincilik ile laiklik arasındaki karşıtlığı, dindar-laik olarak yanlış biçimde tanımlaması…

Hemen hemen her kesimden eleştiri alacak.

***

Örneğin (dindarların değil) “dincilerin” tepkilerine bir örnek olarak:

Konuşma, gerçekleri saptırmakla ünlü olan ve Atatürkçüleri hedef göstererek katledilmelerine yol açan, AKP yandaşı Akit gazetesinin internet sitesinde “Kemalistlerin kullandığı sözler” olarak nitelenmiş ve mahkûm edilmiş:

“Bunu da gördük! Temel Karamollaoğlu laikçiler gibi konuşup dindarları hedef aldı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Kemalistlerin kullandığı ifadelerle dindar kesimi hedef aldı.

Saadet Partisi’nin 8. Olağan Büyük Kongresi’nde 3. defa başkan seçilen Temel Karamollaoğlu, yaptığı konuşmada solcuların ifadeleri ile dindarları hedef aldı…”

***

Aslında sorun Karamollaoğlu’nun dediği gibi dindar-laik çelişkisinden kaynaklanmıyor:

Çünkü dindarlar ile laikler arasında çelişki ya da zıtlık yok.

Türkiye’de milyonlarca laik olan dindar var.

Milyonlarca da dindar olan laik var!

***

Çelişki, dindarlar ile laikler arasında değildir:

Çelişki, devletin İslama göre örgütlenmesini, sadece kamunun değil, insanların özel yaşamlarının da şeriat hükümlerine göre düzenlenmesini isteyen (dindarlar değil) dinciler ile…

Devletin bütün dinlere, mezheplere aynı uzaklıkta olmasını ve hepsinin inanç özgürlüğünü korumasını isteyen (laikçiler değil) laikler arasındadır.

Karamollaoğlu ve Demokratik Rejim’den yana olan bütün politikacıların ve liderlerin bu gerçeği gördüklerine, bildiklerine eminim…

Sorun laiklerin dindar olamayacağını, dindarların da laik olamayacağını iddia eden, “devlet laik olur, birey laik olamaz” aldatmacasıyla dini siyasette istismar eden iktidardan kaynaklanmaktadır.

Emre Kongar : Demokrasi, laiklik ve dindar-dinci farkı – BÖLÜM 2

Emre Kongar

 

E-POSTA : ekongar@cumhuriyet.com.tr

 

03 Kasım 2022

Değerli okurlarım Türkiye’de en çok yozlaştırılan, yıpratılan, içi boşaltılan kavramların başında laiklik gelir.

Özellikle dine dayalı siyaset yapanlar yani (dindarlar değil) dinciler en şiddetli laiklik karşıtlarıdır.

Üstelik bunlar, daha kavrama bile inmeden, terim üzerinden saptırmaya başlarlar:

Örneğin İslamcıların yazdığı bazı sözlüklerde laiklik “din karşıtlığı”, “dinsizlik” olarak tanımlanmıştır.

Oysa laiklik, din karşıtlığı ya da dinsizlik değildir:

Tam tersine, laiklik, bütün dinleri, mezhepleri ve ateistler de dahil her türlü inancı ve inançsızları koruyan bir devlet ilkesidir.

Demokratik Devlet, bütün vatandaşlarına, din, mezhep, ırk, dil, cinsiyet farkı olmaksızın eşit davranmak zorundadır.

Bu eşitlik ancak laiklik ilkesi ile sağlanabilir.

Dolayısıyla her Demokratik Devlet, laik olmak zorundadır:

Her laik devlet demokratik olmayabilir, ama her Demokratik Devlet, vatandaşlarına eşit davranmak için, laik olmak zorundadır.

Laikliği saptırmak isteyenler, “Birey laik olmaz, devlet laik olur” diye yanlış bir iddiayı da öne sürerler.

Oysa laik devletten yana olan her birey laik olarak kabul edilir.

Aynen demokratik devletten yana olan her bireyin demokrat olarak kabullenilmesi gibi.

Örneğin, bir Budist, bir Yahudi, bir Hıristiyan bir Müslüman, ya da bir ateist devletin laik olmasından yanaysa, laik kabul edilir…

Pek çok inanç sahibi olan dindar kişi, laik devletten yana oldukları için laiktir.

***

Laiklik, bazılarının savunduğu gibi SADECE din ve devlet işlerinin birbirlerinden ayrılması demek değildir:

Laik devletin, din ve devlet işlerini ayırmasının yanında iki önemli görevi daha vardır:

Birinci olarak, çoğunlukta olan inanç sahiplerinin, bu inançta olmayan vatandaşlara baskı yapmasını engellemekle, bütün inanç sahiplerini (ve elbette inançsızları da) ÇOĞUNLUK BASKISINA KARŞI KORUMAKLA yükümlüdür.

İkinci olarak, Allah adına, peygamber adına, din adına, piskoposlar, papazlar, rahipler, şeyhler, şıhlar, mollalar, hocalar tarafından, insanlara inançlarını nasıl yaşayacaklarına, özel yaşamlarını nasıl düzenleyeceklerine ilişkin BASKI YAPILMASINI DA ÖNLEMEKLE yükümlüdür.

***

Şimdi de dinci ile dindar arasındaki farkları görelim:

Dinci, başkalarının inançlarına saygısızdır, kendi inancından olmayanları düşman sayar.

Dindar, başkalarını inançlarına da kendi inancına istediği saygıyı gösterir.

Dinci Demokratik Rejim düşmanıdır.

Dindar Demokratik Rejim düşmanı değildir.

Dinci Laik Devlet düşmanıdır.

Dindar Laik Devlet düşmanı değildir.

Dinci için siyaset, sadece din açısından önem taşır…

Dindar için siyaset, bağımsızlık, demokrasi, adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramları da içerir.

Dinci için din, siyasetin temel aracıdır.

Dindar için din, siyasette araç olarak kullanılmaz.

Dinci devletin, kendi dininin esaslarına göre örgütlenmesini ve işlemesini bekler.

Dindar devletin din esaslarına göre örgütlenmesini ve işlemesini beklemez.

Dinci farklı inanç ve düşünce sahiplerinin “katlini vacip görür”

Dindar için, tüm inanç sahipleri ve hatta inanmayanlar bile saygındır.

Dinci nefret ve kin doludur…

Dindar sevgi doludur.

Dinci katıdır, bağnazdır, peşin yargılıdır…

Dindar hoşgörülüdür.

Dinci işine gelirse şiddeti destekler…

Dindar her durumda, kesinlikle şiddete karşı çıkar.

Dinci ne kul, ne insan, ne de vatandaş olarak makbuldür…

Dindar hem kul, hem insan, hem de vatandaş olarak makbuldür.

***

ÖZETLE: DİNCİ, DEMOKRATİK VE LAİK SOSYAL HUKUK DEVLETİ DÜŞMANIDIR…

DİNDAR, DEMOKRATİK VE LAİK SOSYAL HUKUK DEVLETİ DÜŞMANI DEĞİLDİR.