YURTDIŞI TÜRKLERİ & ETNİK KÖKENLER

TÜRKMEN DOSYASI : KÜRTLEŞEN TÜRKMENLER

Kürtleşen Türkmenler



Türk topluluklarından bazılarının ilişkiye girdiği milletlerle kaynaşarak
eridikleri, İran ve Afganistan’da olmak üzere Türk oymaklarının bir kısmının
kültürel değişime uğradıkları görülür.[1] Bunun gibi Türk boyları arasında da
böyle karışımlar ve erimeler söz konusudur. Asırlar boyunca yaşanan boy
mücadeleleri ve yapılan göçler esnasında kimi Türk boylarının başka Türk
boyları arasına girerek ana boy adını unuttukları ve tabi oldukları boyun
adıyla anıldıkları bilinmektedir. Kimi zamanda boyların birleşiminden yeni
boylar teşekkül etmiştir.



Yaptığımız araştırmalarda aslını unutmuş Afşar kökenli kişi veya köylerin
kendisini Türk, Türkmen, Yörük, Yerli, Köylü gibi adlarla tanıttıklarına, hatta
bunlardan bazılarının aralarında geçen münasebetler dolayısıyle Afşarları pek
sevmediklerine tanık olduk. Maraş Elbistan’lı birisi kendilerinin aslını anlatırken
“Biz Türkmen’iz. Bizim köye Dodurlular denir, komşu köyümüz ise Afşar köyüdür.”
demişti. Dodurluların Recepli Avşarlarının bir obası olduğunu öğrendiğinde çok
şaşırmıştı. Bu köyün oba adını muhafaza etmesine rağmen ana boy adını unuttuğu
görülüyor. Kimi yerlerde ise boylar, azınlıkta kaldıkları için yörede etki ve
nüfus olarak baskın olan aşiretin adıyla anılmaya başlanmıştır. Adana’da
Varsaklar, Antep’te ise Beydililer arasındaki Avşarlar buna örnek verilebilir.
Diğer bir husus ise, Alevi Türkmen boylarının durumudur. Bunlar, Sünni-Alevi
farklılaşmasından dolayı genel ad olan Alevi adını kullanmışlar ve boy adlarını
muhafaza edememişlerdir.

 

Bu yazıda ülkemizde ve çevresindeki topraklarda
yüzyıllar boyu meydana gelen Türk boyları arasındaki kaynaşmaya örnek olacak
böyle bir olaya değineceğiz. Bu “Türkmenlerin Kürtleşmesi” hadisesidir. Peki,
insanlarımızın kendisini yukarıda sıraladığımız isimlerle ifade etmesi mesele
olmuyor da neden “Kürt” adını taşıyınca sıkıntı çıkarıyor. Bunun sebebi
Kürtlüğün, Türk milletini ve devletini bölüp parçalamak isteyen mihrakların
kullandığı bir unsur olmasıdır. Açık söylemek gerekirse Kürtlük, Türklükten
ayrı bir şey değildir. Bu yüzden bir Türk’ün Kürtleşmesi veya bir Kürdün
Türkleşmesi, biraz önce bahsettiğimiz Türk boyları arasındaki kaynaşmalara
örnektir. Biz olaya böyle bakıyoruz ve işin aslı da budur. Ancak geriye dönüp
baktığımızda tarihimizde Kürt olayı çok farklı cereyan etmiştir. Dış güçler,
Kürtleri Türk devletinin başına bela etmek için inanılmaz oyunlar oynamışlardır.
Ancak o dönemlerde ve günümüzde dahi bu oyunlara alet olmayıp erdemli davranan
Kürt aşiretleri oldukça fazladır. Kürt konusunda bizim politikacıların da
ihmalkar davrandığını belirtmek yerinde olacaktır. Yapılan bir çok araştırma
sonunda Kürt adı ile tanınan insanların önemli bir kısmının Türk boylarından
geldiğinin kanıtlanmış olması aslında sorunu halletmiş oluyor. Yani kimi kimden
koparacaklar. Öz, aslına ihanet etmez. Edenlerin soyunu bir araştırın bakın
neler çıkacaktır. Abdullah Öcalan’ın Ermeni asıllı olduğunu görürüz. Öldürülen
PKK militanları arasında çok sayıda sünnetsiz kişilerin olması da bu açıdan
önemlidir. Bu kişilerin Kürtlere de düşman olduğu unutulmasın.



Kürt olayının bu hallere gelmesinde hükümetlerin milli politikalarının
olmaması, Kürtlerin Türklükleriyle olan ilgilerinin akademik bir tez olarak
kabul edilmemesi ve politik kaygılar sebep olmuştur. Bütün bu sebepler zamanla
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Türkmen cemaatlerinin Kürtleşmiş olmalarına veya
Kürtleşmeye doğru gitmelerine sebep olmaktadır.[2] Bu sebeple Bazı bölgelerde
Kurmanç adı altında Türk dilinden Bayat, Bayındır, Salur, Beydili, Döğer,
Büğdüz, Yıva, Karkın, Küresinli (Kasımoğlu), Milli, Karakeçili, Türkan, Tilki,
Atmalı, Kızkapanlı, Çakallı…. gibi Türkmen boylarıyla birlikte Avşar
Türkmenleri de uzaklaşmış ve Türklüklerini unutmuşlardır.[3] Kürt denilen bu
insanların şahıs adları da Türkçe’dir. Sözgelimi, Milli aşiretine mensup
kişiler arasında adı Avşar olanlar vardır.[4] Bugün hala Kürtler arasında Avşar
adlı obalara rastlanması önemlidir.[5]

 

Kürtlerle İlgili Genel Bilgiler



Kürtlerin Coğrafi ve Demografik Dağılımları. Kürt adı verilen topluluklar
Türkiye (Güneydoğu ve doğusunda), İran (Kuzeybatı ve batısında yoğun olarak
yaşadıkları gibi, Ardelan, Hemedan, Kirmanşah, Luristan’da ve Mazenderan,
Horasan ile Isfahan’da da bulunurlar), Irak (Kuzeyinde), Suriye (Kuzeyinde) ve
çok az sayıda olmak üzere Kafkasya’da (Azerbaycan, Ermenistan) ve Orta Asya’da
(Kazakistan) yaşamaktadırlar. Bu unsurların hiçbir zaman kalıcı, politik bir
birlik kuracak kadar kalabalık olmadıkları ve aralarında siyasi, kültürel
önemli farklılıklar bulunduğu görülmektedir. Kürtlerin nüfusları ile ilgili
verilen rakamlarda çelişkilidir ve bazıları propagandaya dayalı tahmini
verilerdir. Kürtler konusunda tarafsız denilebilecek çalışmalar Hollandalı
Martinus Martin Van Bruinessen tarafından yapılmıştır. Bu kişi dünyadaki Kürt
nüfusunu 15-16 milyon olarak vermekte ve bu nüfusun 3.5 milyonunu İran’da, 3
milyonunu Irak’ta, 500-600 bininin Suriye’de, 7-8 milyonunun Türkiye’de ve
küçük gruplar halinde Sovyet Rusya’da yaşadığını belirtmektedir. Javed Ensari
ise Kürtlerin 15 milyondan biraz fazla olduğunu ve bunun % 34’ünün Türkiye’de
(5 milyon), % 25’inin İran’da, % 24’ünün Irak’ta, % 11’inin Suriye’de, %
3-5’inin ise Sovyet Rusya’da olduğunu kabul etmektedir. Eski Sovyet kaynakları
ise (1983 tarihli) Suriye’de 825.000, Türkiye’de 9 milyon, Irak’ta 3.5 milyon,
İran’da 4.5 milyon Kürt olduğundan bahsederler. Bunun yanında propagandaya
yönelik olarak bu nüfusu Türkiye’de 20 milyona kadar çıkaranlar vardır. 1927
yılında yabancı uzmanların kontrolünde yapılan ilk nüfus sayımında Türkiye’nin
nüfusu 13,5 milyondu. Kürtlerin sayısı ise 900 binden biraz fazlaydı. Bu sayım
Kürtlerle ilgili doktora çalışması yapan Mesud Fany’i haklı çıkarmaktadır.
Fany, 1930 yılında bütün verileri inceleyerek dünyadaki Kürt nüfusunun
2.789.000, Türkiye’de ise yaklaşık 1 milyon olduğunu söylemişti. [6]



Burada bir yanlış yargı da Doğu ve Güneydoğuda yaşayan insanların hepsinin Kürt
zannedilmesidir. Bu bölgelerimizde Türkmenler, Terekemeler, Tatarlar, Çerkezler,
Araplar, Süryaniler, Yezidiler… de bulunur. Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi
Türkler bu bölgemizde de nüfus olarak çoğunluktadır. Mesut Fany de Ağrı,
Diyarbakır, Elazığ, Malatya ve Urfa’da Türklerin ezici çoklukta olduğunu
belirtmişti. 1985 yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da konuşulan birinci dilin
tespitiyle ilgili istatistikte ise 9.903.000 toplam nüfusun 2.766.000’i (% 28)
ana dilini Kürtçe, 7.374.000 kişi (% 72) ise anadilini Türkçe olarak
yazdırmıştır. Kürt olarak kabul ettiğimiz kişilerin de çoğu Türkmen asıllıdır
(Kara-Keçililer, Döğerler, Şavak, Beritan, Hormek gibi).



Hakkari’nin Çukurca ilçesindeki halk kendilerinin bundan 350 yıl önce batıdan
geldiklerini, en son geldikleri yerin Botan (Cizre civarı) olduğunu, daha
geriyi bilmediklerini ifade etmektedirler. Elde edilen veriler onların Antep
civarındaki Türkmenlerden (Beğdili boyu) olduklarını göstermektedir.



Kürt adının etimolojik açıklaması. “Kürt” kelimesi, Kürt oldukları iddia edilen
Kurmanç, Guran, Lur, Kalhur gibi aşiretlerin ağızlarında “Kürt” diye bir kelime
bulunmamaktadır. Ayrıca İrani ve Ari dillerde de böyle bir kelime yoktur.
Arapça’da bulunan Kürt kelimesi ise bu dile Türkçe’den gelmiştir. Bu yüzden
“Kürt” terimini Türkçe’de aramak zorundayız. Bu açıdan bakıldığında tarihte
“Kürt” adına bir boy adı olarak ilk defa Yenisey’deki Kök-Türk kitabelerinden
ELEGEŞ YAZITI’NDA rastlıyoruz. Burada, Kürt boyu Gök-Türklerden olup beylerinin
adı “Alp Urungu” idi.[7] Türk tarihinde “Kürt” adıyla bilinen diğer bir Kürt
boyunu da Macarları oluşturan 7 boydan biri olarak görüyoruz. Bunların
Yenisey’deki Kürt Türklerinden olup Gök-Türk çağında Macarlara katılarak
Balkanlara geldiği anlaşılıyor.[8] Büyük Macar alimi Gy. Nemeth, “Yurt Kuran
Macarlar’ın Tarihi” adlı eserinde Macar boy düzenini anlatırken, Kürtlerden
bahsederek şöyle diyor “Söylediğim gibi Kürt, Yenisey civarındaki bir Türk
boyudur.”[9]



Türkçe’de Kürt teriminin anlamına gelince, Divan-ı Lügati’t-Türk’te “Kürt”
terimi kar yığını, çığ, bir çeşit kayın ağacı şeklinde izah edilmiştir.[10]
Diğer Türk lehçelerinde ise Kürt kelimesi genellikle kar yığını anlamına
geliyor. Ünlü Macar alimi Gy. Nemeth, Kürt kelimesinin Türklerde kabile adı
olarak kullanıldığını ve kar yığını anlamına geldiğini yaptığı akademik
çalışmalarla kanıtlamıştır.[11] Ayrıca Türklerde boy adları alınırken hal,
tavır ve hava olaylarını bildiren terimlerin kullanıldığını görüyoruz. Buna
Argın, Çuvaş, Boran, Karluk gibi boy adlarının yanında Kürt adı da örnek olarak
verilmiştir.[12] Ayrıca Türk yer adları incelendiğinde bir çok yer Kürt adını
taşır.



Kürt kelimesiyle açık bağı olan ve Avşarların da kullandığı bir “Kürümek” fiili
vardır. Bu fiil, kar yağdığı zaman karın kapattığı yerlerin temizlenmesi
anlamında kullanılır. Sözgelimi, “evin önündeki yada damdaki karı kürüyün”
denilir. Bu kullanım Kürt kelimesinin anlamıyla da birebir örtüşmektedir.



Yabancı kaynaklara gelince İran ve Arap kaynaklarında “Kürt” terimi göçebe
hayat tarzına verilen bir ad olarak görülmektedir. İslam kaynaklarında
İran’daki göçebe Deylemliler “Tabaristan Kürtleri”, göçebe Araplar da “Suristan
Kürtleri” diye geçmektedir. İbn-i Rusta, Avrupa’daki Lombartların yaşayışlarını
anlatırken “aynen Kürtler gibi yaşadıklarını” vurgulamaktadır. Kirman
bölgesindeki Sind asıllı Cuf’lar da göçebe olduklarından dolayı İbn-i Havkal
tarafından bir Kürt grubu olarak gösterilmiştir. Taberi’deki bir kayıtta,
Partların son hükümdarı Ardavan, Sasani İmparatoru Ardaşir’i aşağılamak için
“Kürtlerin çadırları altında büyütülmüş Kürt” şeklinde tasvir etmektedir. Yine
Strabon’da geçen Kyrtioiler, Mardesler ve Ermenistan civarındaki gruplar, ırken
farklı oldukları halde hayat tarzından dolayı Kürt olarak bilinmektedirler.
Minorsky, bunların Kürtçe denilen bir ortak dillerinin olmadığını itiraf
etmiştir. Mesela, anadilleri Farsça olan Kuh-Gilu ve Bahtiyari göçebeleri
Araplara göre “Kürd’e benzer aşiretlerden oluşmuştur”. 451 yılında Kafkasya’dan
inerek Mugan’ın güneyinde yerleşmiş olan Akhun Türkleri, 12. Yy’da Mugan
Türkmenleri diye adlandırılırken, Arap kaynakları bunlardan “İskan edilmemiş
Kürtler” diye bahsetmektedir. Kürtler konusunda tarafsız bir eser yazan Martin
Van Bruinessen, Kürt teriminin etnik yada ırkı yapısına bakılmaksızın
göçebeleri ifade için kullanıldığını vurgulayarak günümüzde Huzistan’daki
Arapça konuşan aşiretlerin bile Araplarca Kürt olarak adlandırıldığına dikkat
çekmektedir.[13]



Diğer taraftan Ermeniler, tarihi kayıtlarında komşuları olan bütün Kürtlere
“Oğuz-an” (yani Oğuzlar) kelimesinden bozma olarak “Khujan” derlerdi ki, bu
kelime Ermenicede de aynen Dede Korkut’taki Oğuz kelimesinin anlamı gibi
“çokluk, kalın-halk, kalabalık” anlamına gelirdi.[14]



Osmanlı arşivleri incelendiğinde Kürt, göçebeleri ifade için kullanılan bir
terim olarak karşımıza çıkmaktadır. Diyarbakır bölgesine ait defterde “Ekrad-ı
aşayir” (aşiretlerin Kürtleri) terimi görülüyor. Burada açık bir şekilde
aşiretlerin göçebeleri ifade edilmiştir. Diğer bir ifade de “Ekrad-ı Türkman”
(Türkmenlerin Kürtleri) terimidir. Bu da yine Türkmen cemaatlerinin göçebe
olanlarını belirtiyor. Kilis bölgesi defterinde ise Yörüklerden bahsedilirken,
bunların “Ekrad” yani Kürt oldukları daha açık bir ifadeyle göçebe oldukları
kayıtlıdır. Bunun gibi Osmanlı belgelerinde bazı Türkmen cemaatlerinin
karşısında “Ekrad taifesi” (Tabanlı, Recepli Avşarı gibi), Kürt cemaatlerinin
karşısında ise “Türkman, Türkman yörükanı” (Lek, Hacılar, Mahmudi gibi) ibaresi
bulunmaktadır.[15] Maraş’ın merkez köylerinden olan “Kürtleravşarı” köyü böyle
bir anlam yüklenmiştir.



Anadolu Türk folkloruna baktığımızda ise Türkmen topluluklarında “Kürt” terimi
ile dağlarda yaşayan ve kanun-nizam tanımayan aşiretler kastedilmektedir.
Özellikle Afşar Türkmenlerini ilgilendirdiği için burada Ali Rıza Yalgın’ın
tespitlerini aktarmak yerinde olacaktır.



1937 yılında Endel köyünden İbiş Kahyaoğlu Molla Ömer, Yalgın’a Dadaloğlu
hakkında şunları söylüyor “O, bizden değil, Dadaloğlu Avşardır. Reyhanlı’dan
Mürseloğlu ile Bozdoğanlı’dan Çapanoğlu Binboğa’ya Sahra’ya gitmişler. Canları
iyi aşık istemiş. Dadaloğlu’nu Afşar içinden çağırmışlar. Aşık gelmiş. Ona,
birkaç türkü söyle, söyle ama içine Avşarı katma demişler. Dadaloğlu’na karı
boşatmışlar. Dadaloğlu söz vermiş, türküye başlamış. Fakat hiç çare yok gine
Avşarı karıştırmış ve dinleyen beylere demiş ki “sıraya gelirse aşık, kafiyeden
geçmez. Ben Safiye’den geçerim ama kafiyeden geçmem.” Karısını talak ile
boşayıp yine Avşardan bahsetmiş.” Ömer ağa devamla “Aşirette dağlarda
yaşayanlara “Kürt” derler. Bir gün Cerit’ten Bekir Hasan bey, Dadaloğlu’nu
odasına çağırmış, türkü söyletiyormuş. Mecliste iki adam Dadaloğlu’nu dinlerken
birbirinin kulağına fısıldamışlar. Demişler ki : “Bu aşık iyi aşık, ama Kürt
olmasaydı.” Dadaloğlu bunu duymuş, söylediği türküyü bırakmış bu heriflere
cevap vermiş.



Atına vurdu da gümüş ireşme Yoğ, yoğ olmuş da
gidiyor göçü

Tecerli’den Cerid’e baş koşma Bağ ve bostan olmuş evinin içi

Ha dence bin atlısı binerde serçeşme Darılınca da Şammar’a yiyirdi göçü

Mürseloğlu Kürt yeğeni değelmi Kerimoğlu Kürt yeğeni değelmi.



Türkmen toplulukları
arasında Kürt adı, yalnız dağlarda yaşayanlara verilen isimdir. Bunun için Kürt
ismi Türkmenler arasında yabancı bir isim değildir”.[16] Molla Ömer’in bu anlattıklarından
anlıyoruz ki Kürt adı ırkı değil bir sosyal yaşam biçimini göstermektedir.
Çünkü Dadaloğlu bir göçebeydi. Aynen bunun gibi günümüzde Akseki-Hadim arasında
bulunan Tanrı Dağı eteklerinde Türkçe konuşan Yörüklere bölge halkı göçebe
oldukları için Kürt demektedirler.

Yine buna benzer bir anlatım da Mehmet Eröz’ün, Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesine
bağlı Afşar Söğütlü köyünden Aşık Ömer’in kız kardeşinden derlediği bir şiirde
geçiyor.[17] Bu şiirde adı geçen Türkmen beyleri Kürt olarak (kanun nizam
tanımayan) tanıtılmıştır.



Delme dakma değel, evvelden ağa Ah ediyor garaları
görenler

Bal sumak çektirir solundan sağa Tütünün sündüğü yere atı salanlar

Umucuya verir atınan deve Üç tuğlu vezirden duzzak alanlar

Bektaşoğlu Kürt yeğeni değelmi Mursaloğlu Kürt yeğeni değelmi

Avşar gedip gerisine dönünce Çarşı bazarıdı evinin içi

Ördekli’de belli yurdu konunca Avşar iskan getti neyidi suçu

Hah demeden bin atlısı binince Düşmanın üstüne çekerdi göçü

Avşar Beğ Kürt yeğeni değelmi Avşar Beğ Kürt yeğeni değelmi

Atlar enerde babam çeşmeye Aşşığın dalgası galman kusura

Ebbeğesi vurur gümüş ireşme Bizim eller iskan gitti yesire

Cerid’inen Tecir’e baş goşma Boğazı çanlı gartal endi Mısır’a

Gücüğaloğlu Kürt yeğeni değelmi Göveloğlu Kürt yeğeni değelmi




Bazı bölgelerimizde
Alevi inançlı Türkmenlere Sünnilerce Kürt adı verilmektedir. Maraş’ın Afşın
ilçesinde yaptığımız araştırma sırasında yaşlı kişiler Alevi köylerinden
bahsederken bunlara Kürt dediler. Ancak bölgedeki Alevi köyleri hep Türkmen
idi. Bunu sorduğumuzda Kürt kelimesini Alevi anlamında kullandıklarını
belirttiler. Nitekim Ordu çevresinde de Alevi Türkmenlere yöre halkı halen
“Kürtünnü” diyor.



Ülkemizde bu gibi adlandırmalarda bir mesele de kişinin yaşadığı yerle ilgili
soy adlandırmasıdır. Yani doğudan gelen herkes halk nazarında Kürt’tür. Aynı
şekilde Karadeniz’den gelenler Laz, güneyden gelenler fellah (Arap), batıdan
gelenler ise

Bulgar, Sırp, Hırvat
vs.. olarak tanımlanır. Rahmetli Hamdullah Suphi Tanrıöver, 1924 yılında
yazdığı bir makalede bu yaraya parmak basmış ve “Sorarım size Türk kimdir,
nerede yaşar” diye de haklı olarak sormuştur. Geçen bunca zaman içerisinde bu
meselenin halen halledilememiş olması içler acısıdır.



Halkımız, yaşadığı yere sonradan gelenleri belki de korunma içgüdüsüyle önce
dışlamış, sonra ilişkilerini geliştirmiştir. Ama ne kadar yakınlaşırsa
yakınlaşsın onun sonradan geldiğini asla unutmamıştır. Sözgelimi, köylerimizde
aileler arasında bir mesele çıktığında “zaten dedesi filan yerden gelme değil
mi” diye belki de yüzlerce yıl önce gelip yerleşmiş te olsa sonradan gelme
ailelerin dışlandığına çok şahit olmuşuzdur.



İşte Kürt kelimesi, bir çok yöremizde bu anlamıyla kullanılmıştır. Buna en
güzel örnek, Kayseri Hacılar ilçesinde yaşayan Kürtler sülalesidir. Bu sülale
aslen İmamkulu köyünden gelme olup Avşar’dır. Ancak Hacılarlılar, sonradan
gelen bu sülaleyi dışlamış ve Kürt olarak adlandırmıştır. Buna benzer bir
adlandırma da Avşarlar arasında kullanılıyor. Avşarlar, aralarında sorun olan
kimi köyleri Avşarlıktan çıkararak reddederler. Develi tarafına doğru
sıralanmış bazı Avşar köyleri Varsak olmaktan, Pınarbaşı’ndaki bazı köyler de
Arap yada Abdal olmaktan kurtulamaz. Hatta Arap Hasanlı obası kimi zaman Arap
asıllı kimi zaman da Ermeni asıllı olarak halk telakkisinde yaşar durur. “Falan
köy nasıl, emmi” dediğinizde “Yav, onlarda Avşar mı yiğenim. Avşarlığa sahip
çıkarlar. Asıl Avşar bizik…” diye başlayan bir sürü hikaye dinlenebilir.



Başka bir olay ise Kürtlerin geleneksel olarak Afşarlara duydukları
yakınlıktır. Kürtler arasında yaygın bir inanışa göre Kürt ile Afşar
emmi-oğludur. Vaktiyle Horasan’dan gelen üç kardeşin birinden Kürtler,
diğerinden de Afşarlar türemiştir. Bu anlatımın büyük oranda Türk kültür izleri
taşıdığını söylemeye gerek yok. Bir kere Horasan’dan gelme ifadesi Türklük
kokmaktadır. Kürtlerle ilgili yapılan araştırmaların çoğunda yaşlı Kürtlerin
“Biz Horasan’dan gelme Türk’ük” dediği kaydedilmiştir. Bundan rahatsız olan
bazı yazarlar ise Horasan’ın Türk yurdu olmadığını ispatlamak için kaleme
sarılmışlardır (Faik Bulut, Horasan Kimin Yurdu). Amaç Kürd’ü Türk’ten
koparmak. Peki Afşar-Kürt yakınlığı nereden geliyor. Bir kere Kürtler arasında
önemli miktarda Afşar asıllı obalar mevcuttur. Osmanlının uyguladığı iskan
sırasında da bu iki topluluk çoğu zaman birlikte hareket etmiştir. Diğer
taraftan Kürtlerle Afşarlar belli bir zaman bir arada yaşamışlardır. Özellikle
Lek Kürtleri bu konuda önemlidir.



Lek Kürtleri, 200 yıl boyunca Recepli Avşarlarıyla beraber konup göçmüştür. Bu
Kürtler, Recepli Avşarına bağlıydılar. Her iki topluluk arasında sıkı akrabalık
ilişkisi kurulduğu da malumdur. Bazı Afşar köylerinde Lek asıllılara
rastlanmaktadır. Burada şunu da belirtelim bu Kürtler eskiden beri Türkçe’den
başka dil bilmezler. Halen Adana’nın Kozan ilçesine bağlı 5 Lek köyünden (Hacılar,
Üçdut, Hamamlı, Aslanlı ve Gökçeyol. Bu köylerden Hacılar, tamamen Avşar’dır.
Kayseri’nin Hacılar ilçesinin aslen bu köyden geldiği de söylenmektedir.)
Hamamlı ve Aslanlı köyü Tomarza’nın Zelhin köyündeki Avşarlarla eskiden
kurulmuş olan akrabalık ilişkisi nedeniyle yakın döneme kadar bağlarını
koparmamıştır.[18] Lek obaları ise halis Türkmen boylarından oluşmuştur (Akbaş,
Kırıntılı, Kızıl-Koyunlu ve Hacılar).



Afşarlar ile Lek Kürtleri arasındaki ilişki Anadolu ile sınırlı değil. 19. Yy
ortalarında İran’da bulunduğu sıralarda buradaki Türk aşiretleri ile ilgili
bilgiler toplayan Lady Shell, Fars bölgesi oymakları arasında Türk ve Leklerden
oluşmuş Kaçar-Afşar adlı 100 Lek evinden müteşekkil bir oymaktan
bahsetmiştir.[19]



Görüldüğü gibi Avşarlar ile Kürtler arasında bir yakınlık söz konusudur. Diğer
taraftan bir çok Avşar obası doğu illerimizde yerleşerek o bölgenin dokusunda
yer almıştır.

 

Adnan M.KAYA

Memduh YAĞMUR

Tarih öğretmeni , Avşar Türkmenleri Tarihi kitabı ( Kayseri 2004) yazarı

Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğr.Gör.



[1] Z. Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, Enderun, İstanbul 1981, s.206
Yabancılaşan Boy Ve Oymaklar Şunlardır : Senceri, Salgur, Ağaç-Eri, Bayat, Çur,
Kücat, Halaç, Ilak, Avşar, Beydili, Yıva, Tilki, Uluğ-Çinler.

[2] Orhan Türkdoğan, “Kürtlerin Kimliği Ve Günümüz Siyasi Gelişmeleri”, Doğu Ve
Güneydoğu Anadolu Üzerine Araştırmalar I, Boğaziçi, İstanbul 1992, s.53

[3] Mehmet Eröz, “Kürt Adı Üzerine”, Doğu Ve Güneydoğu Anadolu Üzerine
Araştırmalar I, Boğaziçi, İstanbul 1992, s.83-4. Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri
Hakkında Sosyolojik Tetkikler, Sosyal, İstanbul 1992, muhtelif sayfalar.

[4] Abdulhaluk Çay, “Türk Milli Bütünlüğü İçinde Doğu Anadolu Aşiretlerinin
Sosyo-Ekonomik Ve Kültürel Yapıları Ve Bölücülük Meselesi”, Doğu Ve Güneydoğu
Anadolu Üzerine Araştırmalar III, Boğaziçi, Ankara 1992, s.23

[5] Köprülü, “Afşar”, İA, s.29. Kırzıoğlu, Kürtlerin Türklüğü, s.102. Hilmi
Göktürk, Kürtlerin Soy Kütüğü Ve Boy Tarihi, İstanbul 1978, s.141-9

[6] Abdulhaluk Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, Turan Kültür Vakfı, İstanbul
1994, s.27-31

[7] Hüseyin Namık Orkun, Eski Türk Yazıtları III, TDK, İstanbul 1940, s.180

[8] Laszlo Rasonyı, Tarihte Türklük, TKAE, Ankara 1993, s.114, 121, 128.
İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Boğaziçi Yay., İstanbul 1989, s.165-66

[9] Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, s.266

[10] Kaşgarlı Mahmut, Divan-I Lügati’t-Türk, (Besim Atalay),

[11] Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, s.273-74. Kazakça’da Kalın Kar Yığını
(Kürt) Ve Yeni Yağmış Kar (Kürtlük), Şorca’da Çığ (Kürt), Tarançılarda Yeni
Yağmış Kar (Kürt), Çuvaşça’da Karların Dağda Oluşturduğu Saçak Şeklindeki
Çıkıntı (Kürt), Uygurca’da Kar Denizi Veya Kar Çölü (Körtük), Tatarlar (Kört),
Teleütler (Körtük), Soyonlar (Körtük), Kırgızlar (Körtük Ve Kürtkü) Ve
Yakutlarda İse Kar Yığını (Kürçük) Anlamına Gelmektedir.

Bütün Bu Anlamıyla Kürt Adı Halen Anadolu’da Kullanılır. Niksar’da Diz Boyu
Yağan Kar İçin “Yollar Çok Kürtüklü” Deyimi Kullanılır. Çocuklar Karları
Yuvarlayarak Yaptıkları “Kürtük”lerle Oynarlar. Kars’ta Diz Boyu Veya Atın
Batmayacağı Şekilde Sık Ve Sert Olan Kara “Kürtük” Denir. Yaz Aylarında Aniden
Bulgur Kırması Büyüklüğünde Yağan Donmuş Kara Da “Kürt Yarması” Adı Verilir.
Bilecik İli Söğüt İlçesi Küre Köyünde Kalın Kara “Kürt Atkını” Denir. Çorum
İskilip’te De “Kürtük” Denir.

[12] İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, s.218

[13] Abdulhaluk Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, s.261-63

[14] Fahrettin Kırzıoğlu, “Kürtlerin Kökü Oğuzların Bogduz ile Becen
Boyundandır”, TK, Ankara 1963, s.34

[15] Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, s.268-72. Cevdet Türkay, Osmanlı İmp’da
Oymak, Aşiret Ve Cemaatler, Tercüman, İstanbul 1971, Muhtelif Sayfalar.

[16] Çay, s.279-81

[17] Mehmet Eröz, Kürtlerin Menşei Ve Türkmenlerin Kürtleşmesi, İstanbul 1966,
s.19-20

[18] Recepli Avşarından olan Kadirliler sülalesinin dedelerinden biri zamanında
Aslanlı köyündeki Alliş Ağa’nın kızı ile evlenmiş, bu kadından doğan çocukların
nesline halen köyde Allişler denir. Kadirliler sülalesinin asıl ismi
Cıngıllıoğulları’dır. Cıngıllıoğulları Taf köyünde de vardır.

[19] Sümer, Oğuzlar, s.363

 






































































LİNK : https://iskramagazine.wordpress.com/2014/09/19/kurtlesen-turkmenler/