FETÖ’yle mücadelenin
ihmal edilen yanı !
Özcan YENİÇERİ
Camiden başka her yere imam tayin
etmişler. Soru çalmadan, devlete sızmaya her türlü ihaneti yapmışlar. Gün
yok ki gaybubet evinden mahrem imamına bir şeyler ortaya çıkmasın. Kendilerine
özgü kavramlar, iletişim biçimleri, yönetme, evlenme türleri icat etmişler.
Yetmemiş kışlayı, karakolu, okulu, hastaneyi, dershaneyi, bürokrasiyi ele
geçirmişler. Hükümetlerin gözü önünde devlet içinde devlet haline gelmişler.
Himmet adı altında devlet gibi vergi toplamış, kendi bürokrasisini oluşturmuş,
kendi istihbaratını kurmuş, özel iletişim kanallarıyla örgütlenmiştir. Bir vaaz
önderliğinde cemaat olarak işe başlayıp, ABD’nin taşeronu olarak Türkiye’de
darbe yapma gücüne ulaşmışlar.
FETÖ’cü beyinsizler onca
operasyona, tutuklamaya ve görevden uzaklaştırmaya rağmen hâlâ devletle
mücadeleyi bırakmış değiller.
Henüz pes etmiş değiller
Yalnızca TSK’da FETÖ
soruşturmaları kapsamında itirafçı olanların sayısı 3.500’ü bulmuş durumdadır.
15 Temmuz’dan bu yana Kara Kuvvetleri’nde 1469, Deniz Kuvvetleri’nde 379 subay
itirafçı olmuş. Bunların verdiği bilgiler sayesinde 585 sivil mahrem imama
ulaşıldı.
MİT, 15 Temmuz darbe girişiminin
ardından FETÖ’nün yurt dışına kaçan örgüt üyeleri ile Türkiye’de kalan ve
deşifre olmayan FETÖ’cülerin güvenli haberleşme sağlamak için yeni bir program
geliştirdiğini tespit etmiş.
Böylece kriptolu haberleşme ağı
Falcon’a ulaşan MİT, programı çözerek, mesaj içeriklerine ulaşmış. Bu
görüşmeler takip edilerek kullanıcılar tespit edilmiş ve listeleri çıkarılmış.
Kripto FETÖ’cülerin listeleri Cumhuriyet savcılıklarına gönderilmiş.
FETÖ’cülerin, ‘Falcon’ programı
üzerinden yeniden örgütü toparlamaya çalıştığı, yeni kazanımlar üzerinden grup
sohbetleri yaptıkları belirlenmiş. ‘Falcon’ üzerinden örgüt üyelerine moral
motivasyonu verildiği, umut ve hayallerle örgüt üyelerine sabırlı olmaları
türünden mesajlar iletildiği tespit edilmiş. Hâlâ himmet adı altında para
toplandığı da belirlenmiş.
Anlaşılan o ki, FETÖ yalnız CIA ve
MOSSAD için değil bütün Batılı istihbarat servisleri için en kullanışlı unsur
haline gelmiş. Bu bağlamda istihbarat servisleri kolay kolay FETÖ’den vaz
geçemezler. Yaşananlar FETÖ’nün henüz pes etmekten çok uzakta olduğunu
göstermektedir.
Tarihi kökleri sorgulanmalı
Devlet yönetmek ciddi bir iştir.
Millet adına devleti yönetme sorumluluğu alanların “kandırıldım”,
“yanıltıldım”,
“aldatıldım”
demek lüksü yoktur. Bir milletin bekasından sorumlu olanların gafil olma ve
yanılma özgürlüğü yoktur!
İktidarlar yaptıklarının hesabını
verdikleri gibi yapmadıklarının hesabını da verirler.
Bunlar FETÖ konusunun çok ciddi
biçimde irdelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Sorgulama, yargılama, hesap
verme Fetöcülerle sınırlı tutulamaz. 1980’lerden bu yana iş başına gelmiş bütün
iktidarlar gerçek anlamda FETÖ konusunda hesap vermeden FETÖ’yü devletin başına
musallat eden siyasi yapı sorgulanmış olmaz. Fetöcüleri devletin en hassas
kurumlarına sızdıranlar, azdıranlar, yardımcı olanlar, göz yumanlar da
Fetöcülerle aynı muameleye tabi tutulmalıdırlar. Orduyu, yargıyı, mülkiyeyi ele
geçirerek Türkiye’ye ABD adına el koymak stratejisi izleyen FETÖ’nün önünü
açanlar yargı önüne çıkarılmadan gerçekte FETÖ sorgulanması yapılmış olmaz.
FETÖ’nün geometrik bir artışla devlette kümelendiği dönem AKP iktidarlarının iş
başında olduğu döneme tekabül etmektedir. Ancak FETÖ’nün AKP’den önceki
iktidarlar dönemi de çok ciddi biçimde sorgulanmalıdır.
FETÖ’yle bugün mücadele edenlerin
17/25 Aralık öncesi devleti FETÖ’ye peşkeş çektikleri bilinmektedir. Geçmişte
FETÖ’yle aynı menzile yürüyenler, birlikte mezardakileri kaldırıp oy
kullandıranlar, FETÖ’nün avukatlığını yapanlar hesap vermeden gerçek anlamda
FETÖ’yle mücadele edilmiş olmaz!
FETÖ siyasi rekabet konusu
değildir. Aksine Türk devletinin ve milletinin beka sorunudur. FETÖ konusunda
kimsenin gözünün yaşına bakılmaması gerekir. En tepeden en tabana hangi
gerekçeyle olursa olsun FETÖ’yü besleyenler, büyütenler, meşrulaştıranlar,
önünü açanlar ve devlete sızdıranlar yargının önüne çıkarılmalıdır.
Kaynak Yeniçağ: FETÖ’yle mücadelenin
ihmal edilen yanı! – Özcan YENİÇERİ