E. TUĞA. TÜRKER ERTÜRK : CİNAYETİN ARKASINDA SUUDİ
ERGENEKONU VAR
saray darbesi ile veliaht yapılan ve bu tarihten itibaren iktidarı fiili olarak
elinde tutan Muhammed bin Salman’a
da MBS diyorlar.
Özetle söylemek gerekirse; MBS’nin
arkasında ABD ve İsrail var! 33 yaşındaki MBS, ABD yönetiminin çekirdeğine
çok yakın. ABD Başkanı Trump’ın
Yahudi damadı ve
danışmanı Jared Kushner ile
MBS adeta kanka! MBS, dolayısıyla kayınpeder Trump’a da yakın! Ayrıca; ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton
ile de çok samimi.
Genç yaşta hiçbir kontrol ve
denge mekanizması olmadan, dudaklarının arasından çıkan her sözün tartışılmadan
icra edildiği ve arkasına da dünyanın en büyük gücünü yönetenlerin sınırsız
desteğini alan MBS,
çok büyük bir hata yaptı ve Pandora’nın kutusunun açılmasına neden oldu!
Trump Komplo Var Diyor!
Evet, şüphe yok; MBS direktifini verdi ve “Cemal Kaşıkçı’yı ortadan kaldırın” dedi!
Bu işin pervasızca yapılmasının nedeni; “Tüm
muhaliflere ibret olsun!” mesajının verilmek istenmesiydi. Bu
yaklaşım, tüm acımasız despotların ortak refleksidir! Bu refleksin örneklerini
hem tarihin içinde hem de günümüzde görmek mümkün. Ayrıca; çağdaş olmayan
düşünce sistemleri için ıslah değil, ibret esastır ve cezalandırmalar kelle
koparmak, kol-bacak kesmek ve kırbaçlamak gibi daima bedene yöneliktir.
ABD’de gelecek ay, 4 Kasım’da ara
seçimler var. Cemal Kaşıkçı’ya
yönelik olarak taammüden işlendiği konusunda artık şüphe duyulmayan hunharca
cinayet, ABD yönetimini
seçimler öncesinde gerçekten zora soktu. Başkan Trump,
“ne şiş yansın ne kebap”
yaklaşımı ile ABD kamuoyunu
oyalamaya ve seçimler öncesinde zarar görmemeye çalışıyor. Trump’ın “Türkiye ve Suudi Arabistan ile beraber
çalışıyoruz ve olayı aydınlatmaya çalışıyoruz” açıklamasında
bile, bu oyalamayı ve sıkıntıyı görmek mümkün. Hatta Trump, bu olayın arkasında ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini
bozmaya ve seçimlerden önce kendisini hedef alan istismara yönelik bir komplo
olabileceği şüphesini bile dile getiriyor.
Trump Zor Durumda!
Trump’ın endişesini haklı çıkarır
biçimde, ABD’de bazı
çevreler ve özellikle derin devlet yapısı Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki Konsolosluğu’nda yok olması konusuna
odaklandı! Hedefte Suudi
Arabistan Veliaht Prensi MBS, Trump, damat Kushner ve aralarındaki açık ve kapalı ilişkiler
var. Eğer ara seçimleri kaybederse, son zamanlarda kısmen gündemden düşen Trump’ın görevden alınması
sürecine tekrar hız verilecek gibi görünüyor!
Trump, gerçekten zor durumda! Cemal Kaşıkçı olayı nedeniyle
Suudi Arabistan’a
karşı uygulanabilecek yaptırımların, silah satışlarını etkilemeyeceğini
şimdiden ilan etti! Daha yeni 110 milyar dolarlık silah satış anlaşması
imzalanmıştı ve Suudi
Arabistan, ABD’nin
silah satışlarında bir numaralı vazgeçemeyeceği müşterisiydi. Son 5 yılda Suudi Arabistan, ABD’nin tüm silah
satışlarının yüzde 18’ini gerçekleştirdiği ülke durumunda. Yani Suudi Arabistan’ın tüm
hukuksuzluklarına, cinayetlerine, Yemen
gibi yerlerdeki katliamlarına ve kendi halkına karşı yaptığı zulme karşın; ABD “kazan kazan” ilkesi içinde
bu duruma sessiz kalıyor!
Dört Dörtlük Seçim Yatırımıydı!
Halbuki Başkan Trump, baskıyla, şantajla ve
hukuk skandalı ile Papaz
Brunson’u serbest bıraktırmış, ABD’ye getirtmiş ve Beyaz Saray’da dört dörtlük
bir seçim yatırımı yapmıştı. Ama Cemal
Kaşıkçı konusundaki gelişmeler bu başarıyı silecek mi,
göreceğiz.
Gelecek hafta (23-25 Ekim 2018) Riyad’da, MBS ev sahipliğinde “Çöldeki Davos” olarak da
bilinen uluslararası yatırım konferansı düzenlenecek. MBS, burada kendisinin
başlattığı reform sürecini anlatacak ve ülkesinin “2030 Vizyonunu” tanıtacaktı.
Ama bu gövde gösterisi başarısız olacağa benziyor. Daha şimdiden gelen
haberlere göre; konferanstan çekilmeler başlamış bile!
İktidar Suudi Arabistan ile Pazarlık Peşinde
Türkiye’yi yöneten iktidar iradesi, Cemal Kaşıkçı olayında
başından itibaren temkinli dil kullanıyor, itidalli davranıyor ve çok ciddi bir
tepki vermiyor. Çünkü; her şeye rağmen Suudi
Arabistan yönetimini karşısına almak istemiyor. Sadece
korkutarak pazarlık gücü elde etmeye çalışıyor.
Bunun esas nedeni ise iktidarın
çok ama çok zor bir durumda olması. Brunson’ın
serbest bırakılması ile Trump’ın
kısmen ve geçici olarak gözüne girildiyse de ABD ile ilişkileri hala iyi değil! AB ile ilişkileri de malum.
Geçen ay Köln’deki cami açılışı bahanesi ile yapılan ziyarette Merkel’den, ihlal edilen
insan hakları ve özgürlükleri, hukuksuzluk ve keyfi tutuklamalar başta olmak
üzere, bol bol nasihat alındı ve eller boş dönüldü. Rusya ve İran’la ilişkiler ise iyi
gibi görünmesine rağmen, arka planı ve ideolojik tahkimatı zayıf ve kırılgan.
Yeter ki ABD Evet Desin!
Ekonomi ise tam anlamıyla iflas
durumunda! Alınan tedbirler göstermelik ve dostlar alışverişte görsün misali.
Dayanılmaz boyuttaki acıtıcı tedbirler 31 Mart 2019’da yapılacak yerel seçimler
sonrasına planlanıyor. Hazine ise tam takır! Satacak bir şey de kalmadı! Kaşıkçı nedeniyle sıkışan ve
zor durumda kalan Suudi
Arabistan bu derde deva olabilir!
Yeter ki ABD evet desin! MOBESE kayıtları hemen
silinir, silinemeyen bölümlerine montaj denir, tanık ifadeleri değiştirilir, bu
işin arkasında MBS’yi
zor durumda bırakmaya ve devirmeye çalışan, Suudi Arabistan’daki derin devletin Ergenekonvari bir örgütü
olduğu söylenir, Hatice Hanım’ın
sesi de İslamist dayanışması
yaklaşımı içinde “kol kırılır, yen içinde kalır” denilerek kısılır ve olayın
üstü kapatılarak, soğumaya alınır. Geriye bir tek yandaş basının yardımı ile
hiç değilse halkın yarısının kandırılması kalır.
Sedat Şenermen’in Nergiz Yayınlarından çıkan “Atatürk ve Türk Kadını” adlı
kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Türker Ertürk