CAN ATAKLI : Trump geliyormuş
demek S-400’lerden vazgeçiyoruz
Yandaş-tetikçi medya geçen hafta içinde müthiş
bir müjde
verdi.
“Amerika
Başkanı Donald Trump Türkiye’ye gelecek.”
Hesapta dış düşmanların odağında Amerika var ama Trump başka iktidar
için Ancak Trump
geliyor diye neredeyse düğün bayram ilan edilecek.
Nitekim saraydan “Trump davetimizi kabul etti, Türkiye’ye gelecek”
açıklaması yapınca yandaş-tetikçi medya da bunu “müjde haber”
kıvamında duyurdu.
Gerçi saraydan gelen açıklama biraz kahve falını andırıyordu.
Hani “üç
vakte kadar” lafı vardır ya kahve fallarında, işte Trump’ın
gelişi de “Temmuz
başı da olabilir, temmuz sonu da, belki de ağustos ayında olur”
türü cümlelerle duyuruldu.
Olsun, Trump
gelecek ya, ne zaman isterse o zaman gelir, bunu mu dert
edeceğiz, bize sadece sevinmek düşer.
Tabii yine de insanın aklına Trump’un geleceği söylenen tarih aralığı biraz
kafa karıştırıcı.
Çünkü “Dış
güçlere karşı aslanlar gibi direnip Ruslardan S-400 alıyoruz”
ya, işte o füzelerin geliş tarihi de aşağı yukarı aynı.
Bu durumda Trump’ın
gelişi ile S-400’lerin teslimatı aynı sırada olacak gibi.
Bir de bakmışsınız S-400’lerin teslim törenine hazır gelmişken Trump
da katılır.
Şaka bira yana Trump’ın Türkiye’yi ziyaret edebileceği haberini duyduğum an
aklıma ilk
gelen bu konu oldu.
Trump,
Türkiye’ye geliyorsa demek ki S-400’leri almaktan vazgeçtik.
Çünkü Amerika ile şu sıralar en büyük sorunumuz S-400’lerin alınması.
Öyle ki Amerika bu nedenle Türkiye ile bütün ilişkilerini kesme noktasına geleceğini bile
ifade ediyor.
Beyaz Saray, Dışişleri ve Pentagon’dan neredeyse her gün bir açıklama geliyor
artık.
Hepsi de Türkiye’yi tehdit eden, S-400’ler nedeniyle “istenmeyen
önlemlerin alınacağını” belirten açıklamalar bunlar.
Tam böyle bir anda Trump’ın Türkiye’ye hiçbir şey yokmuş gibi gelme ihtimali
olabilir mi?
Olmaz değil mi?
Üstelik Trump sorunu çözmek için de kalkıp taaa Washington’dan Ankara’ya gelmez, çözülmüş
sorunu kutlamak için bu zahmete katlanır ancak.
Sorunun çözümü de herhalde S-400’leri almaktan vazgeçtiğimizi
açıklamamızdır.
Şimdi düşünüyorum da iktidar ve yandaşları Trump’ın geleceğini bu kadar büyük
bir mutlulukla açıkladıklarına göre temek ki S-400’den çoktan vazgeçtik
de haberimiz yok.
Son bir
not daha vereyim; bizimkiler sevindirik biçimde “Yaşasın
Trump davetimizi kabul etti” derken şu ana kadar Amerika’dan
hiçbir açıklama gelmedi. Beyaz Saray böyle bir ziyareti doğrulamadı. Pazartesi
günü sanıyorum basın toplantısı sırasında biri sorar ve Beyaz Saray sözcüsü de
bu sorunun cevabını verir.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Kurulacak
komisyon ne işe yarayacak?
S-400 füzeleri çok mu gerekli, bu amaçla mı
alıyoruz?
Bence hayır.
Gelişmelere baktıkça bu füzelerin ihtiyaçtan ziyade Suriye’de uygulanan yanlış politikanın bir
sonucu alınmak istendiğini anlıyorum.
Türkiye’yi akılsız
bir strateji sonunda Suriye’de batağa sokan iktidar, bölgedeki Amerika Rusya
çatışmasını fırsat sanarak boyundan büyük bir oyun oynamaya
kalkıştı..
Hesapta her iki
taraftan da tavizler koparılması düşünülüyordu.
Bu olmayınca Türkiye
iyot gibi açıkta kaldı.
Şimdi bin
pişman saray iktidarı ama ne çare ki bir formül bulamıyor.
Füzeleri almaktan vazgeçecek hatta bana göre vazgeçti bile de amaç kamuoyuna bir destan
yazılmış gibi haklı çıktığını göstermek.
Örneğin Erdoğan Trump’a telefon edip “S-400 konusunda ortak bir komisyon kuralım” dedi.
Amaç belli ki biraz daha zaman kazanmak.
İktidar çevreleri ve yandaş tetikçi medya bu öneriyi “fevkalade”
iyi buldu.
Hiçbirinin aklına “Bu komisyon ne işe yarayacak?” diye sormak
gelmedi.
Öyle ya Rusya’dan alınacak S-400 füzeleri Amerika’nın ne ilgisi var?
Kurulacak ortak komisyonda ne konuşulacak ve ne karar alınacak?
S-400 füzeleri ya alınır ya alınmaz.
Bunun ortası
yok ki; “biraz
alalım biraz almayalım” denilsin.
İktidar çok fena sıkıştı. Bakalım S-400’lerden de “Bu Cehape
zihniyetinin bir sonucudur” diyerek kurtulabilecek mi?
ÖNERİ
Bu kadar lafa
gerek yok ki salın gitsinler Suriyelileri
Vatandaş “Suriyelileri seviyoruz,
sevmiyoruz” tartışmasının içindeyken Erdoğan, Suriyeliler
konusunda yine şaşırtıcı bir şey söyledi.
Dedi ki “Bugün
Avrupa ülkeleri hâlâ huzur içinde yaşıyor olmalarını Türkiye’nin 4 milyon
sığınmacıyı kendi topraklarında misafir etmesine bağlıdır. Bizimle
görüştüklerinde teşekkür ediyorlar. Söz vermiştiniz 3+3, 6 milyar Euro bize
ödeyecektiniz ne oldu? Bunlar yalancı. Biz 35-36 milyar dolar harcama yaptık
daha da yapacağız.”
Demek ki neymiş, biz Suriyelileri burada tuttuğumuz için Avrupa rahat
yaşıyor ama bunun parasını bize ödemiyor.
Bunun kolayı
var.
Erdoğan daha önce de bu yönde sözler söylemişti.
Açın
kapıları Suriyeliler gitsinler Avrupa’ya.
Erdoğan’ın son açıklamasına göre Suriyeliler için bugüne kadar 35-36 milyar
dolar harcamışız, daha da harcayacakmışız.
Bir o kadar daha harcayacağımıza Avrupa’nın bize söz verdiği 6 milyarı biz
verelim onlara, sonra bizim başımız rahat etsin huzur içinde
yaşayalım.
ÇOK GÜLDÜM
3 pazar fıkrası
Bugün Yıldırım Tuna’dan gelen üç fıkra ile biraz
gülümseyelim;
1.Sınıf
İlkokula başladığı ilk gün zengin ailenin
küçük Temel’i bir karış surat eve gelmiş, “Okulu yönetenlerin hepsi
dolandırıcı” diye isyanlar ederek. “Aman oğlum
nereden çıkardın onu?” diye atılmış annesi. “Sınıfımızın
kapısında ‘1. Sınıf’ yazıyor” diye başlamış küçük Temel, “İçeriye gir,
vallahi her yer tahta!”
Boks Maçı
Unvan maçında boksörlerden birinin durumu
gerçekten kötüymüş, gözleri kapanmış, kaşı açılmış, gardı tamamen düşmüş,
yumrukları çaresizce havayı dövüyor, rakibine dokunamıyormuş bile.. Raunt
arasında sandalyesine oturup dişliğini çıkardıktan sonra “ Nasılım?”
diye sormuş suvanyörüne, “Kazanma şansım var mı?” suvanyörü “ Tabii ki
var” demiş dişlerini sıkarak, “Adam sana patlatıp durmaktan
acayip terledi… Bu arada üzerine soğuk su falan içerse anında işi biter
şerefsizin!”
Pasaport Şart
İlk defa çıktığım kıza gece yarısına doğru
gittiğimiz barda birden sarılıverdim. ” Yanında pasaportun var mı?” diye sordu. “Yok..”
dedim şaşırarak “Neden sordun ki?” Kız “Hiiiçç” dedi
beni kollarıyla sertçe geriye doğru iterken “Sınırı aşmaya başladın da.”