FAİLİ MEÇHULLER & SİYASİ CİNAYETLER & SİYASİ SUİKASTLER

FAİLİ MEÇHULLER DOSYASI /// Ergün Diler : Merkez İstanbul


Ergün Diler : Merkez İstanbul




BURADA dün KARAKÖY‘de
öldürülen İNGİLİZ ajanı yazdım. Olay
yerine gidip baktım. İntihar için hiç de uygun görünmüyordu!

Zaten benim gibi düşünen çok isim var. Sadece bizim medya ilgilenmiyor. Oysa
inanılmaz derecede önemli bir suikasttı bu…

Gelin bu işi en iyi bilenler ne anlatıyor,
yazıyor, bakalım…


Derin mi derin yorumları merak ediyorsanız buyurun…

Özel biri düşünün…

Hayal edin… Kraliçe II. Elizabeth, ABD eski başkanları George W. Bush ve Bill
Clinton, CIA eski direktörleri George Tenet ve David Petraeus, MI5 eski Başkanı
Jonathan Evans, Filistin denilince akla ilk gelen Yaser Arafat, İngiltere Genelkurmay
Başkanı Sir Nick Carter, George Clooney, Angelina Jolie, Pierce Brosnan’la çok
yakın dost.

Elbette Arafat dışında, diğer hepsine istediği anda telefonla ulaşabilen,
randevusuz evlerine ziyarete gidebilen birini düşünün.

İnanılmaz değil mi…

40’a yakın ülkede görev yapmış. Çok önemli operasyonlardan sağ kurtulmuş.

Birçok kez umudun kesilmesine rağmen evine dönmüş… Evet bu kişi, İstanbul’da
çok komik bir şekilde evinin camından atlayarak intihar ettiği söylenen,
uydurulan masalın kahramanı JAMES GUSTAF EDWARD LE MESURİER.

Tabii bu masala inanmak isteyenlere sözümüz yok.

Yine çok ciddi nörolojik bir sorun olabilir. “Kontrolde
yarar var” diye
düşünüyorum.

Burada gerçeği bilen kişi EMMA HEDVİG CHRİSTİNA WİNBERG

Bayan Winberg, Le Mesurier’in uyumaya gittiğini söylüyor.

Ancak Le Mesurier uyumaya botlarıyla, pantolonuyla, montuyla mı gitti?

Yatağa böyle mi giriyor.

Evet, Le Mesurier’in cesedi pijamayla değildi.

Botlarıyla yerde yatıyordu.

Adli Tıp Kurumu gerçeği açıklamasa da vücudunda 40’ın üzerinde kırık vardı.

Bu kırıkların oluştuğu her kemiğin dokularında darbe izleri de var.

Belli ki işkence yapılmış…

Oradan atlamayla o kırıkların olması mümkün değil…

Başta İngiltere olmak üzere bazıları Le Mesurier cinayetini kapatmaya
çalışıyor.

Normal…

Çünkü İngiltere mesajı aldı. Le Mesurier, yaşayan son James Bond’du. Kraliçe
II. Elizabeth onunla her görüşmesinde “BOND”
diye hitap ederdi.

Açık şekilde Washington, Londra’ya son dönemin en önemli mesajını James Gustaf
Edward Le Mesurier üzerinden verdi.

40’a yakın ülkede çok önemli operasyonlara imza atan Le Mesurier artık yok.

Şimdi İngiltere ne yapacak?

Öncelikli olarak Rusya’yı suçlayacak.

Aksi düşünülemez.

Her ne kadar gizli tutulsa da MI6’nın desteklediği Doctors Under Fire’ın
yöneticisi ve Le Mesurier’in arkadaşı olan Hamish de Bretton-Gordon, “İntihar değil cinayet” dedi. Bu
bile gerçeği ortaya koyuyor…

Gelelim derinlere…

Bu hamle NATO Gladyosu’nun uzun yıllar sonra Türkiye’deki ilk suikastı oldu. Le
Mesurier kurban seçildi. Çünkü Le Mesurier, Avrupa Ordusu için Türkiye ve
Ortadoğu başta olmak üzere Asya’daki üs planlarını hazırlamıştı.

Yani Avrupa Ordusu Pesco’nun üs planları Beyaz Miğferler üzerinden
hazırlanıyordu.

Le Mesurier, Kraliçe II.

Elizabeth’e çok önemli bir Pesco sunumu yapmıştı.

Le Mesurier, İngiliz Gizli Servisi’nin Dış İstihbarat Birimi (MI6) Başkanı Sir
Alex Younger’la birlikte Kraliçe II. Elizabeth’i ziyaret edeceği gün yani 30
Mart’ta çok önemli bir mesaj daha verilmişti.

MI6 Başkanı Alex Younger’ın oğlu Sam Younger, trafik kazasında ölmüştü. Tabii
bu da Gladyo’nun İngiltere’de Pesco’ya mesajıydı.

Hatta bu suikast da Rusya’nın üzerine atılacaktı ama MI6, suikastın arkasında
NATO’nun olduğunu belgeledi.

Gladyo’nun arkasındaki en önemli güç ABD ve İngiltere’ydi.

Yıllardır uyuyan hücrelerin ortaya çıkması şaşırtıcı değil. Ancak AMERİKAN GLADYOSU’nun İngiltere’yi hedef
alması kolay anlaşılabilecek bir durum değil.

İngiltere’deki Gladyo’nun karşılığı Secret British Network de Amerikan
Gladyosu’nun Le Mesurier suikastında başrolde olduğunu biliyor.

Le Mesurier’in “Ne yapabiliyorsak, ne
zaman yapabiliyorsak, yapabildiğimiz kadar yapacağız”
mottosu
artık bitti. Şimdi Beyaz Miğferler ya büyük bir destekle MI6 için büyüyecek ya da İngiltere geri adım atacak ve Beyaz Miğferler’i tarihin
sayfalarına kaldıracak.

Önümüzdeki günlerde verilecek bu karar, ABD’nin amacına ulaşıp ulaşmadığını da
gösterecek.

Beyaz Miğferler asla açıklandığı gibi bir örgüt olmadı.

Kuruluş amacı da elbette insanlığı kurtarmak değildi.

MI6’nın resmi olarak girmek istediği ülkelerdeki tabelasıydı.

Her devlet bunu yapardı.

Hedefi olanlar yani…

Ancak istihbarat örgütlerinde bu durum gizli değildi. Kendi ülkelerine karşı
bir adım atmadığı sürece Beyaz Miğferler üyeleri tehlike olarak algılanmıyordu.

ABD çok üst düzey bir vuruşla Kraliçe’nin ve MI6’in canını yaktı.

Bakalım karşılık verilecek mi?

Nasıl verilecek?

Ya da ABD operasyonlarına devam mı edecek…

Savaş büyüyor…