SA8164/Sonsuz
Ark-YD181 : Lisansüstü Öğrencilerde Psikolojik Sorunlar Neden Çok Yaygın ???
“Psikolojik sorun yaşayan lisansüstü
öğrencilerin oranı, toplumda aynı sorunu yaşayanların oranından 6 kat
fazla!”
Akademik hayat,
birçok öğrenci için hayallerini gerçekleştirebileceği bir yerdir. Bu yolculukta
çıkmanız gereken uzun bir merdiven, bu merdivende sürekli sizi gözetleyen
birileri ve önünüze sürekli engel çıkartan insanlar vardır. Yolculuğa büyük bir
heyecanla başlanır ama bu heyecan bir süre sonra yerini umutsuzluğa bırakır.
Nobel ödüllü Aziz Sancar bile yurtdışında çalışmalarını yürüttüğü sırada bu
tarz sıkıntılara maruz kaldığını belirtiyor. Çalışma arkadaşlarınından birinin
ona “Sen bu işi yapamıyorsun Aziz ülkene dönmelisin,” dediğini söylüyor. Ama o,
bu sözlere aldırış etmeden çalışmalarına devam edip Nobel’i almayı başardı.
Verdiğim örnekten de anlaşılacağı gibi sadece bu zor şartlarda hayatta
kalabilenler bir gün istediği yere gelebilir. Farkındaysanız hala ihtimallerden
söz ediyorum. Çünkü akademik hayatta ne yazık ki hiçbir şey garanti değildir. Sonuç
olarak işleyen bir sistem var. Siz ne kadar iyi olsanız da sistem sadece
istediği kişileri seçiyor. Tabi burada en büyük görev danışman hocalara
düşüyor.
Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Temel Onkoloji Anabilim Dalı kurucu
Başkanlığı görevini yıllarca yürüten ve şu anda da Dünya Hematoloji Derneği
Başkanı olan benim de çok sevdiğim hocam, başarılı bilim insanı Emin Kansu,
yaptığı her konuşmada mentorun (akıl hocası) öğrenciler için çok önemli
olduğunu vurgular ve öğretim görevlilerine sürekli olarak öğrencilere nasıl
yaklaşmaları gerektiğiyle ilgili önerilerde bulunur.
Açıkcası ben, akademik hayatı bir oyuna benzetiyorum. Ya başkalarının yarattığı
kurallara göre (doğru-yanlış gözetmeden) oyunu oynayıp, hızlıca bu yolda
ilerlersiniz ya da kendi kurallarınızı oluşturup, çok daha zorlu bir sürece
adım atarsınız. Ama bu zorlu sürecin sonunda, başkasının oyununda bir piyon
olmak yerine kendi oyununuzun kurucusu olur, kendi oyununuzu oynarsınız. Seçim
sizin.
Bilimsel Araştırmalar Ne Diyor?
Akademik hayatın içinde olan biri olarak söyleyebilirim ki, evet hayat zor ama
akademik hayat daha da zor. Peki ben mi abartıyorum, yoksa cidden bu süreç bu
kadar sıkıntılı mı? Gelin bu konuda Science’da yayımlanan bir yazıya ve
beraberindeki bazı araştırmalara göz atalım.
6 Mart’da Nature’da Teresa Evans ve arkadaşları, doktora ve yüksek lisans
öğrencileriyle gerçekleştirdikleri uluslararası bir araştırmayı yayımladılar.
Bu çalışma, konuyla ilgili çok az içeriğe sahip olan literatüre katkıda
bulunmakta ve son yıllardaki bazı kişisel trajediler de dahil olmak üzere
konuyla ilgili anekdotlara yer verip, konuyla ilgili birçok tartışmayı
desteklemektedir.
26 ülkedeki 234 kurumda, %40’ı biyoloji, fizik ve mühendislik alanında öğretim
gören (%90 doktora öğencisi ve %10’unu yüksek lisans öğrencisi) 2279 kişiden
alınan cevap sonucunda öğrencilerin “çarpıcı derecede yüksek oranlarda kaygı ve
depresyon” sorunu yaşadığı görüldü.
Klinik olarak doğrulanmış anketler, katılımcıların %41’inin orta ilâ şiddetli
kaygı (anksiyete) yaşadıklarını, %39’unun ise orta ve şiddetli depresyonda
olduklarını gösterdi; bu sonuçların her ikisi de toplumda bu sorunu
yaşayanlarının oranından altı katı fazladır. Araştırmacılar ayrıca cinsiyete
göre de önemli farklılıklar buldu. Erkek katılımcıların yaklaşık üçte birinin,
kadın katılımcıların ise yaklaşık % 40’nın her iki sorunu da yaşadığı görüldü.
Veriler ayrıca, akademik danışman desteğinin ve sağlıklı bir iş hayatının,
öğrencilerin ruh sağlığıyla yakından ilişkili olduğunu gösteriyor. Kaygı veya
depresyona sahip öğrencilerin yaklaşık yarısı, akademik danışmanlarından destek
görmediklerini, kendilerini değersiz hissetiklerini ve iş ile özel hayatları
arasında denge kuramadıklarını belirtiyor.
Lexington’daki Kentucky Üniversitesi’nde yardımcı doçent olan Nathan
Vanderford, bu sorunların çözülmesine yönelik programlar oluşturulmasında,
kurumlara büyük ihtiyaç olduğunu söylüyor. Makalede yazarlar, zihinsel
sağlığın, başarılı bir kariyer için gerekli olan temel şeylerden biri olduğunu
savunuyor. Bu sıkıntıların çözümüne yönelik öneriler arasında; öğrencilerin ruh
sağlığı ile ilgili konularda bilinçlendirilmesi, özel desteğe erişimin kolaylaştırılması,
zor durumdaki öğrencilere dikkat çekilmesi için danışman hocaların eğitilmesi
ve danışmanların öğrencilere liderlik yaparak onlara yol göstermeleri yer
alıyor.
Geçen yıl yayınlanan, doktora öğrencilerindeki yaygın ruh sağlığı sorunları
riskini gösteren bir çalışmanın yazarı olan King’s College Üniversitesi’ndeki
profesör Frederik Anseel, akademide ruh sağlığıyla ilgili ciddi problemler
olduğunu söylüyor. Anseel, lisansüstü öğrencilerdeki ruh sağlığı sorunlarının
yaygınlığının, eğitim sisteminin nasıl düzenlendiğiyle, insanların nasıl
eğitilip nasıl yönetildikleriyle ve öğrencilerin kariyerlerinin nasıl geliştiği
ile ilişkili olduğunu belirtiyor.
Başka bir çalışmada, kurumların durumu iyileştirmek için çalıştıklarına dair
bilgiler var. Anseel, dünya çapındaki üniversitelerin, psikolojik sorunların
akademide yaygın olarak görüldüğünü fark edip, öğrencilerin ve çalışanlarının
daha iyi desteklenmesi için yeni yollar aramaya başladıklarını söylüyor. Anseel
makalelerlerini yayımladıktan sonra kurumlardan, bulgularını sunup, bu konuyu
izleyip önlemeye yönelik çözümler geliştirmeye yardımcı olmak için haftada üç –
dört davet aldıklarını ifade ediyor.
Lisansüstü öğrencilerdeki bu psikolojik problemleri çözmeye ve bu öğrencileri
desteklemeye yönelik bir sosyal ağ kurmuş olan Wendy Ingram, Kaliforniya
Üniversitesi’inde lisansüstü bir öğrenciyken, programındaki yakın bir
arkadaşının depresyon nedeniyle intihar ederek yaşamını yitirdiğini belirtiyor.
Bu olayın, oluşturduğu ağı geliştirmesindeki ana neden olduğunu ve bu olaydan
sonra birçok akademik kurumun öğrencilerin psikolojik sorunlarını çözme ve
önlemeye yönelik adımlar attığını belirtiyor.
Örneğin, 2017 sonbaharında Kaliforniya Üniversitesi, özellikle doktora
öğrencileri için bir uydu danışmanlık hizmeti kurdu ve geçen ay Johns Hopkins
Üniversitesi, kampüste, öğrencilerin ruh sağlığını ve refahını iyileştirmeye
yönelik 51 sayfalık bir rapor yayınladı. Ancak Ingram, Johns Hopkins Bloomberg
Kamu Sağlığı Okulu’nda doktora sonrası araştırmalarını yapan arkadaşından
aldığı bilgilere dayanarak “Çoğu zaman bu girişimler küçük çapta oluyor,”
diyor. Gerçek değişim için, damgalama yapmadan, daha büyük kitlelere ulaşarak
bu sorunları önlemeye ve müdahaleye yönelik çalışılması gerektirdiğini
söylüyor.
Birleşik Krallık’taki Bedfordshire Üniversitesi’nde profesör olan Gail Kinman
kurumların bu süreçte çok önemli bir rol oynadığını söylüyor. Kinman da yaptığı
çalışmada, üniversite çalışanlarının psikolojik sıkıntıları olduğuna dair
kanıtlar buldu. Ayrıca danışman hocalarında öğrencilerini destekleyip iş
hayatlarında onlara yol göstermelerinin çok önemli olduğunu da vurguluyor.
“Danışmanlarda, yüksek stres ve psikolojik problemler yaşıyor olabilirler,”
diyen Kinman, akademisyenlerin öğrencilerinin zihinsel sağlığından sorumlu
olmamaları gerektiğini savunuyor.
Sorunlar Ertelenmemeli
Kinman, psikolojik sorunların çözümü için, ertelemeden bir psikoloğa
başvurulması gerektiğini belirtiyor. Kinman ayrıca öğrencilere, kendi
kendinizle ilgilenerek, iş ve özel yaşamınız arasında sınırlar oluşturararak,
kendinize karşı şefkatli ve affedici olarak daha sağlıklı bi yaşam
sürebileceklerini söylüyor. Teresa Evans da, “Herkesin hayatında iniş çıkışlar
ve beklenmedik dönüşler var ve gösterdiğiniz mücadele beklenmedik bir hızda
sizi hayallerinize götürebilir,” diyor.
Son olarak bu konuyla ilgili yaşadığım bir olaydan örnek vermek istiyorum.
Antalya’da bir kongrede Emin hoca ile yaptığım bir sohbette gerçekleştirmek
istediğim birkaç projeden bahsettiğimde bana söylediği ilk şey, “Senin önüne
çok engel çıkaracaklar; dikkatli ol, pes etme ama seni zorlu bir süreç
bekliyor,” olmuştu. Açıkçası hiç beklemediğim bir cevaptı. Çünkü biz
öğrencilerin istediği sadece bilim yapmak ama maalesef ki yapmak istediğiniz
şeyler, ilginç bir şekilde, diğer bilim insanlarınca kısıtlanıyor. Hayli ironik
bir durum.
Sonuç olarak pes etmemek lazım ve gerçek olan başka bir şey de var ki, kalpten
istemezsiniz eğer bu işi yapamazsınız. Olayın özü şu aslında, eğer sevdiğiniz
işi iyi yaparsanız hem başarılı hem de mutlu olursunuz. Ne diyelim, insanların
daha mutlu olduğu ve hayallerini daha kolay gerçekleştirebileceği bir akademik
hayata…
Elif Ardahanlı, 4 Nisan 2018, Uludağ Üniversitesi
Seçkin Deniz, 27.11.2019, Sonsuz Ark, Yayın Dünyası’ndan, Özel Dosyalar, Çeviri
Seçkin
Deniz Yazıları
Alıntı Kaynak:
BilimFili.com “Lisansüstü Öğrencilerde Psikolojik Sorunlar Neden Çok
Yaygın?”
LİNK : https://bilimfili.com/lisansustu-ogrencilerde-psikolojik-sorunlar-neden-cok-yaygin/
Kaynak ve İleri Okuma:
1- Science, “Graduate students need more mental health support, new study
highlights” http://www.sciencemag.org/careers/2018/03/graduate-students-need-more-mental-health-support-new-study-highlights
2- Nature Biotechnology, “Evidence for a mental health crisis in graduate
education” https://www.nature.com/articles/nbt.4089
Sonsuz Ark’tan
- Sonsuz
Ark’ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. - Sonsuz
Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir. - Sonsuz
Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde
yayınlanamaz.
LİNK
: https://www.sonsuzark.com/2019/11/sa8164sonsuz-ark-yd181-lisansustu.html