CAVLAKİ TARİKATI KİMDİR ???? FAALİYETLERİ !!!!
Cascavlak kelimesi dilimize nasıl girdi?..
Haşhaşiler ve Alamut kalesinin hikayesini
neredeyse hepimiz biliriz.. Hani tarihe intihar kelimesini kazandıran, tapınak
şövalyeleri’ nin örnek aldığı Hasan
Sabbah’ın korkunç tarikatı ..Bugün ” suikast” kelimesinin
ingilizcedeki söylenişi olan “Assasinate” kelimesinin bu tarikatin
ingilizce isminin karşılığı olduğunu hatırlatmama gerek var mı bilmiyorum ama
başta Nizamülmülk olmak üzere birçok Selçuklu Devleti yetkililerinin, hatta Alp Arslan, Melikşah gibi
Sultanlarıyla, bazı kilit noktadaki
Abbasi din görevlilerinin katlinin failleridir diyebilirim…Daha ileri
gidecek olursam, ansızın ortadan
kaybolan Şems-i Tebrizi’nin akibetindeki
sırda bu örgütte saklı olduğu söylene
durur.. Bu kadar hatırlatmadan sonra bu
terör örgütüne karşı Selçuklu Devleti nasıl bir tedbir almış diye merak
ettiyseniz eğer Cavlakilerin hikayesini hemen anlatayım.
Şöyleki;
Selçuklu Devleti Alamut kalesini
düşüremeyip, fedailerle başa çıkamayınca
bir hal çaresi düşünür ve nihayetinde çözüm bulunur.. Suça karşı suç, örgüte
karşı örgüt!.. Üstelik bu yeni suç
örgütünü oluşturmakta da Selçuklu devleti hiçmi hiç zorlanmayacaktır. Neden derseniz o sıralarda
Anadolu’da siyasi güç için dini alet etmekten çekinmeyen, çıkarları için suç
işleyen tehlikeli bir tarikat zaten
vardı..” Cavlakiler”!.Saçı, sakalı, bıyığı hatta bazen kaşlarını bile
kazıyan, vücutlarında ve kafalarında tek tüy bırakmayan, serden geçmiş müritleriyle günbegün daha da tehlikeli bir
hal alan dışlanmış tuhaf bir tarikat. Bu
tarikat Türkçemize de yeni bir kelime
kazandırmıştır. “ Cascavlak”
kelimesini.. Evet hala günümüzde kullandığımız “cascavlak”
kelimesinin kökeni bu tarikatın isminden gelir. Örgüt hakkında biraz daha bilgi
isterseniz orada kaynaklar biraz sıkıntılı ama yinede bir göz atalım..
CAVLAKİLER
Maalesef nasıl yapılandığı, kurucusu hakkında
çok fazla bir bilgi olmamasına rağmen haklarındaki rivayetler muhtelif, Haşhaşilere karşı başarısız oldukları ise
kesindir…Kaynaklarda sadece net olarak
Cavlakilerin 9. ile 13. yüzyıllar arasında Anadolu’nun istikrarsız
siyasi yapısından beslenerek özellikle dini bir görünüm üzerinden toplum
içerisinde büyük suçlar işledikleri belirtilmektedir. Hatta 13.yy kaynaklarına göre İbn’ül Hatip’in
anlatımında, müritlerinin kadınlara
karşı ilgisiz, haşhaş kullanıp sosyal hayatta bulunmayan, genelde dışlanmış bir sınıftan oluşduğu
belirtilmektedir.
Devrin tarihçisi İbn-i Bibi ise eserinde Cavlaki
dervişlerin Selçuklu Devletine karşı
Moğolar’la birlikte en ön saflarda savaştığını, hatta Kayseri surlarını
mancınıkla 15 gün dövüp surlarda gedik açtığını, bu taşlardan üçünün dericiler
çarşısına isabet ettiğini yazmıştır. Bu sırada şehri Moğol ordusuna karşı ise
alplerin ileri mevzilerde olmasından dolayı Ahiler ve Bacılar savunuyordu. Eflakî Moğolları neticede Kayseri’ye girer
ve şehri ateşe vererek binlerce Ahi ve
Bacıyı maalesef katlederler. Moğollar Kayseri’de katliam yaparken Cavlakîlerin duruma seyirci kaldığını
sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Rivayet odur ki, Moğolların safına geçen örgüt
üyeleri katliama katılarak kendi insanlarını katletmiştir…Devlet eliyle
büyütülüp beslenen bu örgütün kendi halkını bizzat boğazlaması şaşırtıcı mıdır
yoksa tanıdık mıdır bilemem ama, size verebileceğim en net bilgi, dini alet
ederek korku salan örgütler kurmanın yolunun çok kadim bir yol olduğudur…
“ALINTI”