SOSYAL MEDYA & İLETİŞİM & SOSYAL MEDYA TROLLERİ

SOSYAL MEDYA : Beğeni ve takipçi uğruna sırlar açığa çıkıyor.. Sosyal medyada istihbarat savaşları


Beğeni ve takipçi uğruna sırlar açığa çıkıyor.. Sosyal medyada istihbarat
savaşları


Sosyal medyada istihbarat savaşlarıVideoda görünen
askeri araçların özellikleri, intikal eden birlikler, askerlerin üslendiği
noktaları gösteren haritalar… Uzmanlara göre Türkiye sahada olduğu kadar sosyal
medyada da çok ciddi bir istihbarat harbi içinde


TRT Haberden Sertaç Aksan’nın konu ile ilgili özel
haberinde konu şöyle değerlendirildi.


Türkiye, bugün Doğu Akdeniz, Suriye ve Libya gibi
ülkelerde askeri cephe ve diplomaside önemli bir dönemeçte. Bu dönemde sosyal
medya paylaşımları da hayati öneme sahip. Uzmanlara göre dipsiz bir kuyuya
dönen sosyal medyada kimi kullanıcılar yaptıkları paylaşımlarla bilerek ya da
bilmeyerek karşı tarafa istihbarat sağlıyor.


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Veri güvenliği sınırlarımızın
güvenliği kadar önemli


Sosyal medya kaynaklı sorunlara dikkat çeken
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Sosyal medya tam bir çöplük haline
dönüşmüştür” ifadesini kullanmıştı.


Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise “TV’lerde
‘Güvenlik Uzmanı’ unvanıyla konuşanlar yanlış bilgiler vererek zarar
veriyorlar. Doğru söyleyenler de harekatın sevkiyat ve zaman bilgilerini, plan
detaylarını paylaşarak zarar veriyorlar” diyerek yaşananlardan rahatsızlığını
dile getirmişti.


Peki sosyal medyada yaşanan bu durumun temelinde ne
var? Savunma sektörünün önemli isimleriyle süreci konuşarak, mevcut riskleri ve
gelecek dönemde yaşanması muhtemel sıkıntıları ele aldık.


Askerlerin çektiği selfie’ler birliğin konumu,
teçhizatın durumu ve diğer coğrafi şartlarla ilgili önemli bilgiler
barındırıyor.


Sosyal medyadaki
paylaşımlarımız karşı tarafa ‘istihbarat’ sağlıyor


Savunma Politikaları Uzmanı Arda Mevlütoğlu’na göre
mevcut durumda bilerek ya da bilmeyerek ‘açık kaynak istihbaratı’ sağlayan çok
sayıda sosyal medya kullanıcısı var.


Dünyada internet ile sosyal medyada savunma ve
güvenlik alanında yapılan paylaşımların iki boyutu olduğunun altını çizen
Mevlütoğlu, “Birincisi savunma endüstrisine ve savunma teknolojilerine dair
gelişmeler ve yorumlar. Bu alanda, yürütülen geliştirme ya da tedarik
projeleri, kaydedilen teknolojik gelişmeler, yapılan ihracat veya satış
anlaşmaları, ürün ve sistemlerin özellikleri, performansları gibi konularda
haber, basın bildirisi ya da yorumlar olabiliyor” dedi.


Savunma sanayii dış politika aracı oldu


Arda Mevlütoğlu, bu konulardaki paylaşımların,
firmaların pazarlama ve tanıtım faaliyetleri kapsamında yapıldığının altını
çizerek, şunları söyledi:


“Firmalar bu alanda sosyal medyayı giderek daha etkin
biçimde kullanıyor. Ayrıca savunma sanayiinin bir ülkenin dış politikasının bir
aracı olduğu hususu göz önüne alındığında, bu konulardaki gelişmeler,
devletlerin savunma bürokrasileri tarafından da paylaşılıp ön plana
çıkarılabiliyor. Bu konularla ilgili bireylerin paylaşım yaparken dikkat
etmeleri gereken konu, özellikle geliştirme sürecinde ürünlerle ilgili bilgi ya
da yorum paylaşırken, açık kaynaklarda yer almayan herhangi bir bilgi ve görüş
kullanılmaması; değerlendirme yaparken de operasyonel kabiliyet veya performansa
dair çok fazla ayrıntı verilmemesi. Zira geliştirilen sistem ürüne dönüştüğünde
ulusal savunmada kullanılacak.”


Sınır bölgesine yapılan askeri sevkiyat sırasında
konvoyda yer alan araçların teknik özellikleri de sıkça paylaşılan bilgiler
arasında. (Foto:AA)


Sosyal medyadaki paylaşımlarla deşifre oldular


“İkincisi ise silahlı kuvvetlerin faaliyet ve
harekâtlarına dair haber, bilgi ve yorumlar” diye konuşan Mevlütoğlu, nasıl
sıkıntılar yaşandığını şu şekilde anlattı:


“Bu çok daha nazik bir konu. Sosyal medya uygulamaları
kullanılarak yabancı ülkelerin Suriye ve Irak’taki bazı gizli üslerinin,
istihbarat ve özel kuvvet personelinin deşifre olduğunu biliyoruz.


Benzer şekilde Malezya Havayollarına ait MH17 sefer
sayılı yolcu uçağının Ukrayna’da Rus hava savunma sistemi tarafından
düşürülmesi olayında, uçağı vuran bataryaya kadar olayın tüm ayrıntıları,
bağımsız araştırmacılar tarafından açık kaynak ve sosyal medya verileri
kullanılarak tespit edildi. En önemsiz gibi görülen bir ayrıntının dahi
paylaşılması ya da ‘bu bilgi nasıl olsa açık kaynaklarda yer alıyor’ denilerek
yayılması, hiç tahmin edilemeyen sonuçlara götürebilir.


Özellikle devam eden operasyonlarda, operasyon
sahasına, kullanılan teçhizat, sistem ve platformlara ait bilgilerin
paylaşılmamasında fayda var. Bu dönemlerde, devletin ilgili kurumlarının
paylaştığı bilgi ve açıklamaların baz alınması; yorum ve değerlendirmelerin bu
kapsamda tutulması gerekir.”


“Sizce çözüm nasıl olmalı?” sorusuna da yanıt veren
Mevlütoğlu, “Tümden yasaklayıcı ve sınırlandırıcı bir tutum doğru olmaz. Ancak
‘içeriden’ olarak tabir edilen, kurum – kuruluş içinden kontrolsüz bilgi
akışının önüne geçilmesi; gizli kalması gereken proje ve faaliyetlerin
mahremiyetine özen gösterilmesi için, savunma – güvenlik bürokrasisinden sanayi
kuruluşlarına kadar çok sıkı bir eğitim ve bilinçlendirme çalışması
yürütülmeli” şeklinde konuştu.


İran’a yapılan bir hava saldırısının ardından
tesislerin durumu Twitter’da ortaya çıkmıştı.


Türkiye ciddi bir psikolojik harbin içinde


Savunma Politikaları Analisti Turan Oğuz, değişik
zamanlarda ABD, Avrupa, Rusya, İsrail, Yunanistan, PKK, DEAŞ, FETÖ başta olmak
üzere çok sayıda devlet ve terör örgütünün Türkiye’yi yakından takip ettiğini
söyleyerek, “ISI adlı İsrailli sözde bir sivil uydu veri sağlama şirketi Doğu
Akdeniz’deki sondaj ve savaş gemilerimizin yer ve görüntülerini rutin
aralıklarla Twitter’dan ifşa ediyor. S-400 bataryalarımızın yerleşimini ve TCG
Anadolu gemimizin inşa durumunu gösterir yüksek çözünürlüklü uydu fotoğraflarını
sosyal medyadan servis ediyor” şeklinde konuştu.


Beğeni ve takipçi uğruna sırlar açığa çıkıyor


Oğuz, OSINT (Açık kaynak istihbaratı) ve jeolokasyon
(fotoğraflardan yararlanarak yer belirleme) yapan hesapların da sosyal medyada
çok arttığı bilgisini paylaşarak, şunları söyledi:


“Bunlardan birkaçının yabancı istihbarat
servislerinden destek aldığı da biliniyor. Öte yandan Türk insanı da bilerek
veya bilmeyerek onlara istihbarat sağlıyor. Uzmanlar, açık kaynaklarda, harekat
planlarını ileri derecede detay vererek tartışabiliyorlar.


Güvenlik kuvvetlerinin personelleri görüntü alıyor.
Birkaç beğeni veya takipçi kazanmak uğruna, ham haliyle, bazen kendisi bazen de
ulaştırdığı eş, dost, tanıdık vasıtasıyla sosyal medyada yayıyor, yabancı
kaynaklar da bu bilgileri alıp aleyhimize kullanıyor.”


Libya’ya gönderilen askeri kargoların görüntüleri
henüz ülkeye dahi ulaşmadan sosyal medyada paylaşılıyor.


Gizli bilgiler cömertçe yayılıyor


Savunma Analisti Turan Oğuz, “Libya, Suriye ve benzer
ülkelere yapılan, çevre güvenliğinin o ülke elemanları tarafından sağlandığı
personel ve silah intikallerinde sıkı kontroller yapmadığımız bazı alanlar var”
bilgisini paylaştıktan sonra, şöyle devam etti:


“Bu alana giren bazı kaynakların çekim yaparak bu
gizli bilgileri cömertçe yaydığına şahit oluyoruz. Üstelik Türk kaynaklar da
yayanların yapamadığını yapıp, söz konusu görüntülerde yer alan araçların
tipini belirleyip, çalışma prensibine ve olası arızalarına kadar detaylı
şekilde anlatıp düşmana yol gösterebiliyor. Birkaç örnekte de rastladığım
üzere, bu bilgilerin yayılması sebebiyle savunma sanayii üreticilerimiz ithal
bileşenler temin etme konusunda gizli ambargolara maruz kalıyor veya ihalelerde
elenebiliyor.”


Rusya’da askerlerin çevrimiçi paylaşımlarına kısıtlama
geliyor


Yasak alanda telefon kullanımı daha sıkı denetlenmeli


“Bu zafiyetleri engelleyebilmek için resmi kaynakların
açıklamalarını beklemeliyiz” diyen Oğuz, “Dünyada diğer güvenlik güçlerinde de
uygulanmaya başladığı gibi, bazı ortamlarda akıllı telefon, kamera gibi cihazların
kullanılması yasaklanmalı. Bunlar uygulamada da sıkıca kontrol edilmeli. Bu
kısıtlamalar birlikte faaliyet gerçekleştirdiğimiz unsurlar için de geçerli
olmalı” görüşünü savundu.


Bilgi güvenliği için mekanizma kurulmalı


Oğuz, kritik bilgi üreten tüm kaynaklarda
“harekat güvenliği” ve “bilgi güvenliği” sağlayacak
mekanizmalar kurulması gerektiğinin altını çizerek, “Gerekirse yazılı, görsel
ve sosyal medyanın bazı kanaat önderlerine MİT bünyesinde İKK (İstihbarata
Karşı Koyma) eğitimleri verilmeli ki zaten bazı kurumlara bu eğitimler
veriliyor” ifadesini kullandı.


Askerlerin akıllı telefon kullanma alışkanlıkları
operasyona ilişkin gizliliği de ihlal ediyor.


Görüntü sosyal medyaya düştükten sonra işiniz zor


Savunma Analisti Yusuf Akbaba ise bu durumun önüne
geçilmesinin mevcut bilgi ve iletişim çağında mümkün olmadığını anlattı.

Açık kaynak istihbaratına sebebiyet vermemek için silah sistemlerinin taşınması
esnasında gizlenmesi gerektiğine vurgu yapan Akbaba, “TSK, Fırat Kalkanı’ndan
sonra tank ve zırhlı araçların üzerini anlaşılmaması için brandalarla örtmüş ve
sevkiyatları yoğunlukla hava kararınca yapmıştı” hatırlatmasında bulundu.


TSK’nın bu gibi konularda önlemlerini aldığını
belirten Akbaba, şunları söyledi:


“Ancak herhangi bir bölgeye gönderilen sistemlerin
sosyal medyaya düşmesi genelde orada bulunan personelin ya da destek unsurunun
telefonuyla yaptığı çekimle oluyor. Sosyal medyaya düştükten sonra da
yapabileceğiniz pek bir şey kalmıyor. Burada bilinçli kullanıcılar ellerinden
geldiğince bu paylaşımları yaymamalı ve gönderilen sistemler hakkında geniş
teknik bilgi içeren paylaşım yapmamalıdır.”


Kaynak: TRT Haber