Koronavirüs ABD’nin silahı
mı ?
Çoğu insan koronavirüs
salgınında ABD’nin parmağı olduğunu düşünüyor. Peki bu komplo teorileri ne
kadar doğru ?
Ozan Koltuk – ABD ile Çin arasındaki ticaret gerilimi Trump’ın
seçimleri kazanması ile zirve yapmıştı. Ticaret savaşlarında Çin’e tehdit
oluşturamayan ABD’de işi başka şekillerde mi çözmek istedi ? Virüsün İran’a
sıçraması ile bu düşünceler iyiden iyiye arttı.
Tarih boyunca birçok salgın milyonlarca insanın ölümüne yol açtı. İnsanlık son
yüzyılda büyük gelişmeler yaşadı ve tıp alanında enfeksiyonlarla mücadele
edebilmek için önemli keşifler gerçekleşti.
Antibiyotiklerin keşfi adeta bir çağı kapattı ve yeni bir çağ açtı. Enfeksiyon
etkenlerine yönelik araştırmalar sağlığımızı tehdit eden bakteri, virüs, mantar
türlerine karşı etkili silahlar geliştirmemizi mümkün kıldı.
Çin’in Vuhan kentinde başlayarak dünyanın birçok bölgesine yayılan ve şu ana
kadar 106 kişinin ölümüne yol açan koronavirüs salgınına ilişkin 18 Ekim 2019’da New York’ta bir ‘tatbikat’
yapıldığı ortaya çıktı.
Dünya Ekonomik Forumu ve John Hopkins Sağlık Güvenliği Merkezi’nin ortaklaşa
organize ettiği Event 201 isimli ‘tatbikat’a Bill ve Melinda Gates Vakfı ev
sahipliği yaptı.
İş dünyası, siyaset ve halk sağlığı alanlarında öne çıkan 15 ismin katıldığı
tatbikatta, dünyada başlayacak bir yeni tip koronavirüs salgınının olası
sonuçlarının değerlendirildiği bir senaryo üzerine çalışıldı. Son yıllarda artan
salgın sayıları ve bunun halk sağlığı üzerindeki etkisi tatbikatın gerekçesi
olarak açıklandı.
Tatbikatta kullanılan senaryoda Brezilya’daki bir domuz çiftliğinde başlayan
koronavirüs salgını, önce yavaşça Güney Amerika’daki büyük şehirlere yayılıyor ardından
havayolu taşımacılığı aracılığıyla Portekiz, ABD ve Çin’e yayılıyor. İlk 1 yıl
boyunca aşı bulunamayan senaryo 18 ayın sonunda 65 milyon kişinin öldüğü bir
felaket şeklinde sonlanıyor.
Vuhan’da başlayan koronavirüs salgınından yaklaşık 3 ay önce yapılan tatbikat
‘salgın önceden biliniyor muydu’ tartışmalarına da neden oldu. Konuyla ilgili
bir açıklama yapan organizasyon yönetimi, tatbikatın bir tahmin olmadığını
sadece dünyada yayılabilecek ciddi salgınlara cevap verebilmek ve hazır
olabilmek adına düzenlendiğini açıkladı.
Açıklamada ayrıca, tatbikatta kullanılan senaryoda kurgulanan virüsün, şu anda
salgına neden olan koronavirüsle benzeşmediği ve 65 milyon kişinin öleceği
yönünde bir tahmin yapmanın imkansız olduğu belirtildi.
TİCARET SAVAŞLARI ÇİN-ABD
ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı yeni gümrük vergilerinin devreye
girmesiyle yeniden alevlenmişti.
ABD Başkanı Donald Trump, 200 milyar dolar değerindeki Çin ürünlerine uygulanan
gümrük vegilerinin ikiye katlanacağını, kısa bir süre içinde de yeni vergi
konacağını duyurmuştu. Çin ise ABD’den ithal edilen 60 milyar dolar değerindeki
ürünlere uygulanan gümrük vergilerini yükselterek misilleme yapmıştı.
Trump: 2016 başkanlık seçimlerine Çin müdahale
etti
ABD Başkanı Donald Trump, ‘seçimlere müdahale’ konusunda Çin’in Rusya’dan ‘daha
tehlikeli’ olduğunu savunarak, Çin’in ABD’deki 2016 başkanlık seçimlerine
müdahale ettiğini ileri sürdü.
Amerikan CBS kanalına konuşan Trump, Çin’in Rusya’dan ‘daha tehlikeli’ olduğuna
inandığını belirterek, “Bence Çin de (seçimlere) müdahale etti. Açıkçası,
Çin’in daha büyük bir sorun olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullanmıştı.
Rusya’nın 2016 başkanlık seçimlerine müdahale edip etmediği sorusunu yanıtlayan
ABD Başkanı, “Seçimlerde bana yardım etmesi için Rusya’ya çağrıda
bulunabileceğimi düşünüyor musunuz gerçekten ? Bana bir müsaade edin. Bana
yardımcı da olamazlardı zaten. Rusya’yı çağırmak. Bu çok saçma” demişti.
Daha önce de ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, ABD için 21. yüzyılın
en büyük meselesinin Çin olduğunu savunmuştu. Cuma günkü açıklamasında Bolton,
buna gerekçe olarak ise, Çin’in ‘uluslararası ilkeleri ihlal ederken ekonomik
ve askeri güç inşa edebiliyor olmasını’ göstermişti.
ABD İç Güvenlik Bakanı Kirstjen Nielsen ise, çarşamba günkü açıklamasında
Çin’in ABD halkının kararlarını etkileyebilmek amacıyla ‘öngörülemeyen’ bir
kampanya yürüttüğünü ileri sürmüş, ancak söz konusu ülkenin ABD seçim
sistemlerine henüz bir saldırı düzenlememiş olduğunu kaydetmişti.
Çin, ABD’den petrol ve doğal gaz ithal etmeyi
durdurdu
Çin Gümrük genel Müdürlüğü verilerine göre, Pekin, Ekim ayında ABD’den petrol
ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatını sıfıra düşürdü. Bununla birlikte,
Rusya’dan alınan petrol miktarı maksimum seviyeye ulaştı.
Amerikalıların Çin pazarını kaybetmede uğradıkları zarar, yılda milyarlarca
dolar olarak ifade ediliyor. Pekin, geçtiğimiz yıl ABD’den yaklaşık 3.6 milyon
ton LNG ithal etti. Böylelikle ABD, Çin’e bu tip yakıt sağlayan ülkeler
sıralamasında Katar’ı (2.7 milyon ton) geçerek Avustralya’dan (4.8 milyon ton)
sonra ikinci oldu.
Reuters’ın hesaplamalarına göre, ABD ihracatçıları, Çin’e tedarik ettikleri
LNG’den yılda yaklaşık 1 milyar dolar gelir elde etti.
ABD’nin Çin’e LNG ihracatı 2018 yılında düşerek, Ağustos ayında 1 milyon tona
bile ulaşamadı (2017 yılının aynı döneminde bu miktar 2.1 milyon tondu). Çin,
gaz ithalatını yüzde 17 oranında arttırarak petrolde de Ekim ayında günde 9.7
milyon varil alarak ithalatını rekor seviyeye ulaştırdı. Petrolü Suudi
Arabistan ve Rusya’dan alan Çin, LNG’yi de Avustralya (2.27 milyon ton Ekim
ayında), Katar (960 bin ton) ve Malezya’dan (496 bin ton) ithal etti.
Çin’den ‘ticaret savaşı’ açıklaması: ABD
konuşmak isterse konuşacağız, savaşmak isterse savaşacağız
Çin’in yeni Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Zhang Jun, ABD ile ülkesi
arasındaki “ticaret savaşı”na ilişkin olarak, “ABD konuşmak
isterse konuşacağız, savaşmak isterse de savaşacağız.” dedi.
Trump, ticaret savaşına giriştiği Çin lideri Şi
ile görüştü: Aslında anlaşmaya çok yakındık fakat bir şeyler oldu
Zhang, BM Genel Merkezi’nde gazetecilere, ABD ve Çin arasındaki “ticaret
savaşı”na ilişkin açıklamalarda bulundu. Çin’in haklarını korumak için
gereken her türlü önlemi alacağını belirten Zhang Jun, “ABD konuşmak
isterse konuşacağız, savaşmak isterse de savaşacağız.” ifadesini kullandı.
Çin’in pozisyonunun belli olduğunu belirten Zhang, ABD’ye, ticaret konusunda
yaşanan gerilime “doğru yollardan doğru çözümün bulunması için doğru yola
dönmesi” çağrısında bulundu.
İki ülke arasında geçen yıl martta başlayan ve karşılıklı gümrük tarifesi
misillemelerine sahne olan ticaret savaşı, son olarak Çin’in teknoloji
şirketlerine sıçramıştı.
Çin, ABD ile ticaret savaşında ‘sonuna kadar’
mücadele etmeye hazır
ABD Başkanı Donald Trump, Çin ürünlerine eklenecek yeni gümrük vergisiyle
ilgili Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Ticari müzakereler devam
ediyor, bunlar devam ederken ABD, 1 Eylül’den itibaren Çin’den ülkemize gelen
300 milyar dolarlık ürüne küçük bir ilave yüzde 10 gümrük vergisi ekleyecektir.
Bu ek vergi, zaten yüzde 25 gümrük vergisi konmuş 250 milyar dolarlık ürünü
kapsamıyor. Kapsamlı bir ticari anlaşma için Çin’le pozitif diyaloğumuzu
sürdürmek istiyoruz ve iki ülke arasındaki geleceğin parlak olacağını
düşünüyoruz.” ifadelerini kullanmıştı.
Kuzey Kore ile nükleer görüşmeler
Kuzey Kore ile ABD arasındaki nükleer görüşmelere ilişkin de değerlendirmede
bulunan Çin’in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun, görüşmelerde ilerleme
kaydedilebilmesi için Kuzey Kore’ye yönelik yaptırımların hafifletilmesi
gerektiğini söyledi.
‘Trump yönetimi, Çinli firmaları ABD
piyasasından çıkarmayı düşünüyor’ iddiası
ABD’de Donald Trump yönetiminin, Çinli şirketleri ABD borsalarından çıkarmayı
düşündüğü öne sürüldü.
ABD-Çin arasında ticaret savaşı sürerken, Amerikan basını gerilimin daha da
tırmanmasına yol açabilecek bir iddiada bulundu.
Ülke basınının konuya yakın kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Trump
yönetimi Çinli firmaları ABD borsalarından çıkarmayı düşünüyor.
Söz konusu adımın ABD yönetiminin Çinli firmalara yatırımları kısıtlama
çabalarının bir parçası olduğunu belirten kaynaklar, Trump yönetiminin Çinli
şirketlerin bazı eylemlerinden dolayı güvenlik endişesi duyduğunu belirtti.
Çin’de kovid-19 salgınında ölenlerin sayısı 2
bin 594’e yükseldi
Ulusal Sağlık Komisyonundan yapılan yazılı açıklamaya göre, ülkede son 24
saatte yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle 150 kişi hayatını kaybetti,
409 yeni vaka tespit edildi.
İRAN ABD GERİLİMİ
Kasım Süleymani’in öldürülmesi ile yeniden alevlenen ABD-İRAN gerilimi. İran’ın
ABD’deki üssünü balistik füze vurması ile zirve yapmıştı. Koronavirüsün İran’a
sıçraması ve arkasından olan deprem acabaları devamında getirdi.
ABD Başkanı Donald Trump, 8 Mayıs 2018’de, İran’ın nükleer çalışmalarının
kontrol altına alınmasını ön gören anlaşmadan çekildiklerini ve 2016’da askıya
alınan yaptırımların “en güçlü şekilde” yeniden hayata geçirileceğini
açıkladı.
Trump, 8 Nisan 2019’da İran Devrim Muhafızları Ordusunun ABD’nin yabancı terör
örgütleri listesine eklendiğini duyurdu. İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi de
aynı gün yayımladığı açıklamada, ABD Merkez Kuvvetlerini (CENTCOM) terör
örgütleri listesine aldığını bildirdi.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, 5 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, Abraham
Lincoln Uçak Gemisi Görev grubunu, bir bombardıman görev gücü ile Körfez’e
yönlendirildiğini açıkladı. Bolton, bu sevkiyatı İran yönetimine “net ve
kesin bir mesaj” olarak nitelendirdi.
Ruhani, 8 Mayıs’ta yaptığı açıklamada nükleer anlaşma kapsamındaki
taahhütlerinin bir kısmını durdurduklarını ve anlaşmanın taraflarına İran’ın
çıkarlarını koruyacak önlemler alması için 60 gün süre verdiklerini söyledi.
Tahran yönetimi, ABD tarafından petrol satışının engellemesi girişimine karşı,
Hürmüz Boğazı kartını masaya koydu. Basra Körfezi’nde mayıs ve haziran
aylarında tankerlere saldırılar düzenlendi. ABD bu saldırılar nedeniyle İran’ı
suçlarken, Tahran yönetimi ithamları kabul etmedi.
İran’ın Hürmüzgan eyaletine bağlı Kuhmubarek kenti sahilinde 20 Haziran’da ABD
Hava Kuvvetlerine ait “RQ-4 Global Hawk” tipi insansız hava aracı
(İHA) Devrim Muhafızları Ordusu tarafından düşürüldü.
Suudi Arabistan’ın milli petrol şirketi Saudi Aramco’ya ait iki tesise, 14
Eylül’de silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) saldırı düzenlendi. Yemen’de
İran destekli Husiler, ölen ya da yaralananın olmadığı saldırıyı üstlendi. ABD,
saldırıyla ilgili yine İran’ı suçlarken, Tahran suçlamaları reddetti.
27 Aralık’ta Irak’ın Kerkük kentindeki ABD’nin K1 Askeri Üssü’ne füzelerle
yapılan saldırıda, ABD’nin sözleşmeli bir personeli, hayatını kaybetti. Bu
saldırıdan ABD yönetimi Irak’taki İran destekli Şii milis güçlerini sorumlu
tuttu.
ABD, 29 Aralık’ta Kerkük’teki saldırıya misilleme olarak Irak ve Suriye’de
konuşlu, İran destekli Hizbullah Tugayı’nın 5 üssünü hedef aldı. Saldırıda 25
kişi öldü, 51 kişi yaralandı.
Saldırıdan 2 gün sonra Şii milis güçleri, korunaklı Yeşil Bölge’de yer alan
ABD’nin Bağdat Büyükelçiliğini bastı. Binaya zarar veren göstericilerin elçilik
duvarına yazdığı “Komutanımız Süleymani” yazısı, dikkatleri çekti.
İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani ve
Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis, 3 Ocak Cuma gecesi Bağdat
Havalimanı’nda araç konvoyuna yönelik ABD saldırısında hayatını kaybetti.
Kasım Süleymani’nin öldürülmesi
Kasım Süleymani, 3 Ocak 2020 tarihinde Irak’ın başkenti Bağdat Havalimanında
uğradığı füzeli saldırı sonucunda hayatını kaybetmişti. Kasım Süleymanin
öldürülmesi emrini bizzat ABD Başkanı Donald Trump’ın verdiği duyurulmuştu.
Olayın perde arkasının ortaya çıkmasının ardından İran’da halk sokaklara
dökülmüş ve ABD karşıtı sloganlar atılmıştı. İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü
Komutanı olan Kasım Süleymani, İran’ın Irak, Afganistan, Lübnan, Suriye, Gazze
ve Yemen’de attığı adımları yöneten adam olarak biliniyordu.
İran, Irak’taki ABD hedeflerini balistik
füzelerle vurdu
İran, ABD’nin Irak’ta Anbar eyaletindeki Ayn el Esad hava üssüne ve Erbil’de
Amerikan askerlerinin bulunduğu noktalara en az 22 füze attı.
Saldırılar gece yarısı saatlerinde başladı. İran Devrim Muhafızları
saldırıların ABD’nin ölüdrdüğü Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin
intikamını almak üzere yapıldığını açıkladı.
İran’ın dini lideri Ali Hamaney, İran’ın Irak’taki Amerikan üslerini füzeyle
vurmasını “yüzlerine tokadı indirdik” şeklinde nitelendirdi; Kasım
Süleymani’nin öldürülmesinin “direnişe yol açtığını” belirterek
“Onun şehitliğinin yol açtıkları karşısında eğiliyorum” dedi.
Hamaney, “Dün akşam onların (ABD’nin) yüzüne tokadı indirdik. ABD’nin
yozlaşmış rejiminin bölgedeki varlığı sona ermeli” diye konuştu. Dini
lider şöyle devam etti:
“ABD, Irak’ı Suudi Arabistan rejimine dönüştürmeye çalışıyor, Irak’ı
sağılacak ineğe çevirmeye çalışıyor. Irak’taki liderler buna direndi, Kasım Süleymani
danışmanlık yaparak bu amaca hizmet etti. Hizbullah’tan kurtulmak istediler, ki
o Lübnan’ın İsrail’den bağımsızlığı için en önemli hareket.”
İran’da koronavirüsten ölen sayısı 12’ye
yükseldi
İran Meclis Sözcüsü Esadullah Abbasi, mecliste yapılan kapalı oturuma işaret
ederek, ”Şimdiye kadar hastanelerde yattığı söylenen hastaların çoğunun
influenzaya yakalandıkları anlaşılmıştır. Ülke genelinde koronavirüsüne
yakalanlanarın sayısı 47 iken, maalesef bunlardan 12’si hayatını kaybetmiştir”
dedi.
HAARP PROJESİ
İran’da meydana gelen depremler, ABD’nin gizli silahı HAARP ile ilgili
iddiaları yine gündeme getirdi. İran’da sınırımıza çok yakın bir noktada
gerçekleşen depremde 9 vatandaşımızda vefat etmişti.
Yüksek Frekanslı Aktif ‘Aurora’sal Araştırma Programı veya kısaca HAARP;
Amerikan Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Alaska Üniversitesi ve Defansif
İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) tarafından finanse edilmiş,
iyonosferin özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere Alaska’da
sürdürülen çalışma. BAE Systems tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir.
HAARP’ın amacı iyonosferi analiz ederek radyo iletişim, izleme ve navigasyon
için teknolojik iyileştirme potansiyelini araştırmaktır. HAARP programı Alaska
Gaskona bölgesinde Amerikan Hava Kuvvetlerine ait bir arazi üzerinde yer alan
ve büyük, yarı-arktik bir tesis olan HAARP Araştırma İstasyonunu işletmektedir.
HAARP Araştırma İstasyonundaki en önemli ve en meşhur cihaz İyonosferik
Araştırma Aracıdır (IRI). IRI, yüksek frekans bandında çalışan yüksek güçlü bir
radyo vericisidir. IRI ile iyonosferin limitli bir bölgesi uyarılabilir. VHF ve
UHS radarı, fluxgate manyetometresi, digisonde (bir iyonosferik ses cihazı),
indüksiyon manyetometresi gibi diğer aletler IRI tarafından uyarılan bölgedeki
fiziksel süreçlerin incelenmesi için kullanılır. Merkezde yüksek frekansta
radyo sinyali yayınlayabilen toplam 180 adet anten bulunmaktadır. IRI ile
iyonosferi anten gibi kullanarak düşük frekanslı elektromanyetik dalgalar
yaratılabilir ve zayıf kuzey ışıkları (aurora) benzeri parlamalar elde etmek
mümkündür.
HAARP İstasyonu 1993 yılında faaliyete geçmiş olup şu an aktif olan IRI 2007
yılında tamamlanmıştır. HAARP’ın 2008 yılı itibarıyla vergi ile finanse edilmiş
250 milyon $ harcaması gerçekleşmiştir. Mayıs 2013’te müteahhit değişikliğinin
beklenmesi nedeniyle geçici olarak kapatılacağı bildirilmiş, Mayıs 2014’te
HAARP programının bir yıl içerisinde tamamen sona erdirilebileceği
belirtilmiştir. Ağustos 2015’te tesis ve tüm ekipmanları Alaska Fairbanks Üniversitesine
devredilmiştir.
HAARP projesi iklim kontrol silahı olması ve yapay deprem, zihin kontrolü
yaratabilmesi gibi birçok komplo teorisine konu olmuştur. Bilim insanları ve
eleştirmenler tarafından bu iddiaların eksik veya hatalı bilgiye dayandığı, iddiaların
tesisin kabiliyetlerinin çok üzerinde olduğu ve doğa biliminin kapsamını aştığı
belirtilmiştir. Stanford Üniversitesi profesörü, Türk bilim insanı Umran İnan,
Popular Science dergisine verdiği demeçte iklim kontrolü ile ilgili komplo
teorilerinin “tamamen yanlış bilgiye dayandığını” belirtmiş ve şu
açıklamayı yapmıştır:
Dünya gezegeninin (meteorolojik) sistemlerini ne yapsak bozamayız. Her ne kadar
HAARP’ın yaydığı radyasyon çok büyük de olsa, bir şimşeğin gücü ile
kıyaslandığında çok küçüktür ve tüm dünyada saniyede 50 ila 100 şimşek
çakmaktadır. HAARP’ın yoğunluğu çok küçük.
99 depreminde HAARP şüphesi
Türkiye Eski Başbakanı Bülent Ecevit depremin bir komplo olabileceğini düşünüp
araştırılmasını istemişti. Bunu Ecevit hayatını kaybettikten sonra sonra bir Tv
Programına katılan Afete Hazırlık ve Deprem Derneği Başkanı Ahmet Mete Işıkara
açıklamıştır. Ecevit, deprem sonrası arayıp araştırmasını istemiştir. Depremden
önce ve sonra gelişen birkaç enteresan olay da depremin normal bir deprem
olmadığı düşüncesini sağlamlaştırıyor.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in, Ahmet Mete Işıkara’ya ”Depremi Amerikalılar yapmış olabilir mi?”
diye sorması ve cevap alamaması meselesi, deprem esnasında görülen alev topu,
Gölcük Deniz Üssündeki devir teslim törenine üst düzey Amerikan ve İsrailli
subayların ilk defa gelmiş olması, depremden sonra bölgenin dalışa yasak ilan
edilmiş olması dikkat çekiyor.
Depremden önce denizde büyük bir ateş topu ortaya çıktı. Bunu depremden sonra
birçok balıkçı doğruladı ve birçok görgü tanığı var. Bunun dışında HAARP’ın en
büyük belirtisi olan gökyüzü renginin değişmesi de depremden önce herkesin
ilgisini çeken bir olaydı. Depremin beklenenden uzun sürmesi, telefonların
çalışmaması bunlar hep şüphe uyandıran olaylar…
HAARP ortaya çıkmadan önce bazı belirtiler gösterir. Yani burada tam tersi
“Bela geliyorum der.”
Komplo Teorisyenlerine göre, Gölcük depremi sırasında yaşanan ve acaba deprem
bir HAARP saldırısı mı dedirten ‘tesadüfler’:
– Deprem günü Gölcük’de basit bir
devir teslim töreninde ABD’li ve İsrail’li üst düzey komutanların oluşu,
– Deniz üssünde hiç bir Türk subaya giriş izni
verilmeyen bir ABD deniz altısının oluşu,
– Olay daha dünya basınına yansımamışken
İsrail’lilerin yardım çalışmalarına başlamış olması,
– Depremden önce denizde büyük bir ateş topu
ortaya çıkması,
– Gökyüzü renginin değişmesi,
– Depremin beklenenden uzun sürmesi,
– Telefonların çalışmaması.