Mehmet
Kurtoğlu : Veba ve Corona
28 Mart 2020
Verem hastası olup romanlarında veremli
kahramanlarıyla hastalığın inceliğini anlatan, sağlıklı insanların bilmediği,
hissetmediği acıları ve duyguları edebi olarak dile getiren Camus’nün,
karantinaya alınmış Oran şehrindeki vebalıların ölümünü tasvir ettiği bölümler
oldukça ürkütücüdür. Verem ve Veba geçmiş yüzyıllarda kalmış bir hastalık. 20
yüzyıl insanı özellikle vebanın nasıl bir hastalık olduğunu bilmiyor. Bu yüzden
vebanın 20 yüzyıl insanı için korkunç bir yüzü vardır. 1980’lerde okuduğum bu
romandaki vebalı kişilerin koltuk altlarında, kasıklarında ortaya çıkan
hıyarcıklarla acı çekerek ölmesi ürkütücüydü… Düşünün bir defa; vucudunuzun
belli noktalarında şişkinlikler oluyor sonra bunlar sizi ölüme götürüyor. Ve bu
hastalık bir şehri veya bir kasabayı yok edebiliyor. Örneğin Papa Peneloux,
vaazında halkı uyarırken, daha doğrusu bunun Tanrının iradesi olduğunu
anlatırken şöyle der: Falan şehirde veya kasabada veba ortaya çıktı yalnızca
altı kişi kurtuldu… Şimdi böylesine kötü bir hastalığın bir şehri kırıp
geçirdigini düşünün. Bir de bu şehirdeki insanların halet-i ruhiyelerini… Biz
vebaya yabancı bir devirdeyiz. Vebadan daha çok bulaşıcı ama daha az öldürücü
bir hastalık olan corona ile karşı karşıyayız. Coronanın nasıl nüksettiğini
ancak yapılan paylaşımlardan öğreniyoruz. Çünkü ilk defa böyle bir hastalıkla
karşı karşıyayız. Kimse hakkında birşey bilmiyor. Anlatıldığına göre yüksek
ateşler içinde, eklem yerleriniz ağrıyarak ,nefesiniz kesilip boğuluyormuş gibi
oluyorsunuz. İleri safhasında ise cigerlerinize jilet atılıyor yahut cam
parçalarıyla kesiliyormuşcasına büyük bir acıyla ölüyorsunuz. Atlatanlar dahi
acı çekerek atlattıklarını söylüyorlar. Veba gibi acı çektirerek öldüren bir
hastalık. Corona ile ilgili duyduklarımı veba ile karşılaştırınca ürperiyorum.
Klasik devirlerin vebası gözle görülen somut bir hastalık. Corana ise gözle görülmeyen,
ama verdiği acıyla varlığını hissettiren soyut, sinsi bir mikrop! Veba
bulaştığı herkesi ayrım yapmadan öldürürken, corona seçim yapıyor. Herkesi esir
alıyor ama öldüreceklerini kendisi belirliyor. “Akıllı Şehirler” in icat
edildiği bir devirde “akıllı virüs” olarak nüksediyor. “Yavaş şehirler” in
rağbet gördüğü bir devirde herkesi eve kapatarak “Yavaş Şehirler” yaratıyor.
Hızlı yaşam temposunu ise yalnızca kendine uygun görüyor. Öyle hızlı hareket
ediyor ki onu dünyanın en süper güçleri dahi yakalayamıyor… Herkes corona
üzerinden birşeyler söylüyor ama bu süreçten ilhamla Albert Camus gibi bir Veba
şaheseri yaratabilirler mi bilemiyorum. Veba’yı okurken ürkmüş, iyi ki o çağda
yaşamıyorum demiştim, şimdi coronalı bir dünyada yaşadığım için korkuyorum.
Çünkü corona vebadan daha sinsi….
Mehmet Kurtoğlu