CÜNEYT ŞAŞMAZ : PARÇALI
EĞİTİM, PARÇALI SINAV, PARÇALI HUKUK ?!
Mahiye Morgül,
1950 Rize doğumlu, Türk eğitmen, araştırmacı-yazar.
Bir anda Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen “çoklu
baro” tartışmaları üzerine kendi düşüncelerini yorumladığı
yazısı’nı göndermiş.
Bu
değerli eğitmen, araştırmacı yazar okurumuzun iletisini bu sütunlarda
aynen yayınlıyorum:
“27-28
Haziran 2020 Üniversiteye giriş sınavı kazasız belasız yapıldı diyecektim ki,
olmadı, 12 öğrencinin sınav bitmeden yarım saat önce dışarı çıkartıldığını
öğrendik.
Yürekler pır pır, acaba yanlış soru var mıydı, acaba çalınmış soru var mıydı?!
Alıştırıldık, bekliyoruz.
Biz mi bekliyoruz, küresel eğitim piyasasının devleri mi bekliyor?!
Ne oldu, bu sefer sınava şike sokamadılar mı?!
Küresel efendilerin beklentisine göre, velilerin, merkezi sınavlara güveninin
sarsılması gerekiyor.
YÖK kaldırılsın ve serbest sınav piyasasına geçiş için “talep bu
yöndedir” diye gündem yapılabilsin diye, güvensizlik ortamının
yaratılması gerekiyor.
Küresel piyasaya göre eğitim modeline geçiş, öyle pat diye olmuyor?!
Dünya Bankası’na, istediği kadar taahhüt (GATS) versin birileri?!
Sat sat, kapat kapat, demekle olmuyor, ulusal direnç noktalarına takılıyorlar.
Eğitim piyasasına geçişin gereği olarak merkezi sisteme bağlı çalışan ne varsa
bir bir lağvedilmesi gerekiyor.
SPAN (geçiş şirketi) danışmanları, Ankara’da YÖK Dünya Bankası
Dairesi’nde işin başındayken, 1996’da MEB Matbaası kapatıldı, soru kitapçıkları
özel matbaada basılmaya geçildi, iptaller yaşandı, soru kitapçıkları birilerine
sızdırıldı, vb.
Sınav skandalları, GATS görevlisi Tansu Çiller’le başladı.
“Piyasacı sisteme geçiş” için istenen güvensizlik ortamı ustaca
hazırlandı.
Sınavlara güven kalmadı.
1996’dan beri güvensizlik devam ediyor.
Eğer bu yıl sınav güvenli yapıldıysa, yani yol açıcıların önü bu yıl
tıkandıysa, korkarım darbe bile yaparlar yolu açmak için.
Hüseyin Çelik’i bulup ona sormalı.
O biliyor.
28 kriter hazırlamıştı 2006’da, merkezi lağvediyoruz diyememişti de “Desantralizasyona
geçtik” demişti.
Eğitimi küresel piyasanın ihtiyaçlarına göre düzenliyoruz diyen Ziya
Selçuk da aynı kadrodan Talim Terbiye’nin başındaydı.
EĞİTİMDE EMPERYALİST PROJENİN TEMEL FELSEFESİ BUDUR!
Müfredatların içini boşalt, böl parçala, parçalarını bir daha parçala,
diplomaları itibarsızlaştır, bilgiye erişimi sanallaştır, sınav ve sertifika
piyasasına geç…
Yaratılan güvensizlik ortamından beklenen şudur; fakülteler kendi sınavlarını
kendisi yapsın diyecekler.
Fakülte hocaları oturup giriş sınavı hazırlamaz, onu serbest piyasada kurulan
soru bankaları ve sınav şirketleri yapar, bundan piyasa kazanır.
Bir fakülte hangi sınav şirketine “denklik” vermişse,
adaylar orada sınava hazırlanır, orada sınava girer.
TOEFL gibi.
Eğer, İstanbul’da bir mühendislik fakültesini istiyorsanız, onun sınav şirketi
başkadır, Ankara’da mühendislik fakültesi istiyorsanız, onun sınav şirketi
başkadır.
Biri olmadı, diğerinin sınavına gireyim derseniz, ayrıca para ödeyeceksiniz.
Sınırsız sınav hakkı verecek, 6 ay sonra isteyen “şimdi hazırım” derse,
yine sınav olabilecek, yine sınav parası verecek.
Ama gördüğünüz gibi devlet güvencesinde değildir.
Piyasa kuralıdır, bilgiye erişim gittikçe pahalılaşacak.
Soru bankasından en yüksek fiyatla soru satın almanın yolları her zaman vardır;
hatırlayalım, ABD’de ünlü bir aktör oğlunu Harward’a sokarken böyle bir
skandal yaşandı.
Küresel kaos rüzgarı estiriliyor, farkındasınız.
Her gün gündem değişiyor, kafalar allak bullak, çünkü mavi balinaya yutulmamız
için bulanık ortam gerekiyor.
İştahlarını kabartan şey, şu 15 milyon eğitim çağındaki çocuğun velisine
harcatacakları para!
İçinde doğru dürüst bilgi olmayan derslerle sistem zaten SOS veriyor, hiç anlatmayayım.
Ekmeğin içi boşaldı, yemeye devam ettik.
Kitapların içi boşaldı okutmaya devam ettik.
Reddetmeyi bilmiyoruz, sonuçlarını ne olarak göreceğimizi düşünmüyoruz; artık
başımıza ne gelirse bize müstehaktır.
İşte devam eden bir mahkememiz.
Hangi veli biliyor, çocuklarını mavi balinalar yutmasın diye odatv’de mavi
balinalı bir ders kitabını eleştirdiğim için editörüm Barış Terkoğlu ile
birlikte bana, ticari zarara sebebiyet vermekten dava açıldığını?!
MEB tarafından onay verilmemiş böyle bir kitabı okula sokan müdüre ve öğretmene
soruşturma açılmıyor ama kitabı eleştiren bana açılıyor.
Yani mavi balina mesaj veriyor; çocukları mavi balinaya karşı duranı da
yutarız, diyor.
Piyasaya devredilen eğitim işte budur; çocukları dev şirketler yutmak
istediğinde direnen olmasın diye etrafa korku vermeleri gerek.
Göreceğiz, hakimlere güveniyoruz.
BAROLAR TÜRLÜ TÜRLÜ OLUNCA?!
Parçalamaya “çoklu eğitim” ile başladılar.
Parçalı eğitim diyemediler “çoklu zeka” dediler.
Parçalı Baro diyemiyorlar, Çoklu Baro diyorlar.
Avukatlar, protesto ettiler.
Haklıdırlar, daha önce yapılmalıydı.
Metin Feyzioğlu’na “5544/2006 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu yasası
hukuk dışı yollarla meclisten geçmiştir, bu kanun sizi de yiyecek” dediğim
zaman bana verdiği cevap, baronun resmi sitesindedir.
“Yasa dışı bir durum yok” diye cevap verdiler.
Şimdi barolara ben ne diyeyim?!
Şeriat hukuku kursları veren baro da açılacak.
Kaç imza yetiyorsa çok daha fazlasını bulurlar.
Bakkal dükkanı açar gibi hukuk fakültelerini bunun için açtılar.
O kurstan sertifika alanlarla şeriat mahkemesinde hakim-avukat olunacaktır.
El Ezher’den denklik anlaşmasını Abdullah Gül yaparken de
susmuştunuz.
Şu anda İslam Enstitüleri’nde Şeriat Hukuku dersleri var ve hocaları
oralardan geliyor, farkında değilsiniz.
Baroda onlar bu dersi verir.
Geri kalan şudur; talep varsa şeriat mahkemesi de kurulur.
İşte piyasaya göre parçalı/çoklu hukuk.
Güle güle medeni hukuk…
Parçalı eğitim geldiğinde direnmeyenler, sıra parçalı hukuka geldiğinde
direnemezler.
Parçalı eğitim, parçalı sınav, parçalı hukuk…
Bu sertifika piyasasından kim kazanacak?!
Kaybeden Türk halkı oluyorsa, kazanan kim?!
Evet.
Fakültelere giriş eğer sınav şirketlerine devredilirse, bundan kim kazanır?!”
Not:
Sayın Morgül, bu
yazısında bizlere “özenle bulandırılan su’daki duruluk nedir ne
değildir!?” anlatmaya çalışıyor.
Bir şey
değişir, her şey değişir…
Kurnazlık bir zeka çeşidi değildir.
Neticede, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Atatürk kitapları yazılarak, açık
artırmada satılarak inşa edilmedi.
Ülkemizde toplumsal muhalefetin ve siyasi tartışmanın yoğunlaştığı bir dönem
yaşanıyor.
Kaldı ki, sorun da, sorun’la çözülmez.
Bugün’ün sorunlarını çözmek için çağ’ın ruhu’na uygun düşen stratejik akıl
şart.
Kanmak istemeyeni hiçbir mantık kandıramaz ise kabahat sadece kandıran’da
olmasa gerek.
Kimi zaman ne’yin söylendiği önemlidir, kimi zaman kim’in söylediği, kimi zaman
da kimin neyi söylediği vb.
Neticede her masal’ın da “gökten düşen üç elma” ile
bağlanan bir final’i vardır.
Kaynak: PARÇALI EĞİTİM, PARÇALI SINAV, PARÇALI
HUKUK?! – Cüneyt Şaşmaz