TÜRKİ CUMHURİYETLER

AZERBEYCAN DOSYASI /// Dr. Elnur KAZIMLI : Azerbaycanın Jeopolitik Konumu ve Karabağ Sorunu

Dr.
Elnur KAZIMLI : Azerbaycanın
Jeopolitik Konumu ve Karabağ Sorunu
 

Kafkas Üniversitesi / Azerbaycan








1.
Güney Kafkasya’nın Öncelikli Jeopolitik Özellikleri


Güney Kafkasya stratejik konumu itibariyle, tarih boyunca bölgenin güçlü
devletleri arasında nüfus dairesine sokulması için mücadele alanı olmuştur.
SSCB döneminde bölge tamamen SSCB’nin kontrolünde bulunduğu için, dünyaya
kapalı hale getirilmiştir. 20. yüzyılın sonlarına doğru, SSCB’nin dağılmasından
sonra bu bölge dünya için yeniden cazibe haline gelmiştir.

 

Güney Kafkasya’nın jeopolitik önemi hem onun doğal kaynakları, hem de coğrafi
konumu ile bağlıdır. Şöyle ki, Güney Kafkasya Avrupa ve Asya gibi iki farklı
kıtayı birleştirdiği gibi, iki farklı medeniyetin de kavuştuğu bölgedir.
SSCB’nin dağılmasından sonra, siyasi, ekonomik, askeri ve ideolojik önemi
nedeniyle, bölge tekrar uluslararası ilgi odağına dönüşmüştür.

 

Güney Kafkasya İslam ve Hristiyan medeni değerlerini taşıyan bölgedir. Bilgenin
uzun yıllar Rusya denetiminde olması, ona kendine has özellikler
kazandırmıştır. Şöyle ki, hem Çar Rusya’sı döneminde, hem de SSCB döneminde bu
bölgede yaşayan halkların modern eğitim sürecine tabi tutulması, bölgenin
sanayileşmesi toplumsal değerlerin de modernleşmesine neden olmuştur. Günümüzde
toplumunun önemli kesiminin Müslüman olmasına rağmen, dini fanatik akımların
ciddi destek bulmamasının başlıca sebebi budur. Bunun yansıra, eğitim oranının
yüksek olması farlı kültürel ve dini değerlere sahip insanların bir arada,
barışçıl ortamda yaşayabilmesine yol açmıştır. Dini toleranslığın, kültürel
uyumun sağlanması ve başarılı olması bölgede kalıcı barışın sağlanması için çok
önemlidir.

 

Güney Kafkasya’nın coğrafi konumu ona Avro-Atlantik mekân için stratejik önem
kazandırmaktadır. Şöyle ki, bölgenin Orta Doğu bölgesi ile komşu olması;
Rusya’nın uzun yıllar boyu yayılmacı politika izlemesi; Avrupa’nın kendi ekonomik
ve askeri güvenliğini sağlama ihtiyacı duyması; ABD’nin küresel çıkarları
Avro-Atlantik mekânı bölge ülkeleri ile farklı yönlerde işbirliği yapmaya
itmiştir. Batıda bu konuda çeşitli jeopolitik teoriler de üretilmiştir.

 

Güney Kafkasya Avro-Atlantik devletler için Aralık denizi – Karadeniz – Hazar
denizi ve buradan da Çin’e kadar uzanabilecek güvenlik ve işbirliği koridorunun
önemli bir kısmıdır. Bu açıdan bakılınca, batılı devletler Güney Kafkasya’nın
ekonomik, toplumsal ve siyasal değerler bakımından Avrupa ailesinin içinde yer
almasında istekli görünmektedir. Bu yönde işbirliğini öngören “Avrupa Komşuluk
Politikası”, “Doğu Ortaklığı Politikası” ve birçok ekonomik nitelikli
programlar uygulanmaktadır.



2. Azerbaycan’ın Öncelikli Jeopolitik
Özellikleri




Azerbaycan coğrafi açıdan Güney Kafkasya’nın parçası olarak Orta Doğu, Avrupa
ve Asya’nın kesişmesinde yerleşmektedir. Böyle bir coğrafi konumda yerleşmiş
olması Azerbaycan’ın jeopolitik önemini artırmakta, onu bölgede ekonomik ve
siyasal güce dönüştürmektedir. Buna olanak tanıyan bazı jeopolitik değerler
enerji kaynakları, güvenli enerji ve transit taşıma olanakları, askeri
stratejik konum, bölgesel entegrasyona olanak veren toplumsal ve kültürel
değerler, politik ve ekonomik yapı ve demografik nitelik önemli jeopolitik
elementlerdir. Bunların bir kısmı daha çok uluslararası ve bölgesel, diğer
kısmı ise ulusal boyutta belirleyici niteliğe sahiptir.

 

Günümüzde Azerbaycan jeopolitik imkânlarına dayanarak Avro Atlantik, Uzak ve
Orta Doğu ülkeleri ve Rusya ile çeşitli alanlarda kapsamlı işbirliği
yapmaktadır. Bu işbirliği bölgesel ve uluslararası nitelikli önemli projeleri
içermektedir.



2.1 Enerji Kaynakları



Hazar havzası zengin petrol ve doğal gaz yataklarına sahiptir. Bölgenin 200
milyar varil düzeyinde petrol rezervine sahip olduğu tahmin edilmektedir. Bu
miktar, dünya potansiyel petrol rezervinin %10’una denk gelmektedir.
Kaynakların önemli kısmı Hazar’ın Azerbaycan’a ait kısmında bulunmaktadır.
Hazar Denizi’nin Azerbaycan’a ait olan 78.800 km2’lik alanında 60 ila 200 metre
derinliklerde toplam 8 milyar varil petrol ve 4-8 milyar tonluk hidrokarbon
rezervi bulunmaktadır.

 

Tarihte de enerji amili jeopolitik değer olarak büyük ekonomik ve politik öneme
sahip olmuştur. Bakü Çar Rusya’sı döneminden itibaren petrol sanayisi ile ün
kazanmıştır. Birinci Dünya savaşından sonra özellikle Büyük Britanya Bakü
petrollerine özel ilgi duymuş ve bir takım ekonomik ve politik girişimlerde
bulunmuştur. 1918-1920 yıllarında var olmuş bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti petrolün
jeopolitik değeri nedeniyle, batıdan ciddi destek görmüştür. Fakat SSCB
kurulduktan sonra bütün petrol kaynakları Moskova merkezli yönetilmeye
başlanmıştır.

 

SSCB’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını tekrar elde etmiş Azerbaycan
Cumhuriyeti halen jeopolitik önemini koruyan petrol ve doğal gaz rezervuarını
hem ekonomik, hem de bağımsızlığının güvencesi gibi kullanmak istemiştir. Bu
amaçla 20 Eylül 1994 yılında Hazarın Azerbaycan kısmında yerleşen «Azeri»,
«Çırak», «Güneşli» yataklarının ortak işletilmesini içeren antlaş ma
imzalanmıştır. Bu antlaşma Azerbaycan için taşımış olduğu öneme binaen
“Yüzyılın Antlaşması” adlandırılmıştır. Antlaşmaya 8 devletinin (Azerbaycan,
ABD, Büyük Britanya, Rusya, Türkiye, Norveç, Japonya ve Suudi Arabistan) 13 en büyük
şirketi (Amoko, BP, MakDermott, Yunokal, ARDNŞ, LUKoyl, Statoyl, Ekson, Türkiye
Petrolleri, Penzoyl, İtoçu, Remko, Delta) katılmıştır. Böylece Azerbaycan yeni
bağımsızlık döneminde ekonomik kalkınmasına ve bağımsızlığının pekişmesine
katkı sağlayacak başarılı petrol stratejisi izlemeye başlamıştır. Bütünlükte
dünyanın 14 ülkesinden 30 büyük petrol şirketi ile 19 petrol anlaşması
imzalamıştır. Bu çerçevede yapılacak toplam yatırım tutarı yaklaşık 60,9 milyar
ABD doları, toplam rezerv ise 1,6 milyar ton petrol, 1,3 trilyon m3 doğal
gazdır. Her yıl ortalama 50-60 milyon ton petrol, 14-15 milyar m3 doğal gaz
üretilmektedir.



2.2 Ulaştırma Koridorları ve Projeleri



Azerbaycan iki önemli uluslararası ulaşım koridorunun kesişme noktasında
yerleşir. Bunlar “Doğu-Batı” ve “Kuzey-Güney” ulaştırma koridorlarıdır. Bu
koridorlar yüklerin ve yolcuların İskandinav ülkelerinden Basra Körfezine ve
Hint okyanusuna kadar; Avrupa’dan Orta Asya’ya ve Çin’e kadar taşıma imkânları
vermektedir. Bu olanaklar Avrupa ve Asya kıtaları arasında ulaştırma ağının
daha güvenilir hale getirilmesine stratejik katkı sağlamakla birlikte,
Azerbaycan için hem de büyük ekonomik öneme sahiptir.

 

Avrupa ve Orta Asya arasında taşımacılık alanında alternatiflik, rekabete
dayanıklılık ve güvenliğin sağlanması amacıyla kurulan TRASEKA programı için
girişimci Azerbaycan tarafı olmuş ve 1998 yılında kurucu antlaşma Bakü’de
imzalanmıştır. Avrupa Birliği’nin ve 13 bölge ülkesinin desteğini kazanan
TRASEKA programı, Avrupa ve Asya arasında büyük ölçüde Rusya üzerinden yapılan
taşımacılığa alternatif olabilecek tarihi İpek Yolunun tekrar onarılması
öngörmektedir. Bu program Azerbaycan’a ekonomik katkılarla birlikte, önemli
politik kazanımlar da sağlamaktadır. Azerbaycan tarafı komşu ülkelerle birlikte
bu koridorun geliştirilmesine yönelik büyük projeler gerçekleştirmektedir.