TERÖR

FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI : 2 PORTRE 2 DRAM /// BİRİ BAŞMÜHENDİS DİĞERİ YÜZBAŞI

YILMAZ ÖZDİL : İKİ
GENÇ… MEMLEKETİN SON 14 SENESİNİN ÖZETİ

Sene 2003.

Şehitler diyarı Çanakkale.

18 Mart Üniversitesi’nin bilgisayar
mühendisliği bölümünde iki genç vardı.

*

Biri, Burak.

Muhafazakar bir ailede büyümüştü, beş
vakit namaz kılıyordu, içine kapanık, varlığıyla yokluğu farkedilmeyen, silik
bir tipti, etrafında hiç kız arkadaş yoktu, sosyal hayata katılmaz, kantinde
bile takılmazdı, Bursa’dan gelmişti, devlet yurdunda kalmıyordu, başka
bölümlerde okuyan bir kaç arkadaşıyla birlikte kiraladıkları evde oturuyordu.

*

Öbürü, İlker.

Tam tersi profildi, yakışıklıydı,
hayat doluydu, kızlar arasında popülerdi, hem öğrenciliğinin gereğini yapıyor,
hem gençliğinin hakkını veriyordu, elbette herkes gibi inançlı bir ailede
büyümüştü ama, sağlam Atatürkçüydü, Balıkesir’den gelmişti, devlet yurdunda
kalıyordu.

*

2003’te mezun oldular.

Ağır ekonomik kriz vardı.

*

Herkes harıl harıl iş ararken,
kapılar suratlarına kapanırken, Burak şak diye THY’de işe girdi, aradan bir
sene geçti geçmedi, şak, İçişleri Bakanlığı’na geçiş yaptı. Sınıf arkadaşları
asgari ücrete bile razıyken, Burak adeta bulunmaz hint kumaşıydı, sayın
devletimizin kurumları tarafından kapışılıyordu.

*

İlker son sınıfta aşık olmuştu,
evlenmek istiyorlardı ama, pırıl pırıl bilgisayar mühendisi arıyor tarıyor iş
bulamıyordu, bari askere gideyim, vatani görevimi aradan çıkarayım dedi, yedek
subay olarak askerliğini yaptı, ara tara gene iş yok, tezkere bıraktı, subay
oldu.

*

15 Temmuz 2016.

Darbe girişimi oldu.

*

Emniyet genel müdürlüğü istihbarat
dairesi başmühendisi Burak, tutuklandı! Milli İstihbarat Teşkilatı’nın emniyet
istihbarat dairesi’ne bildirdiği 20 bin kişilik paralel yapılanma listesini
“abi”lerine “feto imamları”na aktarmakla suçlanıyordu.
Ayrıca, fetocu sosyal medya hesabı fuat avni’nin köstebeği olmakla
suçlanıyordu. 15 Temmuz gecesi, istihbarat dairesindeydi, makamında yakalandı.
Tutuklandı. Kırıkkale cezaevine hapsedildi. Dört ay sonra, ölü bulundu, intihar
ettiği açıklandı. Arkasında ne bir mektup, ne de not bıraktı. Gerçekten intihar
mı etti, yoksa konuşmasın diye öldürüldü mü, orası muamma.

*

İlker aşkıyla evlenmiş, iki evlat
sahibi olmuştu, rütbesi yüzbaşıydı, muhabere subayıydı, aslında görev yeri
İskenderun’du ama, sadece bir hafta önce Şırnak Şenoba tugay komutanlığı’na
atanmıştı, ailesini İskenderun’da bırakmış, görev yerine koşmuştu. İçinde
bulunduğu Cougar tipi helikopter, yüksek gerilim hattına çarptı, aralarında
Tümgeneral Aydoğan Aydın ve Yarbay Songül Yakut’un da bulunduğu 12 silah
arkadaşıyla birlikte şehit oldu.

*

(Burak, sihirli bir el tarafından,
önce THY’ye sonra içişleri bakanlığına alınmış, sihirli şekilde yükselmiş,
devletin en kritik merkezlerinden birinde, emniyet istihbarat dairesinde
başmühendis olmuştu. “Alnı secdeye eriyor” kontenjanından yürüyüp,
yükselmişti. Sayın devletimiz ve sayın hükümetimiz “kozmik oda”
kepazeliğine rağmen, emniyet istihbarat’ta görev yapanların kim olduğunu merak
bile etmemişti. “Beş vakit namaz kılıyorsa, iyidir, bizdendir”
denmişti!)

*

(İlker ve 12 silah arkadaşı, alt
tarafı 70 bin dolarlık Engel Tespit Sistemi olmadığı için şehit düşmüştü.
Habire benzer kazalar meydana geldiği için, özellikle son yedi senedir bangır
bangır bağırılıyor, helikopterlere Engel Tespit Sistemi takılması isteniyordu.
Yedi senedir konuşuluyor, silahlı kuvvetlerin “acil alım” çağrısına
rağmen, sadece laf üretiliyor, ihalesi bile yapılmıyordu. Bu sistem, otomobillerdeki
park sensörlerine benziyordu, yüksek gerilim hattı, direk, tel, baz istasyonu
gibi engelleri gördüğünde, pilotları uyarıyordu. Alt tarafı 70 bin dolara
takılıyordu. Ama, sayın devletimiz ve sayın hükümetimiz, yüzmilyonlarca
dolarlık özel makam uçakları alırken, habire biraz daha büyüğünü alırken, terör
bölgesindeki askeri helikopterlerimize lütfedip 70 bin dolar vermeye gerek
duymamıştı!)

*

Burak’ın ailesi Bursa’da yaşıyordu
ama, Bursa’da toprağa verilemedi, cenaze Bursa’ya getirilseydi, namazı bile
kılınmayacaktı, babasının memleketi Sivas’a götürüldü, gizlice götürüldü, kim
olduğu etrafa söylenmedi, sadece ailesinden üç beş kişi vardı, ücra mezarlığa
sessiz sedasız gömüldü.

*

İlker’in cenaze töreni, memleketi
Balıkesir’de, neredeyse tüm Balıkesir’in katılımıyla gerçekleşti. Cenaze
namazı, Zağnos Paşa Camisi’nde mahşeri kalabalıkla kılındı, aynı kalabalığın
eşliğinde Balıkesir Şehitliği’ne defnedildi.

*

Biri, daima “vatan haini”
olarak anılacak.

Öbürü, ilelebet “vatan
kahramanımız” olacak.

*

Memleketin gençlerini bu hale getiren
fetocularla, memleketin gençlerini böyle heba eden sorumsuz sorumluların ise…










































































Yatacak yeri olmayacak.