KIBRIS SORUNU DOSYASI /// Osman KARA : UNUTULAN/UNUTTURULAN KIBRIS VE BARIŞ HAREKÂTI

Osman KARA : UNUTULAN/UNUTTURULAN KIBRIS VE BARIŞ HAREKÂTI

22 Temmuz 2022

Yıl 1957 olmalı. Sivas’ın Bedirli bucağındayız. İlkokul dördüncü sınıftayım. Bir sabah babamla trene bindik ve Sivas’a gittik. Sivas’ta mahşeri bir kalabalık. Cumhuriyet Meydanı tıklım tıklım dolu ve kürsüde iki adam. Onlar konuşuyor, halk coşuyor, dalgalanıyor ve hep bir ağızdan haykırıyor: “Kıbrıs Türk’tür.” Ben de bağırıyorum.
Kalabalık ara sıra da “tepsi” diye bağırıyor, pek anlam veremesem de ben de bağırıyorum: “Tepsi. Tepsi.”
Dönüşte sordum babama içimi kemiren kurdu. Anlattı. Meğer “tepsi” demiyorlarmış “hepsi” diyorlarmış.
O yıllarda “ya taksim ya ölüm” denmiyor olsa gerek.
Ben yıllar sonra bu sefer de Beyazıt Meydanında mahşeri kalabalıklara katılacak ve “ya taksim ya ölüm” diye haykıracaktım.
Kürsüdeki iki insan, iki kahraman, iki mücadele adamı: Biri Dr. Fazıl Küçük diğeri Rauf Denktaş.
Şimdinin gençleri -giderek sayıları azalsa da- Rauf Denktaş’ı hala bilirler ama Dr. Fazıl Küçük acaba kaçına ne anlatır?
Yine geçmişe döneceğim ama bu sefer ellili yıllara değil yetmişli yıllara gideceğim.
Yıl 1974. Trabzon’dayım. Türk Haberler Ajansı Doğu Karadeniz Bölge Müdürüyüm. Sabah telefonun sesiyle bölündü uykum; arayan Türk Haberler Ajansı Yazı İşleri Müdürü rahmetli Hasan Yılmaer: “Osman radyoyu aç. Kıbrıs’a çıkıyoruz. Bölgedeki tüm muhabirleri ara, bütün izinler iptal.”
Radyonun başında ağlıyorum hem de hüngür hüngür. Marşlar çalıyor, Hasan Mutlucan serhat türküleri okuyor ve bir ara Başbakan Bülent Ecevit konuşuyor:
“Türk silahlı güçleri Kıbrıs’a çıkmaya başladı. Kendi ulusumuzun, tüm Kıbrıslıların ve insanlığın iyiliği için Tanrı onlara yardımcı olsun.”
Yatak odasına geçtim, Zühal’i uyandırdım ve o da katıldı ağlamaya. Bu acı değil sevinç, bu hüzün değil gurur gözyaşıydı. Ağladık, ağladık, ağladık.
Bugün Kıbrıs Türk’ü hürse ve bağımsızsa ve bir bayrağı, bir vatanı, bir devleti varsa bunu o harekâta ve dört sembol ismin etrafındaki yüzlerce binlerce isimsiz kahramana borçludur.
O dört sembol isim Kıbrıs Türklerinin önderleri Dr. Fazıl Küçük, Rauf Denktaş ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başbakanı Bülent Ecevit ile Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dır.
Üç gün önce Kıbrıs Barış Harekâtının 48’inci yıl dönümüydü. Üç gün bekledim; bir iki cılız sesin dışında ne bir ses, ne bir nefes, ne bir kutlama, ne bir anma. Bırakın anmayı, bırakın kutlama törenini bir iki cılız yazı, bir iki gazetede birkaç satırlık küçük haber dışında hiçbir şey yok.
Merak ediyorum; Bülent Ecevit sosyal demokratların, Necmettin Erbakan da “milli görüşçülerin” lideri ve hocası değil miydi?
İki zafer vardır Cumhuriyet tarihinde; biri Hatay’ın anavatana ilhakı diğeri ise Kıbrıs Barış Harekâtıdır. Ve ne yazık ki iki harekâtın değeri de giderek azalmakta/azaltılmakta ve unutulmakta ya da unutturulmaktadır.
Unutulmaması gereken bir kuruluş ve bir isim var: Kuruluş TMT, isim ise Toros.
TMT, Türk Mukavemet Teşkilatı, 1958’de Türk Genelkurmay Başkanlığı Özel Harp Dairesi tarafından kuruldu. Arması Bozkurt, ilk bayraktarının kod adı da Bozkurt idi. Kıbrıs Türk gönüllülerinden ve Türk ordusundan seçilmiş özel harp subaylardan oluşmuştu. Kıbrıs Türklüğünün varlığının korunmasında bu teşkilatın yeri ve önemi çok büyüktür.
Bu teşkilatın kurulmasında ve desteklenmesinde zamanın Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun hizmet ve himmetleri unutulmaz. Ayrıca Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Genel Kurmay Başkanları Rüştü Erdelhun ve Cevdet Sunay ile Başbakanlık Müsteşarı Albay Alparslan Türkeş’in de büyük hizmet ve destekleri vardır.
Ha, Toros mu? Onu da söyleyeyim; bu teşkilatın fedailerinden ve Kıbrıs’taki liderlerinden Rauf Denktaş’ın kod adı. Unutulmaması gereken ama ne yazık ki sistemli bir şekilde unutulmaya/unutturulmaya terkedilen Rauf Denktaş’ın kod adı.
Büyük Türk Milleti, sakın kahramanlarını unutma ve unutturma.
Hepsi nurlar içinde yatsın.