ÖZEL HARP DOSYASI /// Mehmet Yahya Çiçekli : Yeni psikolojik harp sahası

Mehmet Yahya Çiçekli : Yeni psikolojik harp sahası

Mehmet Yahya Çiçekli/ Yazar

11.12.2023

Gelecek çatışmaların geçmiş çatışmalar gibi olmayacağını söylemek kolay; öte yandan psikolojik savaşın yeni bir görünümü olarak “enformasyon savaşı”nın sahadaki dönüşüme etkilerini kestirmek zor.

Tarihsel seyir içinde teknolojinin yaygınlaşması ve kitlesel ulaşılabilirlik 2022 Şubatında başlayan İkinci Ukrayna Savaşı ile önemli bir kesişme sergiledi. 21. Yüzyılda Avrupa’nın ilk büyük savaşı olan bu savaş, küresel ölçekte dünya kamuoyunun yaygın olarak savaşın gerçeklerine ve ayrıntılarına şahit olmasıyla hafızalarda unutulmaz bir yer edinmekte. Birinci Dünya Savaşı’ndaki büyük yıkım, fotoğraflarla ve videolarla bir ölçüde belgelenmişti. Ardından İkinci Dünya Savaşı’nda çok daha büyük miktarda belge niteliğinde görsel kaydedildi. Soğuk Savaş dönemindeki çatışmalarda da savaş gazeteciliğinin ve yayımlanan görsellerin önemli bir yeri vardı.

Soğuk Savaş’ın bitimine denk gelen Birinci Körfez Savaşında ilk kez canlı olarak savaşı ve düşen bombaları dünya izledi. Canlı yayında arka planda gecenin karanlığında parlayan uçaksavar ateşi ve füzeler hem savaşların kamuoyunda algılanışı hem de gazetecilik için bir mihenk noktasıydı.

TEKNOLOJİNİN GETİRDİĞİ YENİ BİR PSİKOLOJİK HARP SAHASI

Çeşitli bakımlardan daha kullanışlı olan dijital kameraların ve internetin yaygınlaşması 21. yüzyılda yeni kapılar açtı. Artık her çatışmada, başlıca basın kuruluşlarına özgü olmaksızın, hatta sıradan insanlarca da görüntüler kaydediliyor ve paylaşılıyor. Bunu çatışmanın tarafı olan devletler propaganda amaçlı kullanırken, terör örgütleri ve diğer silahlı gruplar da dikkat çekmek ve yıldırmak için kullanıyor. Çatışma görüntüleri artık psikolojik savaşın önemli ve ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda.

İkinci Ukrayna Savaşı’nda askeri sistemlerin yanında küçük, sivil son kullanıcılara yönelik “drone” olarak adlandırılan insansız hava araçları (İHA’lar) o kadar yaygın şekilde kullanıldı ki, artık her cephede, neredeyse her çatışmada, tahrip edilen her zırhlı aracın, bombalanan her noktanın görüntüleri internet üzerinden, “Telegram” gibi çeşitli platformlarda ve muhtelif sitelerde paylaşılıyor. Bu paylaşımlarda Ukrayna’nın Rusya’ya karşı bir üstünlüğü olduğunu söylemek mümkün ancak söz konusu kanallar hangi tarafın kontrolündeyse o tarafın gücünü ve karşı tarafın acizliğini ön plana çıkarmaya çalışıyor.

Ukrayna’daki çatışmalara dair servis edilen görüntü miktarı eşzamanlı diğer çatışmaların da önünde seyrediyor. Filistin’deki can kayıpları geçen zamana nispetle Ukrayna’dan çok daha yoğun olmasına rağmen haftalık ve aylık olarak Ukrayna’dan yayılan görüntü miktarı, sivillere yönelik savaş suçu niteliğindeki saldırıların çok yoğun ve ağır şekilde yaşandığı Filistin’in gerisinde kalıyor. Bunun farklı nedenlere dayandığı söylenebilir; bunlardan biri, Filistinlilerin sivil kayıplarının askeri kayıplardan çok olması, bir diğeri de Ukrayna’daki direniş ve yönetimin Filistin’dekilere nazaran çeşitli avantajları olması. Hakeza Filistin’deki çatışmanın asimetrik olması da bu kapsamda değerlendirilmeli, zira yaşanan çatışmaların mahiyeti de çok önemli. Dünya, Ukrayna’da savaşa şahitlik ederken Filistin’de ise soykırım ile etnik temizlik arasında bir insanlık suçuna şahit oluyor. Ukrayna’da patlayan bombaların çoğunluğu askeri çatışmalarda iken, Filistin’de patlayan bombaların çoğunluğu sivillere saldırı niteliğinde. Hâsılı kelam İkinci Ukrayna Savaşı; tarihsel olarak olduğu gibi, güncel olarak da yayılan çatışma görüntüleri bakımından bir zirve teşkil ediyor.

DÜŞMAN CESETLERİ ÜZERİNDEN PSİKOLOJİK HARP

Yaygın basın yayın kuruluşları tarafından çeşitli nedenlerle paylaşılamayan ayrıntılı çatışma görüntülerinin zaman zaman sansürsüz gösterilmesi mümkün olmayan ağır bir vahşet yönü de bulunuyor. İnternet üzerinden sansürsüz olarak yayılan görüntülerde tek tek veya topluca askerlerin bombalandığı, vurulduğu, öldürüldüğü, hatta can çekiştiği ve nihayetinde hareketsiz kaldığı çarpıcı şekilde apaçık görülüyor. Öldürülen düşman askerlerine ait bu görüntülerin eski savaş fotoğraflarından farkı, yalnızca cesetlerinin değil, nasıl öldürüldüklerinin de kayda alınmış olması. Neredeyse her haftaki çatışmalara dair yayımlanan bu görüntülerde insan psikolojisine daha derinden tesir eden bir yön olarak ölüm anına da yer veriliyor. Birkaç saniye önce hareket eden, işini yapan canlı bir insanın paramparça olup tanınmaz hale gelişinin bu şekilde sergilenmesi büyük bir psikolojik etkiye sahip. Hasım üzerinde çaresizlik duygusu oluşturulurken kendi tarafında ise üstünlük duygusunu ve düşmana karşı kahredicilik inancını pekiştiriyor. Böylece hasmın savaşma azmini kırarken kendi tarafında savaşma azmini destekliyor.

Düşman cesetleri üzerinden psikolojik savaş yapılması yeni bir mefhum değil. Binlerce yıldan beri düşman cesetlerini hasmın göreceği yerlerde teşhir ederek bu şekilde hasımları etkilemeye çalışan ordular ve komutanlar olduğu malum. Ancak bu teşhirin uzaklara, başka diyarlara, sivillere genişçe ulaşması yeni bir olgu. Amerika Birleşik Devletleri menşeili CNN televizyonunun canlı yayınında bombalanan Bağdat’tan başlayan süreçte, etkisiz hale getirilen teçhizat ve düşman askerlerinin tek tek sergilendiği yeni bir devire girmiş bulunuyoruz. Körfez Savaşı’ndan bugüne insanlık tarihi bakımından görece çok kısa bir süre olan 30 yılın ardından kitle iletişim araçlarındaki ve savaşın uzaklardan izlenmesine dair bu değişim oldukça sarsıcı.

DÜNYA KAMUOYUNUN SAVAŞIN GERÇEKLERİYLE YÜZLEŞME FIRSATI

Devam eden Ukrayna Savaşı ile Dünya kamuoyunun tam manasıyla savaşın gerçekleriyle yüzleşme fırsatı oldu. Ancak bu yüzleşme, söz konusu internet platformlarının çok yaygın olarak izlenmemesi nedeniyle henüz sınırlı. Bununla birlikte çok uzaklardaki bir insanın kısacık da olsa savaşın korkunç yönüne bu şekilde şahit olabilmesi insanlık tarihi bakımından bir yenilik ve merak edenler için savaşın karanlık yüzünü erişilebilir kılıyor.

Savaşı yalnızca kitaplarda ve haberlerde görüp duyan, hatta can veren bir insana veya bir cesede belki hiç şahit olmamış insanların da dâhil olduğu kitleleri; savaşın acı gerçekleriyle sertçe yüzleştiren bu yeni paradigma üzerinde çokça düşünmeye değer. Gelecek çatışmaların geçmiş çatışmalar gibi olmayacağını söylemek kolay; öte yandan psikolojik savaşın yeni bir görünümü olarak “enformasyon savaşı”nın sahadaki dönüşüme etkilerini kestirmek zor.