KISA ÖYKÜLER /// Reha Ersavcı : Gramofon

Picture background

Reha Ersavcı : Gramofon

Akıl Tutulması

Günden, dünden, yarından, geçmişten, andan, gelecekten, olandan, bitenden, olacaktan yaratımlar ve paylaşımlar

Evimizde bir gramofon var.. Üstünde köpek resmi olan, borulu, “Sahibinin Sesi” bir gramofon.. Bir sürü de plaklarımız.. Anneannemle benim yattığımız, ama aynı zamanda oturma odası olarak kullanılan odanın bir köşesinde duruyor.

Babamın en sevdiği şarkı: “Allı yemeni pullu yemeni.. Bir bahçeden bir bahçeye salla yemeni.. Ah salla yemeni..” Annem, “Ruhumu hicranıma sardım da yine..” diye başlayan bir ezgiyi çok seviyor. Anneanneminki ise “Yemen Türküsü”..

Aile büyüklerimin sevdiği bu şarkıların onların genel karakterlerini belirlediğini yıllar sonra anlıyorum. Babam sade bir teknik adam.. Annem hırçın, geçimsiz, zayıf, ağlamaklı, duygusal bir kadın. Anneannemse, evlendikten sonra, Cumhuriyet ilan edilinceye kadar savaşlarda dolaşan ve Kafkaslar’da esir kalan büyükbabamı belli belirsiz arayıp duruyor. Bana gelince, Hafız Burhan’ın gazellerine bayılıyorum. Bu ses içimi mutlulukla dolduruyor. Hele üst perdelere çıktığı zaman..

Odada yalnız kalır kalmaz, bir Hafız Burhan koyuyorum. Anneannemin başörtülerinden birini alıp o gazellerle nasıl dans edilirse, odanın içinde atlayıp sıçrayıp sözde dans ediyorum. Yalnız bir çocuğum. Kardeşim çok küçük, daha konuşamıyor bile..Nasıl oyalanacağımı bilemiyor olmalıyım..

Bir akşamüstü babam beni böyle dans ederken yakalıyor. Deliye dönüyor. Onu hiç o kadar öfkeli görmemişim. Gözlerinden sanki kıvılcımlar çıkıyor. Donup kalıyorum. Suçumun ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.

Babam doğru gramofona gidiyor. Dönüp duran plağın üstüne, kapağını öyle bir kapatıyor ki, çatırtılarını duyuyorum.

Babamın öfkesi bu kadarla kalmıyor. Orada üst üste duran plaklardan dört beş tanesini alıp iki yanlarından tutarak başıma vuruyor. Plaklar ikiye ayrılıyorlar… Kırılan plakları yere atıyor babam.

Neye öfkelendiğini hala anlayamıyorum. Sesim çıkmıyor, yerimden kıpırdayamıyorum. Başımın acıyıp acımadığının ayırdında bile değilim.. Ama korkuyorum. Bu öfkenin nereye kadar gidebileceğini kestiremiyorum.. Annem gibi ağaca mı bağlayacak acaba?

Ağaca bağlanmıyorum. Babamın öfkesi sonunda anlaşılıyor:

– Bu kız köçek mi olacak başımıza?

“Köçek” sözcüğünü ilk kez duyuyorum, kötü bir şey olmalı.. Ama benim dansımla bu kötü sözün ilgisini de çözemiyorum.

Ve gramofon evden yok oluyor. Babam ondan sonra, çok para kazandığı zamanlarda bile, eve ne radyo aldı ne gramofon..

Benim kuşağımın terbiye sistemi buydu..

Meral Çelen’ in Anıları / “ÇOCUKLUK VE İLK GENÇLİK YILLARIM / AZİZ NESİN’Lİ YILLAR”, NESİN YAYINEVİ, İLK BASKI 2008, İKİNCİ BASKI 2016)

***

Meral Çelen şair, yazar ve çevirmendir. 2 Ocak 1934, Diyarbakır doğumludur. Aziz Nesin’ in eşidir (1956–1967) Evlilikleri sırasında İki çocukları olmuştur. (Ahmet ve Ali Nesin) Meral Çelen şu anda 90 yaşında (2024)… 2008 yılında iki cilt halinde anılarını yayınladı. Eserleri : Güllü Güzel (Öykü 1961) ve Bir Küçük Kadın (Oyun 1959)