Prof. Dr. Koray Sayın : Bor ve Tarihçesi
Cumhuriyet Döneminin başlamasından bu yana hâlen günümüzde de kendinden söz ettiren, birçok kişinin elimizdeki mâdeni kullanamıyoruz diye serzenişte bulunduğu, aslında bu çok kıymetli bir mâden diye dillendirdiğimiz, kilosunu yaklaşık 2 dolara sattığımız ve işlenmiş bir şekilde 5 gramını 32 dolara satın aldığımız ürün Bor’dur. Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkiye Yüzyılı vizyonu kapsamında ülkemize değer katacak yaklaşık 60 başlık altında referans projeler ilân edilmiştir. İlgili projeler https://turkiyeyuzyili.com/ adresinden incelenebilmekte olup gayet sâde bir dille anlatılmıştır. Söz konusu bu başlıklar altında yapılacak olan çalışmaların ülkemize değer katacağı yadsınamaz bir gerçektir. Özellikle beni heyecanlandıran konu ise aynı sitede “Senin Yüzyıl Hayâlin Nedir?” başlığı olmuştur. Bu soru ile anladım ki “Türkiye’nin Yüzyılı” sâdece belli grup insanın çalışmasıyla değil sizlerin de kabûl edeceği gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan tüm herkesin çalışmasıyla gerçekleşebilecektir. Bu durum aslında doğrudan bir uyanış hikâyesidir. Bu uyanış sâdece güzel ülkemiz vatandaşlarına yansımayacak olup, aynı zamanda ümmete de faydası olacaktır. Bu durumda sorulması gereken soru tam anlamıyla şu olmalıdır: Bu uyanışta ben ne yapmalıyım?
Günlerdir aklımı kurcalayan ve bundan sonra da sürekli kurcalayacak olan soru budur. Umarım kendini bu ülkenin vatandaşı, Türkiye sevdâlısı olarak gören ve Allâh’ın (cc) rızâsını kazanmak için ne yapmalıyım diyen herkeste bu soru vukû bulur. Rabbim o kadar kudret sâhibidir ki lütfuyla bizleri onurlandırır. Bilirim ki her şey Yaratanın ol demesiyle gerçekleşir ve bizler sâdece vesîle olmak şerefine nâil olabiliriz. Tüm bu düşüncelerin ortasında ülkemizin yer altı zenginlikleri ve kimyâ alanında çalışan birisi olarak “Bor Mâdeni” aklıma geldi. Bor’u sizlere tek bir seferde anlatmak yerine bu konuyu daha da anlaşılır hâle getirebilmek için seri olarak yazmayı ve anlatmayı uygun gördüm. Çünkü 1990’ların başında K. Anders Ericsson’un ifâde ettiği gibi bir alanda uzmanlık seviyesine ulaşmak için en az 10000 saatlik okuma ve pratik uygulamanın olması gerekmektedir. Bu, konuyu daha anlaşılabilir hâle getirir. Bugün başlıktan da anlaşılacağı gibi Bor ve Târihçesi’ni Rabbimin müsâadesiyle sizlere aktaracağım.
Periyodik tablonun 5. elementi olarak ametal kabûl edilse de metalik özellikler de sergileyen, kendi grup elementlerine göre yarı iletken olup kendi grubunda çok farklı kimyâsal özellik sergileyebilen ve geniş bir uygulama alanına sâhip olan elementtir bor. Hattâ sergilediği bazı kimyâsal özelliklerinden dolayı kural dışı çocuk olarak da adlandırılmaktadır. Bor ve bileşikleri inorganik kimyâda özel bir yer tutarken, sâdece bor ürünlerinin elde edilmesinde değil aynı zamanda inorganik ve organik bileşiklerin sentezinde de önemli rol oynamaktadır.
Bor toprakta 1~2 µg/g civârında bulunabilirken deniz suyunda (nehir ve göller hâriç) bu değer 4.6’ya kadar çıkabilmektedir. En sık rastlanan bor ürün grupları bor-okso, borhidrürler, bor halojenler, bor-nitrür, bor-sülfürler, bor-fosfürler ve organobor bileşikleri olarak bilinmektedir. Her bir ürün grubu kendi açısından önemli olup farklı uygulama alanları vardır. Aynı zamanda bor bileşikleri refrakter ürün grubuna girmekte olup bu ürün grubu içerisinde de bilinen en iyi bileşik grupları bor karbür, bor nitrür, elementel bor ve metal borürler olarak bilinmektedir. Her bir ürün grubu sentez yöntemleri detaylıca açıklanabilir lâkin ben konuyu daha iyi anlamamız ve kronolojik açıdan elde edilen başarıları daha detaylı bir şekilde anlayabilmek adına hikâyenin en başından başlamanın faydalı olacağını düşünüyorum. Bu yazıda bor ürünlerine târihsel açıdan bir bakış atacağım.
Bor mâdeninin ve ürünlerinin kullanımının MÖ 1894 yılında hüküm süren Bâbillere dayanmaktadır. Bâbillerin Asya’dan getirttikleri bor tuzlarını altın elde etme işleminde kullandıkları bilinmektedir. Bâbiller ile birlikte Çin, Tibet, Mısır ve Arapların da bor tuzlarını kullandıkları birçok yerde yazmaktadır. Zamânında Araplar boraksı buraq olarak adlandırmış olup mineral olarak kullanmışlardır. Mısırlıların mumyalama işleminde natron adını verdikleri borat minerali içeren bir maddeyi kullandıkları bilinmektedir. Çin ve Roma İmparatorluklarında bor camlarının kullanıldığı bilinirken 1556 yılında G. Agricola’nın metal oksitlerin çözünmesinde borak mineralini kullandığı rapor edilmektedir. Anlaşılacağı üzeri bor ürünleri târihsel süreçte birçok kez bilinerek ya da bilinmeyerek kullanılmıştır. Bilinen ilk kullanımlar yukarıda anlatılmışken daha yakın târihte bor târihçesini üç bölüme ayırmanın daha iyi olacağı kanâatindeyim. İlk olarak Osmanlı Dönemi bor târihçesi, daha sonrasında Cumhuriyet Dönemi ve ABD’de bor târihçesi üç kısım olarak anlatılacaktır.
Osmanlı Devleti’nde Bor
Osmanlı Devleti’nin bor ile tanışma hikâyesi 1850’li yıllarda Fransız Mühendis Camille Desmazures ve Polonyalı Henryk Groppler ile, Groppler’in alçı taşından yapılmış olan heykelleri Desmazures’e hediye etmesiyle başlamıştır. Hediye edilen bu heykeller Dezmazures tarafından analiz ettirildikten sonra bu heykellerin yüksek miktarda bor içerdiği ortaya konmuştur. Heykeller Balıkesir’den gelen taşlardan yapıldığı için Groppler ve Dezmazures Balıkesir Susurluk/Sultançayır bölgesinde bor mâdeni keşfetmişlerdir. Günümüzde priseit olarak bilinen bu mâden o zamanlar pandermit olarak adlandırılmış olup mâden kalsiyum borat hidrattır ve kimyâsal formülü CaBO(OH).HO’dur. Desmazures o zamânın Osmanlı Pâdişahı Abdülmecid’den 20 yıl süreyle Osmanlı topraklarında madencilik yapma izni almış olup elde ettiği bor mâdenini bir şekilde Fransa’da kurmuş olduğu şirkete aktarıp bu fabrikada işlemiştir. Compaigne Industrielle Desmazures isimli şirket isim değiştirerek Borax Consolidated Ltd. adı altında işlemlerine devâm etmiştir. Söz konusu bu şirket 1960’lı yıllara kadar “Türk Boraks Madencilik A.Ş” adı altında faaliyetlerine devâm etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nde Bor
Cumhuriyet’in kurulması ve ilân edilmesinden sonra ülkemizde ulusallaşma ve ulusallaştırma hareketleri ile Osmanlı Devleti zamânında verilen imtiyazlar ortadan kaldırılmış olarak bazı kaynaklarda ifâde edilmektedir. Özellikle mâdenciliğin Türkiye ekonomisi için oldukça önemli bir yere sâhip olduğu bilinmektedir. Yer altı zenginliklerimizi daha iyi işletebilmek ve kullanabilmek için 1935 yılında Etibank kurulmuştur. 1956 yılında Kütahya Emet ilçesinde zengin bor yataklarının bulunmasıyla birlikte bor mâdeni rol oynamaya ve kendinden söz ettirmeye başlamıştır. Lâkin keşfedilen bor yatakları ancak 1958 yılından itibaren Etibank tarafından işletilmeye başlanmıştır. Söz konusu bu bor yatakları Etibank tarafından işletilmeye başlandıktan sonra, Osmanlı Devleti tarafından imtiyazlar sağlanan Borax Consolidated şirketinin tekeli kırılmıştır. Türk vatandaşlarının yapmış olduğu çalışmalar sâyesinde 1960’lı yılların başlarında Eskişehir Kırka ilçesinde de bor yatakları keşfedilmiş olup mâdene yönelik ruhsatlar da keşfi yapan vatandaşlar tarafından satın alınmıştır. Lâkin Borax şirketi tüm bu ruhsatları ilgili kişilerden satın alarak 1962 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nden 45 yıllık imtiyaz talebinde bulunmuştur. Ortaya çıkan kargaşa sebebiyle Bakanlar Kurulu kararı ile Borax Consolidated şirketinin tüm ruhsatları iptâl edilerek tüm mâdenlerin işletim hakları Etibank’a devredilmiştir. Böylece 1968’den itibâren Kırka Bölgesi’ndeki tüm bor yataklarının (Şekil 1) işletmesi Türkiye kontrolüne girmiştir.
Balıkesir’in Bigadiç ilçesinde araştırma yapan amatör mâdenci olan Muharrem GİRGİN kolemanit mâdenini keşfetmiştir. Elde edilen bu mâdenin bor mâdeni olduğu Kimyâger Dr. Hüsamettin YAKAL tarafından tespit edilmiştir. Bu keşiften sonra yabancı jeologlar bu mâdene ilgi göstermiş olup bilimsel araştırmalar yapmışlardır. Yapılan bu araştırmalar netîcesinde sözü edilen bu yatakta kolemanit, meyerhofferit, inyoit, priceit, terşit, üleksit, hidroborasit ve hovlit olduğu belirlenmiştir. Sözü edilen bu mâden yatağı 1978 yılından beri devlet tarafından işletilmektedir.
Şekil 1. Türkiye bor madenleri.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Bor
Türkiye’de bulunan bor mâdenlerinin aksine ABD’de kurumuş göllerden ve bataklıklardan bor mineralleri elde edilmektedir ve bor mineralleri Kaliforniya ve Nevada eyâletlerinde bulunmaktadır. ABD’de bor târihçesini daha iyi anlayabilmek için David Beeby bu târihçeyi 4’e ayırmanın en iyi olacağını vurgulamıştır:
1856 yılında J.A. Veatch’in Kaliforniya’da bulunan Tuscan Springs bölgesindeki sularda borat mineralini keşfetmesiyle başlamaktadır. Bu keşiften sonra Lakie Country’de bulunan Borax Lake gölünde yüksek miktarda boraks bulunduğu belirlenmiştir. Özellikle boraks mineralinin gölün dibinde çamurla karışmış ve suda çözünmüş halde bulunduğu rapor edilmiştir. Bu keşiflerden sonra J.A. Veatch “The California Borax Company” adlı şirketi kurarak bu gölden 4 yıl boyunca yaklaşık 550 ton boraks üretmiştir. Bu süre sonunda göldeki su miktarının artması boraks eldesini zorlaştırdığı için firma kapanmıştır. Lâkin söz konusu şirket sâhibi boraks eldesinin oldukça kârlı bir iş olduğunu, 1 kg boraks için toplam üretim ve nakliye giderinin 5 cent, satış fiyatının da 1.10 dolar olduğunu rapor etmiştir.
Günümüzde bile ulusal ve uluslararası kanallarda yayınlanan “Gold Rush” olarak bilinen Altın Peşinde isimli birçok yayın bulunmaktadır. İnsanoğlunun hızlı ve zahmetsizce para kazanma hırsı simya döneminden gelen ve simya dönemine âit mihenk taşlarından birisi olarak bilinmektedir. Fakat 1850’li yıllarda Borat Rush akımının başladığı da bilinen bir gerçektir. Bu akım sâyesinde Nevada eyâletinde bulunan Columbus Marsh, Fish Lake Marsh ve Rhodes Marsh olarak bilinen bölgelerde de boraks keşfedilmiştir. Akabinde Francis Marion Smith ve William Tell Coleman ortaklığında Pacific Coast Borax Company adlı şirket kurulmuştur. Bu iki ortağın uzun yıllar boyunca ABD’nin boraks sanayisini kontrol ettikleri de söylenmektedir. Bu konuda elleri o kadar güçlenmiştir ki bu iki ortak sırasıyla Borax Smith ve Borat King olarak da bilinir. Şirketin mâdeni sürekli işletmesiyle birlikte Borat King olarak bilinen Coleman 1882 yılında Death Valley bölgesinde de boraks belirlemiştir ve bu mineral Coleman isminden esinlenilerek Kolemanit olarak günümüzde bile adlandırılmaktadır.
Death Valley bölgesinde kolemanit mineralinin varlığı aslında yeni bir dönemin başlamasına sebep olmuştur. Bu bölgenin dışında yaşayan birçok kişi ilgili vâdiye gelerek hem araştırma yapmışlar hem de bu vâdide yaşayan kişilerin mineral aramalarına ve çıkartmalarına vesîle olmuşlardır. Lâkin bu vâdide arama yapan kişilerin aklındaki en büyük soru toplanan ya da kazı yapılan bölgede kolemanit olup olmadığının nasıl belirleneceğidir. Bu soruya da cevap veren kişi altın arayıcı olan Harry Skiller olmuştur. İlgili numûne sülfürik asit ve alkol ile karıştırılıp yakıldığında yeşil bir alev oluşturduğu ifâde edilir. Bu bölgede yaşayan Aaron Winters Death Valley bölgesinin kullanım haklarını garanti altına almış ve Borat King’e satarak tüm bölgedeki borat minerallerinin kullanım hakkı Coleman’a geçmiştir. Bu vâdiden çıkartılan mâdenler Yirmi Katır Grubu (Şekil 2) ile tren istasyonlarına götürülmüş olup günümüzde bile hâlen “20 Mule Team” olarak adından söz ettirmektedir.
Şekil 2. 20 Mule Team olarak bilinen yirmi katır grubu.
Death Valley bölgesinde yapılan bu keşiflerden sonra Searlas Lake adlı bölgede 1863 yılında yüksek miktarda boraks minerali elde edilmiştir ve 1873 yılında şirket kurularak faaliyetlere başlamıştır. Kurulan bu firma bir yıl içinde yaklaşık 450 ton boraks üretmiştir. Boraks mineralinin üretimi 1880’li yıllara kadar artarak devâm etmiş olup boraksın kg olarak satışı 50 cent’ten 31 cent’e kadar düşmüştür. Fiyatın düşmesi üretimin düşmesine değil aksine elde edilen boraksın yeni kullanım alanlarının araştırılarak bulunmasına sebep olmuştur.
Death Valley bölgesi dışında yeni borat keşifleri devâm etmiş ve Calico Silver District bölgesinde de borat keşfedilmiş olup faaliyetlere hemen devâm edilmiştir. Coleman bu bölgede de hâkimiyetini kurup 1888 yılına kadar kolemanit ticâretine devâm etmiştir. Bu bölgedeki keşfin diğerlerinden çok farklı bir yönü de vardır. Diğer bölgelerde çamurdan ya da sudan boraks minerali elde edilirken bu bölgede borat cevheri ilk defa yeraltı madenciliğiyle elde edilmiştir. 1888 yılından sonra Coleman tüm haklarını ortağı olan Smith’e devrederek tüm madenler Smith tarafından işletilmiştir. Smith daha sonrasında rakip firmaların bir kısmını da satın almış ve 1899 yılında Borax Consolidated Ltd. şirketini kurmuştur. Bu şirket Şili, Peru ve Türkiye’de borat mâden bölgelerini satın almış ve uluslararası düzeyde faaliyetlerine devâm etmiştir. Lâkin elde edilen kolemanitin keşfedilen yeni minerallere göre daha zor işlenmesi ve saflaştırma mâliyetinin daha fazla olması kolemanit döneminin 1925 yılında sona ermesine sebep olmuştur.
1925 yılında ise Kramer bölgesinde zengin sodyum borat yataklarının bulunması borat üretimini dünya çapında etkilemiş ve o zamanlar dünyanın en büyük rezervleri Kramer Bölgesi olarak kabûl edilmiştir. Günümüzde bu kabûl değişmiş olup dünyanın en büyük boraks yatağının Türkiye Kırka Bölgesinde olduğu kabûl edilmektedir. Bu keşiflerden sonra borat üretim maliyeti düşmüş ve elde edilen bor minerallerinin yeni uygulama alanları keşfedilmiştir. En çok bilinen uygulama alanı cam uygulamalarıdır. ABD’nin en büyük borat yatakları Kramer bölgesinde olup üretim mâliyetlerini düşürmek için yeraltı madenciliğinden ziyâde açık ocak madenciliğine günümüzde dahi devâm edilir. ABD borat üretiminde önemli bir yere sâhip olmak istese bile en büyük rakip olarak gördükleri ülkeler sırasıyla Türkiye, Rusya, Kazakistan ve Çin’dir (Şekil 3).
Şekil 3. Ülkelere göre dünya bor rezervleri.
Doğada yaklaşık 230 farklı bor minerali bulunmaktadır. Lâkin bunlardan çok küçük bir kısmı sanayi için önem taşımaktadır. Borat grubuna âit olan ürünler arasında tinkal (NaBO.10HO), tinkalkonit (NaBO.5HO), üleksit (NaCaBO.8HO), kolemanit (CaBO.5HO), kernit (NaBO.4HO), probertit (NaCaBO.5HO) ve szaybelit (MgBO.HO) gibi mineraller endüstriyel ve ticârî bir değere sâhiptir. Bundan dolayı stratejik bir öneme de sâhip olduğu söylenebilir. Şunu da unutmamak gerekir ki gelişen teknoloji, bilgi ve bilim ışığında diğer bor ürünlerinin işlenebilirliği ve kullanılabilirliği kolaylaştırıldığında ilgili bor minerallerinin de öneminin artacağı âşikârdır. Günümüz bor tüketimi dikkate alındığında ülkemizde bulunan mineralin yaklaşık 1000 yıl boyunca yetebileceği ifâde edilmektedir. Yâni ülkemizde bu kadar bor minerali varken bu bize yeter demekten ziyâde bununla birlikte diğer bor ürünlerinin işlenebilirliği nasıl kolaylaştırılabilir araştırmalarını mutlaka yapmak, yapmaya teşvîk etmek gerekiyor.
Yazımın ilk başında da söylediğim söz hâlen geçerlidir. Bu uyanış hikâyesinde benim rolüm nedir? sorusu hâlen aklımdadır. Bor mâdeninin işlenmesi ve kullanılmasında kimyâger ve jeologların bir araya gelerek çalışma yapması gerektiği âşikârdır. Sözlerime Üstad Necip Fazıl’ın söylemiş olduğu söz ile devâm etmek istiyorum:
Bir millette herkes sağındakine, solundakine bakarak “o varsa, ben de varım! Bu varsa, ben de varım! diye düşünür, yanındakiler de aynı şeyi hesap edecek olursa ???, milyonlarca kişi birden, “Kim var? diye ararsa, kimse yoktur. Bize de düşen, “Varım” değil de “Benim olmadığım yerde Türkiye yoktur!” deyip ona göre hareket etmektir.
Bu yazımızda daha çok borun târihçesini aktarmaya gayret gösterdim. Çünkü artık daha bilinçli işler yapmamızın zamânı geldiğini düşünüyorum. Lâkin geçmişi bilmeden geleceğe yön vermemiz de imkânsızdır. O yüzden geçmişi ve geçmişimizi çok iyi bilmeli ve bunlardan aldığımız tecrübelerden yola çıkarak geleceğimizi şekillendirmeliyiz. Daha önceden de söylediğim gibi sâdece ben kimliğimizle değil biz kimliğimizle hareket etmeliyiz. Son yirmi yılda bilim ışığından yola çıkarak çok miktarda somut ürünler elde ettiğimiz artık tüm dünyâ tarafından kabûl edilmiştir. Bu noktada rahmetli Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN hocamızın bir sözü aklıma gelmektedir: “Bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar”.
Gelecek sayımızda ise Şu sorulara cevap vermek isterim:
Gelecek nesillerimize daha güzel bir Türkiye bırakmak ve daha güzel bir ülkede yaşamak için herkese iş düşmektedir, herkesin yaptığı işe saygı duymak ve onun değerli olduğunu hissettirmek gerekir. Rabbimin başlattığımız ve başlatacağımız her işte bizleri lütuflandırması dileğimle. “Rabbim! İşlerimi kolaylaştır, zorlaştırma, Rabbim işlerimi hayırla sonuçlandır. Âmîn!”
***
Kaynaklar
Yünlü, K. (2016). Bor: Bileşikleri, Sentez Yöntemleri, Özellikleri, Uygulamaları. Ankara: BOREN.
http://www.thermobor.com.tr/sayfa/bor-mâdeninin-târihcesi.html
https://boren.tenmak.gov.tr/tr/târihce.html
Pehlivan, Y. (2014). Geleceğin Elementi Bor. Aydınlanma 1923, 47(47), 28-39.
Woods, W. G. (1994). An introduction to boron: history, sources, uses, and chemistry. Environmental health perspectives, 102(suppl 7), 5-11.
Adair, R. (2007). Boron. The Rosen Publishing Group, Inc.
Kistler, R. B., & Helvaci, C. (1994). Boron and borates. Industrial minerals and rocks, 6, 171-186.
Carpenter, S. B., & Kistler, R. B. (2006). Boron and borates. Industrial Minerals and Rocks, SME (Soc. Mining Metallurgy and Exploration), 275-284.
Kaynak: Yenidünya Dergisi Mayıs 2024, sayı:367, sayfa no: 52-53-54-55-56-57 Hasebi