GİZLENEN ARAÇ VE UÇAK SAYISI * TÜM YÜK EMEKÇİ SINIFIN OMUZLARINDA! *
Tasarrufa saray ve diyanetten başlayalım!!!
Naci KAPTAN
================================
Tasarrufa saray ve diyanetten başlayalım!!!
Bir ülke düşünün ki hazine ve maliye bakanı, Ankara’da televizyonların canlı yayımladığı basın toplantısında, “Kamuda toplantılar artık lüks otelde değil, kamu tesislerinde yapılacak” dediği sırada, kendisine ait çok sayıda merkezi ile salonu bulunan Diyanet, 200 konuğu ile birlikte İstanbul’da beş yıldızlı bir otelde Dünya İslam Bilginleri İstişare Zirvesi’nde buluşsun!
Diyanet’teki lüks tutkusu, medyaya sık sık kullandıkları araçlarla ilgili olarak da yansıyor. Zırhlı Mercedes ve Togg’den sonra, kısa bir süre önce yaklaşık 16 milyon lira değerindeki yeni Audi A8 marka lüks makam aracı da gündeme gelmişti.
GİZLENEN ARAÇ VE UÇAK SAYISI
Ayda 10 bin TL ile hayatta kalmak için mücadele eden emekliler için “Kaynak yok” diyen Saray’ın yalnızca bir dakikalık harcaması iki asgari ücreti geride bırakıyor! Kaç uçak ve araç kullandığı konusunda ise net bir bilgi yok.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2021’de Cumhurbaşkanlığı’nın sekiz adet uçağı olduğunu açıklamıştı. Geçen yıl CHP Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever, TBMM’ye bu konuda soru önergesi verse de “Hizmetin gerektirdiği sayıda araçla yerine getirildiği” şeklinde yanıt aldı.
BirGün gazetesi ise 7 Ekim 2022’de Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER), “Cumhurbaşkanlığı’na ait kaç uçak ve helikopter var” sorusunu yönelttiğini, 17 ay sonra, “Cumhurbaşkanlığı envanterinde ihtiyaç duyulan miktarda araç bulunmakta” yanıtının geldiğini açıklamıştı.
Her vatandaşın kendi vergileriyle oluşan kamu bütçesinin nasıl ve nereye harcandığına ilişkin bilgi alma hakkı varken Türkiye’de bu konu da gizemini koruyor!
TÜM YÜK EMEKÇİ SINIFIN OMUZLARINDA!
Erdoğan’a sorarsanız, “Tasarruf tedbirlerine istisnasız olarak tüm kamu idareleri ve personeli uymak zorunda”. O zaman oturduğu 1150 odalı Saray ve devasa bütçesiyle altı bakanlığı geride bırakan Diyanet de uymak zorunda. Ama gerçekte öyle olacak mı, yoksa yine bu kurumlardaki gösteriş ve savurganlık, “İtibardan tasarruf edilmez” denerek savunulacak mı ya da bilgiler halktan gizlenmeye devam edilecek mi?