Rockefeller’ın Trilateral İmparatorluğu : ‘Dünya Gölge Hükümeti’
F. William Engdahl yazdı.
***
Kelimenin tam anlamıyla özenle seçilmiş çalışanlarını dünyanın dört bir yanındaki, özellikle ABD ve AB’deki önemli hükümetlere yerleştiren, gizli bir küresel düşünce kuruluşundan bahsetmek istiyorum.
Bugün Joe Biden’ın Dışişleri Bakanı Blinken, Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan ve diğer birçok önemli yetkili bu özel düşünce kuruluşunun üyeleridir.
Adı, yarım yüzyıl önce Rockefeller ailesi ve müttefikleri tarafından oluşturulan Üçlü Komisyon’dur (Trilateral Commission).
Bazıları tarafından “dünyanın gölge hükümeti” olarak adlandırıldı.
Aşağıda, çalışanlarını Jimmy Carter’dan Joe Biden’a kadar her ABD Başkanının en üst pozisyonlarına yerleştirmeyi başaran, hala “belirsiz” olan bu küresel düşünce kuruluşunun olağanüstü etkisine ilişkin The Think-Tanks (Manifest Destiny) adlı kitabımdan bir bölüm ekliyorum.
2020’deki sahte sahte salgından ve şimdi de Ukrayna’daki savaştan bu yana özel kurumsal sosyal medya şirketlerinin internete ve sosyal medyaya uyguladığı amansız sansür endişe vericidir ve yalnızca Ortaçağ Engizisyonu ve 1930’ların Almanya’sındaki kitap yakma olaylarıyla karşılaştırılabilir.
Rockefeller’ın Üçlü İmparatorluğu:
‘Dünya Gölge Hükümeti’
Bilderberg Grubu’nun Mayıs 1973’te, OPEC petrol fiyatlarında %400 manipüle edilmiş bir artış kullanarak küresel bir ekonomik paradigma değişikliği yaratma girişimi, bir noktaya kadar muhteşem bir şekilde işe yaradı.
Bu nokta, 1970’lerin başlarında dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olan Japonya’ydı.
Petrol şoku küresel bir dolar kıtlığı yaratmayı başardı; bu da Wall Street’in ve Arap OPEC petrol fonlarına para yatıran müttefik City of London uluslararası bankalarının beklenmedik milyarlarca dolar kar elde etmesine neden oldu.
Exxon, Mobil, Arco, Chevron, Gulf, Texaco, British Petroleum, Royal Dutch Shell ve diğer Anglo-Amerikan petrol devleri için de benzer bir beklenmedik kazanç yarattı.
Bu aynı zamanda Batı Avrupa’nın endüstriyel olarak gelişen ekonomilerinden, özellikle de Federal Almanya Cumhuriyeti ve Fransa’nın Latin Amerika, Güney Asya veya Afrika’nın gelişmekte olan ekonomilerine yönelik ekonomik yatırım beklentilerine de ciddi şekilde zarar verdi.
David Rockefeller ya da Fransız Baron Edmond de Rothschild gibi Wall Street uluslararası bankacıları için bu oldukça iyi bir sonuçtu, çünkü artık Batı Avrupa, özellikle de güçlü Alman sanayi ekonomisi gibi yükselen rakipler tarafından kendilerine meydan okunamayacaktı.
Ancak, 1973 itibariyle bir ihracat devi olarak yükselen sanayi devi Japonya, yeni ortaya çıkan Üçüncü Dünya devletleriyle tek başına hareket ederek Bilderberg’in Atlantikçi stratejisinin tamamını raydan çıkarabilirdi.
Bunu önlemek için Japon elitleri, kabul edilen ilk beyaz olmayan ulus olarak Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin “büyük başları” ile masaya oturmaya davet edilecekti.
David Rockefeller’ın Bilderberg Grubu’nun güç simsarları ve Rockefeller’in etkili uluslararası çevrelerindeki diğer adamları, 1973’te Üçlü (Trilateral) Komisyon adında yeni bir düşünce kuruluşu kurdular.
Komisyon daha sonra sıklıkla “Dünya Gölge Hükümeti” olarak anılmaya başlandı,[i] Son kırk yılda dünya siyaseti üzerindeki gizli etkisi de böyle oldu.
1973 Büyüme Paradigması Değişimi
Bilderberg’in etrafında gruplanan güçlü adamlar, 1973 yılının Mayıs ayında, güç dengesini yeniden ABD dolarına, Chase Manhattan ve Citibank’ın yanı sıra bankalara bağlı büyük petrol şirketlerine doğru çevirmek için büyük bir ekonomik şokun, bir büyüme paradigması değişiminin gerekli olduğu kararına vardılar.
Bunu yapmak için, doların artık altınla desteklenmediği bir dünyada, Bilderberg elitleri, güç dengesini tekrar Amerikan Dolar sisteminin mali çıkarlarına çevirmek amacıyla dünyadaki endüstriyel büyümeye karşı devasa bir saldırı başlatmaya karar verdiler.
Bunu yapabilmek için en değerli silahlarını, dünyadaki petrol akışının kontrolünü kullanmaya karar verdiler.
Wall Street’in ve Londra City’nin önde gelen bankacıları için iç ekonomilerinin durumu pek endişe verici değildi.
Onlar, kredileri ulusal ekonomik güvenliği teşvik etmek için değil, en büyük kazanımları emmek için kullanılan asalaklardı.
Aslında, daha sonra “ekonomik küreselleşme” olarak adlandırılacak olan küresel yağmalamayı kolaylaştırmak için ulus devletin yok edilmesi onların esas gündemiydi.
Mayıs 1973’te İsveç’in Saltsjöbaden kentinde yapılan Bilderberg toplantısında Chase Manhattan Bank’tan David Rockefeller; Baron Edmond de Rothschild; Standard Oil çevresindeki Rockefeller petrol grubunun bir parçası olan Atlantic Richfield Oil Co.’dan Robert O. Anderson; Rockefeller Exxon Oil Corporation’ın başkan yardımcısı E. G. Collado; British Petroleum’un yöneticisi ve İngiliz Diplomatik Servisi’nin başkanı Sir Denis Greenhill; Royal Dutch Shell’in başkanı Gerrit A. Wagner; Eurobond’ların yaratıcısı S.G. Warburg’dan Sir Eric Roll; Lehman Brothers Wall Street yatırım bankasından George Ball; yakında Başkan Carter’ın ulusal güvenlik danışmanı olacak ve David Rockefeller’in yeni Üçlü Komisyonu’nun ilk Direktörü olacak Zbigniew Brzezinski; Rockefeller ailesinin yakın bir ortağı olan İtalyan Fiat’tan Gianni Agnelli ve Almanya’dan dönemin Maliye Bakanı Helmut Schmidt davet edildi; Rockefeller’in Üçlü Komisyon grubunun kurucu üyesi ve etkili Alman Sanayi ve Ticaret Odası’nın (DIHT) başkanı Otto Wolff von Amerongen, daha sonra Helmut Kohl’ün Treuhand başkanı olacak Hamburglu Birgit Breuel; Egon Bahr (SPD), bakan; Theo Sommer, Die Zeit’ın yayıncısı ve OPEC’in petrol ambargosunu tetikleyen Ekim 1973 Yom Kippur Savaşı’nı manipüle eden ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger da davetliler arasında yer aldı. [ii]
Bilderberg’in politikası, daha doğrusu Rockefeller’in politikası, dünya petrol fiyatlarında dramatik bir artışa neden olmak için küresel bir petrol ambargosunu tetiklemekti.
1945’ten bu yana, Amerikan petrol şirketleri savaş sonrası pazara hakim olduğundan, dünya petrolü uluslararası geleneklere göre dolar cinsinden fiyatlandırılıyordu.
Bu nedenle, dünya petrol fiyatındaki ani ve keskin bir artış, gerekli petrolün ödenmesi için ABD dolarına olan dünya talebinde de aynı derecede çarpıcı bir artış anlamına geliyordu.
Bilderberg’in cesur petrol fiyatı şok stratejisinde bir sorun vardı.
Petrolü olmayan ülkeler, gelişmekte olan ülkelerle kendi para birimleri üzerinden ekonomik ve ticari bağlar kurma yönünde baskı altında olacak, bu da ABD dolarının dünya merkez bankası rezerv para birimi olarak rakipsiz rolünü ortadan kaldıracaktı.
Eğer bu gerçekleşirse, Washington hükümeti kronik bütçe açıklarını, yabancı ülkelere Devlet tahvili şeklinde ABD Hazine borçlarını satarak finanse edemezdi.
O noktada endüstriyel gelişimi Wall Street hakimiyetine ve sarsılan dolar sistemine tehdit oluşturan iki ülke vardı.
Bunlardan biri olan Almanya, büyük ölçüde Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun içindeydi ve önemli ölçüde Bilderberg kontrolü altındaydı.
Diğeri Japonya ise dolar sisteminin güvertesinde “serseri mayın” olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
David Rockefeller, Japon sanayi ve bankacılık elitlerini “kulübe” katmak için benzersiz bir küresel gündeme sahip tamamen yeni bir düşünce kuruluşu yarattı.
Bu, Avrupa’daki Rockefeller ve Bilderberg’cilerin etrafındaki çevreler açısından muhteşem bir başarı, dünyanın büyük bir kısmı için ise bir felaketti.
Rockefeller’ın Üçlü Teknokrasisi
1973 yılında David Rockefeller yeni organizasyonu kurmaya karar verdiğinde, New York Chase Manhattan Bank’ın Başkanı ve New York Federal Reserve Bank’ın yöneticisiydi.
Amerikan Yüzyılını kontrol etme vizyonunun devam etmesi ve Japonya ya da Almanya gibi yeni ortaya çıkan ülkeler tarafından tehdit edilmemesi için, küresel güç mimarisi üzerine acilen üçüncü bir ayak inşa etme ihtiyacının farkına vardı.
Bu, bir ayağı Avrupa’da, bir ayağı Kuzey Amerika’da ve üçüncüsü Japonya’da olan, Üçlü (Trilateral) Komisyon adı verilen ve yalnızca davetle üye kabul edilen gizli bir düşünce kuruluşu olacaktı.
Rockefeller’ın ilk Üçlü İcra Direktörü olarak seçtiği adam, o zamanlar Columbia Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Profesörü olan Zbigniew Brzezinski adında Cizvit eğitimi almış Polonyalı bir göçmendi.
Brzezinski teknokratik ve politika odaklıydı.
1970 yılında Brzezinski, kendisini David Rockefeller’a sevdiren bir kitap yayınlamıştı ve bildirildiğine göre Rockefeller, bu kitabı sayesinde Brzezinski’yi yeni Üçlü Komisyonunun başına atamıştı.
Brzezinski’nin kitabı demokrasinin geleceğine dair tüyler ürpertici bir vizyon sunuyordu.
“İki Çağ Arasında: Technetronik Çağında Amerika’nın Rolü” başlıklı kitapta, o zamanlar Columbia Üniversitesi profesörü olan Brzezinski şunları savundu:
“Teknetronik çağı, daha kontrollü bir toplumun kademeli olarak ortaya çıkmasını içeriyor. Böyle bir toplum, geleneksel değerlerin sınırlamasından uzak bir elit kesimin hakimiyetinde olacaktır. Yakında her vatandaşın neredeyse sürekli gözetim altına alınması ve vatandaş hakkındaki en kişisel bilgileri içeren dosyaların güncel tutulması mümkün olacak. Bu dosyalar yetkililer tarafından anında geri alınabilir. … Beynin çevresel ve biyokimyasal manipülasyonu yoluyla tüm insanların davranışlarını ve entelektüel işleyişini manipüle etme araçlarına ve dolayısıyla kaçınılmaz olarak cazibeye sahip olacağımız zamanı öngörüyorum.” [iii]
Edward Snowden’ın 2013 yılında ABD Hükümeti’nin Ulusal Güvenlik İdaresi ile ilgili şok edici casusluk ve küresel gözetim ifşaatları, Snowden’ın ifşaatlarından kırk yılı aşkın bir süre önce Rockefeller çevreleri tarafından zaten tartışılıyordu.
Brzezinski, İki Çağ Arasında adlı kitabının başka bir yerinde şunu ilan etti:
“İnsanın örgütlü yaşamının temel birimi olarak ulus-devlet, temel yaratıcı güç olmaktan çıktı: Uluslararası bankalar ve çokuluslu şirketler, ulus-devletin siyasi kavramlarının ilerlemesini çok farklı terimlerle yönetiyor ve planlıyorlar.” [iv]
David Rockefeller ile onun Bilderberg ve Üçlü Komisyon çevrelerinin ortaya çıkarmayı amaçladığı küreselleşme gündemi tam olarak buydu: ulusal kültürlerin, ulusal hukukun üstünlüğünün, ulusal savunmanın yok edilmesi ve bunun yerine en büyük küresel bankalar ve şirketler tarafından kontrol edilen uluslarüstü kurumların dayatılması.
Mussolini’nin İtalya’sında 1920’ler ve 1930’larda bu, Korporatizm ya da İtalyan Faşizmi olarak biliniyordu.
Rockefeller Üçlü versiyonu, sıradan vatandaşların Brüksel’de, Cenevre’de veya başka yerlerde oturan meçhul (Rockefeller tarafından atanmış) bürokratlar lehine hayatları üzerindeki her türlü kontrolü kaybettiği bir tür küresel korporatizm veya küresel faşizm olacaktır.
Seçenlerin seçilmesi
Rockefeller, Brzezinski’den sekiz seçilmiş kişiden oluşan bir komiteye başkanlık etmesini ve bu komitenin daha sonra Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya’dan yaklaşık üç yüz etkili önde gelen kişiyi aday göstermesini istedi.
Çok elit, çok özel bir kulüp olacaktı.
Yeni Japon üyelerin seçiminden sorumlu olan bu sekiz kişi;
Yakın zamanda ABD’nin Tokyo Büyükelçisi olarak görev yapmış Harvard Üniversitesi’nden Japonya uzmanı Edwin Reischauer, McCloy için Batı Almanya’da hukuk danışmanı olarak çalışan ve daha sonra CIA Ulusal İstihbarat Direktörü olarak görev yapan John J. McCloy’un sırdaşı Robert Bowie; Rockefeller Üçlü Komisyon’un entelektüel çerçevesini oluşturanlardan biri olarak kabul edilen ve o zamanlar Columbia profesörü olan Brzezinski’yi, bakanlığın düşünce kuruluşu olan Dışişleri Bakanlığı Politika Planlama Konseyi’ne katılması için işe alan Henry Owen; Salt I silahsızlanma müzakerecisi ve Rockefeller’ın kayınpederi Gerard Smith; BM Büyükelçisi olan eski Pensilvanya Valisi William Scranton; David Rockefeller’in Harvard Üniversitesi’ndeki eski oda arkadaşı ve Dış İlişkiler Konseyi’nin önde gelen üyesi George S. Franklin; siyasi açıdan etkili Wilmer, Cutler ve Pickering isimli Washington hukuk firmasının kurucusu Marshall Hornblower ile Hollanda Kraliçesi Wilhelmina’nın özel sekreteri olan ve Savaştan sonra Hollanda Schuman Planı heyetinin Başkan Yardımcısı olan Hollandalı Max Kohnstamm idi.
Kohnstamm, Avrupa’daki Üçlü Komisyon’un ilk başkanı ve aynı zamanda Bilderberg grubunun yöneticisi oldu. [v]
Bu sekiz kişilik grup, David Rockefeller ile birlikte modern tarihin en güçlü ve en gizli entrikalarından birini oluşturdu.
Trilateral Komisyon, Japonya ve Asya’yı kendi seçici “kulüplerine” entegre ederek, kız kardeşi Bilderberg Grubu’nun etkisini büyük ölçüde artırdı.
Seçtikleri Üçlü Komisyon kurucu üyeleri arasında: ABD’den Alan Greenspan; Paul Volcker; Çelik İşçileri Sendikası başkanı I.W. Abel; Coca Cola CEO’su J. Paul Austin; Dışişleri Bakanlığı ve Bilderberg üyesi George W. Ball; Robert R. Bowie; Harold Brown; Zbigniew Brzezinski; Jimmy Carter; Warren Christopher; Bank of America başkanı A.W. Clausen, Time-Life’tan Hedley W. Donovan ve elbette David Rockefeller vardı.
Avrupalı kurucular arasında Belçikalı bankacı Baron Leon Lambert; Fransa Başbakanı Raymond Barre; bankacı Baron Edmond de Rothschild; Britanya’nın Baring bankacılık hanedanından Cromer Kontu; Londralı bankacı, Ipsden’li Lord Roll, SG Warburg bankasının başkanı ve Bank of England’ın yöneticisi; FIAT’tan Gianni Agnelli; Hollandalı Max Kohnstamm ve Rothschild bağlantılı Royal Dutch Shell petrol grubunun başkanı John Loudon vardı. [vi]
En hafif deyimle, etkileyici güç simsarlarından oluşan bir düşünce kuruluşuydu.
Aynı zamanda oldukça gizliydi.
Arşivleri ilgili toplantının sona ermesinden sonraki on altı yıl boyunca mühürlenecek ve yalnızca seçilen araştırmacılara gösterilecekti.
Üçlü ‘Demokrasi Krizi’
Yeni Üçlü Komisyon düşünce kuruluşunun ilk projelerinden biri, “Demokrasi Krizi” olarak adlandırdıkları durumla başa çıkmak için stratejiler geliştirmekti.
Örgüt, 1975 yılındaki ikinci Yıllık Toplantısında “Demokrasinin Krizi” başlıklı bir rapor yayınladı.
Rapor, “krizin” Amerika Birleşik Devletleri, Batı Avrupa ve Japonya’nın fazla demokratik olması veya vatandaşlarına karşı çok duyarlı olmasından kaynaklandığını ileri sürüyordu; aslında gerçek de buydu.
Daha ziyade, dünyanın önde gelen üç gelişmiş sanayi ekonomisinin fazla demokratik hale geldiğini savundular.
Şöyle yazdılar: “Siyasi demokrasi, bugünkü haliyle Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya’nın sanayileşmiş ülkeleri için geçerli bir yönetim biçimi midir?”
Yazarlar uyardı:
“Şu anda, demokrasinin yolsuzluğundan, materyalizminden ve verimsizliğinden ve demokratik hükümetin ‘tekelci kapitalizme’ boyun eğmesinden tiksindiklerini ileri süren aydınlar ve ilgili gruplardan önemli bir meydan okuma geliyor. ‘Düşmanca bir kültürün’ gelişimi’ sözü öğrencileri, akademisyenleri ve medyayı etkiledi… Aslında bir sistem ne kadar demokratikse, içsel tehditlerle tehlikeye girme olasılığı da o kadar yüksektir. Bu anlamda içsel zorluklar dışsal zorluklardan daha ciddidir.” [vii]
Üçlü Komisyon’un Demokrasi Krizi raporu, Rockefeller’in yeni seçkin Üçlü düşünce kuruluşunun üç üyesi tarafından yazılmıştır: Fransız sosyolog Michel Crozier; Daha sonra İslam ile Hıristiyan Batı arasında öngörülen küresel çatışmaya odaklanan tartışmalı Medeniyetler Çatışması kitabını yazan Harvard Profesörü Samuel P. Huntington; ve Üçlü Komisyon adına Japonya’dan Joji Watanuki.
Trilateral Raporu, savaş sonrası endüstriyel demokrasilerde, aşağı yukarı sonraki on yıllarda ortaya çıkan yeni bir totaliterliğe doğru büyük bir paradigma değişikliğine yönelik bir çağrıydı.
Raporda, ABD, Avrupa ve Japonya’nın, özellikle de ABD’nin yönetim sorunlarının “aşırı demokrasiden kaynaklandığı” ifade edildi.
“Merkezi hükümet kurumlarının prestijini ve otoritesini yeniden tesis etmeye” yönelik adımlar atılması çağrısında bulundular. [viii]
1970’lerden günümüze kadar hükümetin dönüşümü için bir tür politika planı haline gelen Üçlü raporun bir bölümünde Huntington, eleştirmen Noam Chomsky’nin, kralların ve lordların kölelere, serflere ve toprak sahiplerine hükmettiği feodal bir siyasi düzene dönüş olarak nitelendirdiği şeyi savunuyordu.
“Güç ve özgürlük, otorite ve demokrasi, hükümet ve toplum arasında uygun bir denge kurulması talep edilir. Aşırı dalgalanmalar ya çok fazla hükümete ya da çok az otoriteye neden olabilir.” [ix]
Önemli bir şekilde, Huntington ve Rockefeller’in Üçlü Komisyonu çevrelerinin 1970’lerde korktuğu en büyük tehditlerden biri, gücü giderek artan ulusal Amerikan medyasıydı.
Huntington şunu gözlemledi: “Truman, nispeten az sayıda Wall Street avukatı ve bankacısının işbirliğiyle ülkeyi yönetmeyi başarmıştı”; bu, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki siyasi gücün gerçeklerinin ender görülen bir kabulüdür.
Ancak Huntington, 1960’ların ortalarına gelindiğinde, hükümetin küçük bir güç çevresi tarafından sıkı kontrolünün artık mümkün olmadığını, çünkü “toplumdaki güç kaynaklarının muazzam bir şekilde çeşitlendiğini, en dikkate değer yeni güç kaynağının” medya olduğunu açıkladı.[ X]
Pentagon Belgelerinin New York Times’a sızmasının hararetli bir tartışmayı ateşlediği Vietnam Savaşı zamanıydı.
Bu tartışma medyaya giderek daha fazla yansıyordu ve bu, çoğu kişinin sağlıklı olarak değerlendireceği bir şeydi.
Ancak Üçlü Komisyon çevrelerinin değil.
Tomás de Torquemada’nın ve 15. Yüzyıl İspanyol Engizisyonu’nun baş gerici geleneğini onurlandıran bir açıklamada Huntington, “demokrasinin yönetilebilirliğine yönelik ikinci bir tehdidin, nüfustaki önceden pasif veya örgütsüz gruplar tarafından oluşturulduğu” uyarısında bulundu.
“..Siyahlar, Kızılderililer, Chicano’lar, beyaz etnik gruplar, öğrenciler ve kadınlar – hepsi eylemden ve ödüllerden kendilerine uygun düşen payı elde etmek için yeni yollarla örgütlendi ve harekete geçti.”[xi]
Son olarak Huntington, “demokrasinin yolsuzluğundan, materyalizminden ve verimsizliğinden ve demokratik hükümetin ‘tekelci kapitalizme boyun eğmesinden tiksindiklerini ileri süren aydınlar ve ilgili grupların” oluşturduğu bir başka tehdit konusunda uyardı. [xii]
Entelektüelin iki kutupsal farklı çeşidini tanımladı.
Bunlardan birincisi, iktidara sorgusuz sualsiz itaat etmeleri ve sosyal yönetimdeki hizmetleri nedeniyle takdir edilmesi gereken “teknokratik ve politika odaklı entelektüeller” olarak adlandırdığı kişilerdi.
Diğer tipe ise “değer odaklı entelektüeller” adını verdi. Onlar küçümsenmeli ve korkulmalıdır çünkü “yerleşik kurumların maskesini düşürerek ve meşruiyetini ortadan kaldırarak” yerleşik düzene meydan okuyorlardı. [xiii]
Bunlar, Üçlü Komisyon’un yeni bir tür “sapkınlık” olduğunu, her bakımdan İspanyol Engizisyonu kadar tehlikeli olduğunu savunuyordu.
David Rockefeller’in yeni düşünce kuruluşu, Orwell’in anlattığı gibi demokrasi kılıfı altında dünya otoriterliği gündemini ilerletmeye adanmıştı.
Üçlü Başkan
Yeni Üçlü grubun amacı, Batı Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’dan (dünyanın sanayi devleri) çok uluslu şirket yöneticilerini, politikacıları ve birkaç uysal ama etkili sendika liderini, politika yapıcı bir ittifak halinde bir araya getirmekti.
Kurumsal ve finansal güçlerini modası geçmiş olarak gördükleri ulusal sınırların ötesine taşıyacak dünya politikalarını dikte ediyorlardı.
Planlarının ilk adımı ABD başkanlığının kontrolünü ele geçirmekti.
Üçlü Komisyon etkisini göstermek için hiç vakit kaybetmedi.
Kuruluşundan bir yıl sonra, 1975 yılında Japonya’nın Kyoto kentinde düzenlenen Üçlü Komisyon yıllık toplantısında Rockefeller ve Brzezinski, Jimmy Carter adında az tanınan Georgialı fıstık çiftçisini valiliğe davet etti.
Carter, bir yıl önce Brzezinski tarafından Üçlü’nün kurucu üyesi olması için davet edilmişti ve şimdi diğerleri, muazzam nüfuzlarının onu Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk Trilateral/Üçlü Başkanı yapmak için kullanıp kullanmayacağına karar vereceklerdi.
Carter’ın Üçlü Komisyon üyeliği, sahip olduğu tek dış politika deneyimiydi ve bu onu Brzezinski’ye ve Üçlü Komisyonun içindeki diğer kişilere bağımlı kılıyordu.
Gerçek Amerikan demokrasisi yerine sahtesi konuyordu.
Güç komisyoncuları özel olarak toplantı yaparak karara vardılar ve herşeyden habersiz Amerikalı seçmenlerin nasıl manipüle edildikleri hakkında hiçbir fikri yoktu.
Rockefeller Üçlü Grubu’nun, Georgia’daki tanınmamış fıstık çiftçisini dünyanın en güçlü ulusunun Başkanı yapmasındaki rolü, halktan gizli çalışmasında yatıyordu.
ABD ana akım medyası bundan neredeyse hiç bahsetmedi.
Ancak Carter Ocak 1976’da göreve başladığında kabinesinin neredeyse tamamı Rockefeller’in Üçlü Komisyonu saflarından oluşuyordu ve öyle şaşırtıcı derecedeydi ki, Washington’daki bazı kişiler buna “Rockefeller Başkanlığı” adını verdiler.
Carter Yönetimindeki üçlüler şunları içeriyordu:
Jimmy Carter (Başkan); Walter F. Mondale (Başkan Yardımcısı); Cyrus Vance (Dışişleri Bakanı, CFR’nin ilk Başkanı olan J.P. Morgan bankasının John W. Davis’in yeğeni); W. Michael Blumenthal (Hazine Bakanı); Harold Brown (Savunma Bakanı); Zbigniew Brzezinski (Ulusal Güvenlik Danışmanı); Andrew Young (Birleşmiş Milletler Büyükelçisi); Paul A. Volcker (Federal Rezerv Kurulu Başkanı); Sol Linowitz (Panama Kanalı Anlaşmaları Başmüzakereci/Orta Doğu Elçisi); John C. Sawhill (Enerji Bakan Yardımcısı); Hedley Donovan (Başkanın Özel Asistanı); Lloyd N. Cutler (Başkanın Danışmanı); Gerald C. Smith (Nükleer Enerji Müzakereleri Büyük Elçisi); Richard N. Gardner (İtalya Büyükelçisi); Elliot L. Richardson (BM Deniz Hukuku Konferansı Delegesi); Henry Owen (Ekonomik Danışman); Warren Christopher (Dışişleri Bakan Yardımcısı); Paul C. Warnke (Silah Kontrolü ve Silahsızlanma Dairesi Direktörü); Richard N. Cooper (Ekonomik İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı); Lucy Wilson Benson (Güvenlik İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı); Anthony Solomon (Para İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı); Robert R. Bowie (CIA Direktör Yardımcısı); W. Anthony Lake (Politika Planlamadan Sorumlu Dışişleri Müsteşarı); Richard Holbrooke (Doğu Asya ve Pasifik İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı); C. Fred Bergsten (Uluslararası İşlerden Sorumlu Hazine Müsteşar Yardımcısı); Leslie Gelb (Siyasi-Askeri İşler Bürosu Direktörü ve daha sonra CFR Başkanı); Theordore C. Sorenson (Merkezi İstihbarat Teşkilatı Direktörü); Richard Moose (Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı); Brock Adams (Ulaştırma Bakanı); Leonard Woodcock (ABD’nin Pekin Büyükelçisi); Joseph Califano (Sağlık, Eğitim ve Refah Bakanı). [xiv]
Rockefeller’ın Trilateral’lerinin görevlendirilmediği önemli bir ABD Hükümeti makamı neredeyse yoktu.
Medyada gizli Rockefeller darbesinden bahsedilen nadir yerlerden biri, aslında bir seks dergisi olan Penthouse olacaktı!
Craig S. Karpel’in Kasım 1977’de Penthouse dergisinde yazdığı, “Cartergate: Demokrasinin Ölümü” başlıklı bir makalede şunlar anlatıldı:
“Amerika Birleşik Devletleri’nin başkanlığı ve federal hükümetin kilit kabine departmanları, Amerika Birleşik Devletleri’nin iç çıkarlarını çok uluslu bankaların uluslararası çıkarlarına tabi kılmaya adanmış özel bir kuruluş tarafından devralındı ve Üçlü Komisyonun Carter Yönetimine hakim olduğunu söylemek haksızlık olur; Carter Yönetiminin Üçlü Komisyonun bizzat kendisi olduğunu söylemek daha doğrudur.” [xv]
Washington Post veya New York Times gibi ana akım medya, Carter’ın görev süresi boyunca Trilateral’lerin şok edici hakimiyetinden hiç bahsetmedi.
Merhum İngiliz tarihçi Antony Sutton, David Rockefeller’ın öne sürdüğü asil kamu hizmeti hedeflerinden çok uzakta olduğunu yazdı.
Sutton, Üçlü Komisyon’u “ABD Anayasasını ve demokratik siyasi süreci reddeden; Amaçları, ‘kamu hizmeti’ kisvesi altında dünyanın zenginliğini kendi kullanımları için elde etmek ve sonuçta kendilerinin kontrol edeceği tek dünya totaliter hükümetini hedefleyen bir oluşum” olarak tanımladı. [xvi]
Vizyonları, kontrolün kendilerinde olduğu ve toplumun daha büyük kısmının ödeme yapan sosyal borçlu olduğu bir tür bankacı sosyalizmiydi.
Carter’dan bu yana ABD Hükümeti’nin tüm önemli dış ve ekonomi politikası görevleri bir Trilateral üyesi tarafından yürütülüyor.
Ronald Reagan olmasa da, Başkan Yardımcısı ve daha sonra Başkan olan George H.W. Bush, Bill Clinton ve Clinton’un iki Dışişleri Bakanı Madeline Albright ve Warren Christopher gibi Trilateral üyesiydi.
George W. Bush’un 2000-2008 yılları arasındaki Başkanlığı sırasında, Üçlüler arasında Richard B. Cheney (Başkan Yardımcısı); Robert B. Zoellick, Brent Scowcroft; Henry A. Kissinger; Stephen J. Friedman; Bush’un 2003’teki Irak işgalinin neo-muhafazakar mimarı Richard N. Perle; Colin L. Powell (Dışişleri Bakanı) ve Donald H. Rumsfeld (Savunma Bakanı) vardı.[xvii]
Illinois’de az tanınan bir Demokrat olan ve ilk Afro-Amerikan Başkanı olan ABD Senatörü Barack Obama da bir istisna değildi.
“Değişim” vaat eden kampanyasına rağmen tahtın arkasındaki güçlerde hiçbir değişiklik olmadı.
Carter gibi Obama da Üçlü Komisyon’un kilit üyeleri, en önemlisi Zbigniew Brzezinski tarafından Başkanlığa hazırlandı.
Obama Üçlü Komisyonu üyeleri arasında Hazine Bakanı Tim Geithner; Birleşmiş Milletler Büyükelçisi ve daha sonra Güvenlik Danışmanı Susan Rice; Ulusal Güvenlik Danışmanı, Orgeneral James L. Jones; Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Thomas Donilon; Ekonomik İyileşme Komitesi Başkanı Paul Volker; Ulusal İstihbarat Direktörü Amiral Dennis C. Blair; Asya ve Pasifik Dışişleri Bakan Yardımcısı Kurt M. Campbell; Dışişleri Bakan Yardımcısı James Steinberg; Dışişleri Bakanlığı Özel Temsilcisi Richard Haass; Dışişleri Bakanlığı Özel Temsilcisi Dennis Ross; Dışişleri Bakanlığı Özel Temsilcisi Richard Holbrooke vardı.[xviii]
Gizli özel iş gücü ve hükümetin grupla birleşimi devasa çıkar çatışmalarına kapı açtı.
Bunun bir örneği, Obama yönetiminin ilk dönemlerinde Chrysler Corporation’ın iflas etmesiydi.
İtalyan otomobil üreticisi Fiat’ın Chrysler’i devralmasına hemen karar verildi.
Anlaşma, Üçlü Komisyon üyesi Hazine Bakanı Timothy Geithner tarafından düzenlendi.
Fiat’ın başkanı Luca di Montezemolo da Trilateral üyelerden biriydi; bu, ABD Kongresi ve ABD medyasının görmezden gelmeyi seçtiği bir şeydi. [xix]
Trilateral Almanya mı?
Almanya’daki Üçlü Komisyon vakası, David Rockefeller’in Alman dış ve iç politikalarını nasıl etkilediğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Rockefeller’ın Üçlü Komisyonu kuruluşundan bu yana son derece etkili Almanları içeriyordu.
Tipik olarak, hem Almanya’daki muhafazakar CDU/CSU’daki hem de Sosyal Demokrat SPD’deki kilit aktörleri seçiyorlardı; bu, parti ayrımlarının temel Alman dış ve iç politikaları açısından ne kadar anlamsız hale geldiğinin bir göstergesiydi.
Emeklilik yardımlarının geri alınması, sağlık sigortası kapsamı, savaştan sonra Ludwig Erhard başkanlığında kurulan sosyal refah modeli ve sendikaların zayıflaması, bunların hepsi Üçlü Komisyon’un ulus devletin savunmasını aşındırmaya ve temel devlet işlevlerini özelleştirmeye yönelik gündeminin bir parçasıydı.
Temel amaç, Üçlü Komisyon veya Bilderberg Grubu’nun üyelik listelerinde temsil edilen aynı şirketler olan seçkin çokuluslu şirketlerin ülkeyi yağmalamasına izin vermekti.
Komisyon, bir başkan ve iki başkan yardımcısından oluşan, Berlin merkezli resmi bir Sekretaryası olan ve kendi deyimiyle Üçlü/Trilateral Komisyon Alman Grubu’na sahipti.
2014 yılında Üçlü Alman Grubuna, Alman Federal Meclisi CDU/CSO fraksiyonunun Başkan Vekili olarak etkili bir görevde bulunan Dr. Michael Fuchs (MdB) başkanlık etti.
Kendisi Alman Toptancı ve Dış Ticaret Federasyonu’nun (BGA) eski Başkanıydı.
Fuchs, yalnızca Alman Grubu Başkanı ve Avrupa Grubu Başkan Vekili olarak değil, aynı zamanda küresel Üçlü Komisyon İcra Komitesi üyesi olarak da hareket eden önemli bir Trilateral figürdü.
2013 yılında Alman Stern dergisi, Fuchs’un, MI6 İngiliz istihbaratının birkaç eski üyesi tarafından kurulan özel bir istihbarat firması olan Hakluyt & Company’den düzenli ödeme kabul ettiğini ortaya çıkardı.
Hakluyt’un kurucuları, “ülke için yaptıklarını sanayi için de yapmayı” hedeflediklerini belirtti.
Hangi ülke veya hangi sanayi olduğunu ise söylemiyorlar.
Fuchs’un 2008’den beri Hakluyt maaş bordrosunda olduğu ortaya çıktı. [xx]
Fuchs, Üçlü Alman Grubu Sekreterliğine, CDU/CSU’nun Sosyal Demokrat koalisyon ortağı SPD’den Başkan Yardımcısı Edelgard Bulmahn (MdB) katıldı.
Eskiden Federal Eğitim Bakanı olan Buhlman, Üçlü görevlerinin yanı sıra, daha sonra inceleyeceğimiz ABD merkezli Atlantik-Brücke düşünce kuruluşunun Başkan Yardımcısı ve Brüksel Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi’nin Yönetim Kurulu üyesiydi.
Üçlü Alman Grubu liderliğini tamamlayan Dr.h.c. Heinrich Weiss, Alman Grubu Başkan Yardımcısı ve Üçlü Komisyon İcra Komitesi Üyesi.
Weiss, Alman büyük endüstrisinin etkili BDI derneğinin ve New York CFR’nin Alman kardeşi Präsidium der Deutschen Gesellschaft für Auswärtige Politik’in eski Başkanıydı.[xxi]
Yalnızca davetle kabul edilen 2014 Alman Üçlü Komisyon üyeleri arasında, Almanya’nın siyasi ve bankacılık seçkinlerinin önde gelen isimleri de yer alıyordu; özellikle de Bilderberg Grubu faaliyetlerinde öncü bir rol oynayan Deutsche Bank’tan isimler.
Alman Üçlüleri arasında Daimler AG Denetleme Kurulu Başkanı Manfred Bischoff; Denetim Kurulu Başkanı Franz Fehrenbach, Deutsche Bank AG Eş CEO’su Robert Bosch, Alman Bankacılık Birliği (BDB) Başkanı Jürgen Fitschen; , Frankfurter Allgemeine Zeitung Dış Politika Editörü Klaus-Dieter Frankenberger, Allianz SE’den Wolfgang Ischinger vardı. Ischinger aynı zamanda Münih Güvenlik Konferansı Başkanı, Almanya’nın eski ABD ve Birleşik Krallık Büyükelçisi idi.
Alman Üçlüleri arasında ayrıca Siemens AG’nin CEO’su Joe Kaeser; DZ Bank’ın CEO’su Wolfgang Kirsch; Atlantic-Brücke Başkanı Friedrich Merz, Berlin; Commerzbank Yönetim Kurulu Başkanı Klaus-Peter Müller; Alman Dış İlişkiler Konseyi (DGAP) Başkanı ve Alman Sanayileri Federasyonu Başkan Yardımcısı ve Oetker Holding Genel Müdürü Dr. Arend Oetker; Alman Federal Meclisi Üyesi ve Helmut Kohl Bilimsel Araştırma Bakanı Heinz Riesenhuber; Almanya’nın eski Çin Büyükelçisi ve BMW Vakfı Herbert Quandt Yönetim Kurulu Başkanı Michael Schaefer vardı.
Listede ayrıca Alman Otomotiv Endüstrisi Birliği (VDA) Başkanı ve Riesenhuber’den sonra eski CDU Araştırma ve Teknoloji Bakanı Matthias Wissmann da yer alıyor.
Üçlü/Trilateral Avrupa mı?
Alman Üçlü Grubu, Avrupa çapındaki Üçlü üyelere bakıldığında daha büyük bir politik önemi üstlenmektedir.
Bilmeniz gereken ve önemli olan, bunun demokratik, gönüllü bir dernek olan Üçlü Komisyon olmadığıdır.
Dünya çapında Üçlü Komisyondaki hiçbir pozisyon demokratik olarak seçilmemiştir.
Hepsi komite tarafından seçiliyor ve komitenin fahri başkanı hala David Rockefeller’dır (2017’de öldü, Engdahl’ın kitabı 2018’de yayımlandı. Muhtemelen yazılırken hala hayattaydı. HV).
Aynı durum Avrupalı üyelerin yanı sıra Alman üyeler için de geçerlidir.
AB’deki her ulusun yanı sıra Norveç ve şimdi de Sırbistan’ın Alman Grubuna benzer ulusal gruplara sahip olduğu Avrupa Üçlü Komisyonu’nun genel merkezi Paris’te bulunuyor.
Avrupa Üçlü Başkanı, Avrupa Merkez Bankası eski Başkanı Jean-Claude Trichet’tir.
Başkan Yardımcısı, Çek eski bakanı ve Orta ve Doğu Avrupa’da Goldman Sachs’ın uluslararası danışmanı Vladimir Dlouhy’dir.
İkinci Avrupa Başkan Yardımcısı yukarıda adı geçen Alman Michael Fuchs’tur.
2014’ün sonundaki Avrupa Üçlü üye listesi merkez bankacılığı, sanayi ve siyasetteki tüm önemli politika yapıcıları içeriyordu.
2014 resmi Avrupa Üçlü Komisyon üyeliğinde yukarıdaki isimlere ek olarak, yine yalnızca davetle dahil olanlar da vardı: Polonya Ulusal Bankası Başkanı ve eski üst düzey IMF yetkilisi Marek Belka; Shell Hollanda Başkanı Dick Benschop; İsveç eski Dışişleri Bakanı Carl Bildt; Danske Bank CEO’su Thomas Borgen; UBS Yatırım Bankası Birleşik Krallık eski Başkan Yardımcısı Spennithorne’lu Lord Brittan; Fransa Cumhurbaşkanlığı’nın AB Terörizmin Finansmanı Takip Programı (TFTP/SWIFT) Temsilcisi Jean-Louis Bruguière; John Bruton, eski İrlanda Başbakanı, Avrupa Komisyonu’nun Amerika Birleşik Devletleri Delegasyonu Başkanı; Luc Coene, Devlet Bakanı; Vali, Belçika Ulusal Bankası; BP Genel Müdürü Iain Conn; Marta Dassù, Aspen Institute Italia; Caroline Daniel, Londra Financial Times; eski İtalya Savunma Bakanı ve NATO Askeri Komitesi eski Başkanı Amiral Giampaolo Di Paola gibiler.
2014 Avrupa Üçlü üyeleri arasında Rabobank Nederland Yönetim Kurulu Başkanı Wiebe Draijer; Karsten Dybvad, Genel Müdür, Danimarka Sanayi Konfederasyonu; John Elkann, Başkan, Fiat Grubu, İtalya; Annemiek M. Fentener van Vlissingen, Denetim Kurulu Başkanı, SHV Holdings N.V., Utrecht; Franz Fischler eski AB Tarım Komiseri (1995-2004) burada AB tarımının küreselleşmesinde kilit bir rol oynadı; Louise Fresco, Unilever yönetim kurulu üyesi; NATO Genel Sekreter Yardımcısı Kolinda Grabar Kitarović; Simon Henry, CFO, Royal Dutch Shell, Londra; Klaas Knot, Hollanda Merkez Bankası Başkanı; BNP Paribas Yönetim Kurulu Başkanı Danışmanı Jean Lemierre; Bank of Finland Yönetim Kurulu Başkanı Erkki Liikanen; David Miliband, CEO, Uluslararası Kurtarma Komitesi ve eski Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı; Mario Monti, eski AB Komiseri ve İtalya Başbakanı; Avusturya Ulusal Bankası Başkanı Ewald Nowotny; Yunan Merkez Bankası eski başkanı ve Avrupa Merkez Bankası başkan yardımcısı Lucas Papademos, 2001’deki Yunan krizi sırasında IMF’nin acımasız kemer sıkma politikalarını dayatmak için Yunan hükümetinin başına getirilmeden önce.
Ayrıca, Londra’daki Goldman Sachs International Yönetim Kurulu Başkanı ve DTÖ eski Genel Direktörü Peter Sutherland; Investor AB Başkanı İsveçli Peter Wallenberg Jr.; N.M. Rothschild Kıdemli Danışmanı Panagis Vourloumis; Royal Dutch Shell Başkan Yardımcısı Hans Wijers. [xxiii]
‘Dünya Gölge Hükümeti’
Avrupa Üçlü Komisyon elitinin özenle seçilmiş bu üyelerinin etkisi göz önüne alındığında, David Rockefeller’ın ABD Üçlü Birliği’nin önde gelen üyeleri ve Asya Üçlü Üyeliği ile birleştiğinde, bu büyük ölçüde görünmez düşünce kuruluşunun “Dünya Gölge Hükümeti” olarak adlandırılması pek de şaşırtıcı değil. [xxiii]
Eski Alman Savunma Bakanlığı yetkilisi ve eski NATO Genel Sekreteri Manfred Werner’in danışmanı Dr. Johannes B. Koeppl, 11 Eylül’ün ve George W. Bush’un Teröre Karşı Savaş ilanının hemen ardından 2001’de verdiği bir röportajda şunları söyledi:
“Bush’un arkasındaki çıkar grupları CFR, Üçlü Komisyon ve Bilderberger Grubu gibi yönetimler önümüzdeki beş yıl içinde açık dünya diktatörlüğünü uygulamaya hazırlanıyor ve şimdi artık teröristlere karşı savaşmıyorlar, yurttaşlara (sıradan insanlara) karşı savaşıyorlar.” [xxiv]
NATO’daki üst düzey görevi sırasında Koeppl sık sık Washington’a gitti ve John J. McCloy, ekonomist Milton Friedman ve Beyaz Saray yetkilileri gibi Rockefeller’in etkili isimleriyle tanıştı.
Kabaldan kopup halka açılmadan önce sık sık Üçlü Komisyon’un çeşitli toplantılarına ve bir Bilderberg toplantısına konuşmaya davet edildi.[xxv]
1983’te Koeppl, Newsweek’te ve başka yerlerde yayınlanan köşe yazıları aracılığıyla, Üçlü Komisyon’un Brzezinski ve CFR’nin küresel bir diktatörlük dayatma çabasının parçası olduğu konusunda uyardı:
“Uğraştığım bir suç toplumuydu. Sözde saygın yayınlarda artık yayın yapmam mümkün değildi. Otuz yıllık siyaset kariyerim sona erdi. Batı dünyasının insanları iyi tüketici olmak üzere eğitildi; paraya, spor arabalara, güzelliğe, tüketim mallarına odaklanmalıydılar. İnsanlarda karakter aramak üzere eğitilmediler… 1983-1984’te bu insanlar tarafından dünya hükümetlerinin ele geçirilmesi konusunda uyarıda bulundum. Gerçek demokrasileri yıkmak için seçilen liderler, karakterlerine göre değil, seçkinler tarafından yönetilen ve kendilerini güçlerini korumaya adamış bir ekonomik sisteme olan bağlılıklarına göre seçiliyordu. Şu anda sahip olduğumuz tek şey sahte demokrasiler.” [xxvi]
Rockefeller Atlantikçilerinin kontrolündeki düşünce kuruluşlarının matrisi, üyelik profilinin genelini gördükçe daha da netleşmeye başlıyor.
Her birinin (New York CFR, Bilderberg, Üçlü Komisyon) ördükleri etki ağı bağlamında yöntemleri ve yol gösterici hedefleri var.
Küresel totaliter bir dönüşüm için çalışan düşünce kuruluşlarının bir diğer ağı olan Atlantik-Brücke’yi daha sonra incelediğimizde bu daha da netleşecek.
KAPAK RESMİ: Üçlü (Trilateral) Komisyon Toplantısı 1973
***
NOTLAR:
[i] Tanjug, Trilateral European group meeting starts Friday in Belgrade, October 31, 2014,
http://www.tanjug.rs/news/151543/trilateral-european-group-meeting-starts-friday-in-belgrade.htm
[ii] A January 8, 1973 memo from US Bilderberg official, Robert D. Murphy, contains the US proposed list of May 1973 participants, including Henry Kissinger although Kissinger’s name does not appear on the official participants list at Saltsjöbaden, either because his attendance need be discreet, or he was unable to attend. He clearly was informed of the proceedings in either case. The Murphy memo was obtained by the author from the papers of Murphy at the Hoover Institute at Stanford University, Palo Alto.
[iii] Zbigniew Brzezinski, Between Two Ages: America’s Role in the Technetronic Era, Viking Books, 1970, p.12
[iv] Ibid., p. 246.
[v] David Allen Rivera, Final Warning: A History of the New World Order—The Trilateral Commission, 1994, http://modernhistoryproject.org/mhp?Article=FinalWarning&C=9.1
[vi] F. William Engdahl, Mit der Ölwaffe zur Weltmacht, Kopp Verlag, 2014 edition, Appendix I.
[vii] Michel Crozier, Samuel P. Huntington, and Joji Watanuki, The Crisis of Democracy: On the Governability of Democracies, The Trilateral Commission, 1975, New York, pp. 1-4.
[viii] Ibid., p. 123.
[ix] Noam Chomsky, The Carter Administration: Myth and Reality, Excerpted from Radical Priorities, 1981, http://www.chomsky.info/books/priorities01.htm
[x] Ibid.
[xi] Ibid.
[xii] Ibid.
[xiii] Ibid.
[xiv] David Allen Rivera, op. cit.
[xv] Ibid.
[xvi] Ibid.
[xvii] Ibid.
[xviii] Patrick Wood, Obama: Trilateral Commission Endgame, August Review.com, January 30, 2009, http://www.projectcensored.org/22-obamas-trilateral-commission-team/
[xix] Ibid.
[xx] Lobbypedia, Michael Fuchs, https://lobbypedia.de/wiki/Michael_Fuchs
[xxi] Trilateral Commission website, The Trilateral Commission: The German Group, http://www.trilateral.org/go.cfm?do=Page.View&pid=39
[xxii] Trilateral Commission website, European Membership, http://www.trilateral.org/go.cfm?do=Page.View&pid=6
[xxiii] Tanjug, op. cit.
[xxiv] Michael C. Ruppert, Interview with Dr. Johannes Koeppl, From the Wilderness, November 7, 2001, http://www.fromthewilderness.com/free/ww3/zbig.html
[xxv] Ibid.
[xxvi] Ibid.