Sosyal medyada gizlenmiş ajanlar : Kahve, pizza ve istihbarat
Serkan Yıldız Independent Türkçe için yazdı
E-POSTA : yildizserkan71@gmail.com
16 Haziran 2024
***
Fotoğraf: Vanilla Luxury
Merhaba sevgili sosyal medya kahramanları!
Her gün telefonlarımızın ekranlarına yapışık halde gezinen, kimin ne yediğini, nerede tatil yaptığını, hangi kulüpte hangi pahalı kıyafetler ve lüks masalarda eğlendiğini ya da kimin hangi kahkaha dolu videoyu paylaştığını merakla takip eden bizler, aslında çok daha büyük bir oyunun parçasıyız.
Evet, doğru duydunuz!
Siz, ben, komşunun oğlu, Gülizar Teyze, cumanızı mübarekleyen Rüstem Abi ve hatta kedi videoları bile istihbarat servislerinin gözünde altın değerinde.
Neden mi?
Haydi gelin, biraz detaya inelim ve bu komik ama düşündürücü dünyaya göz atalım.
“Peki, istihbarat servisleri neden bizleri bu kadar seviyor?”
***
İstihbarat ve bilim: “İlişki durumu karışık”
İstihbarat operasyonlarında siyasi ve politik suikastlar (4): Operasyonun kapanış prosedürleri ve eve dönüş yolu
Gizli güçler ve kamu sorumluluğu: Siyasi karar alıcılar ile istihbarat servisleri arasındaki ilişkinin anatomisi
İlki “her şey açıkta”; paylaşımlarımız, beğenilerimiz, takip ettiklerimiz…
İstihbarat servisleri için sosyal medya kullanıcıları, devasa bir bilgi hazinesi. Hepsi açık bir kitap gibi ortada!
Neden? Çünkü herkes her şeyini paylaşıyor!
Nerede olduğumuzdan, ne yediğimize, kiminle olduğumuzdan, ne düşündüğümüze kadar her şey ortada ve hatta nelerden nefret ettiğimizi öğrenmek için “Sherlock Holmes”a bile gerek yok…
Bir istihbarat uzmanı, bizi gözetlemek için kapımıza gelip penceremizden bakmak zorunda değil artık. Sadece Facebook’ta bir profil gezintisi yeterli!
Bu kadar bilgi, devletler ve kurumlar içinde stratejik öneme sahip.
Örneğin, bir ülke içindeki halkın genel ruh hali, politik eğilimleri ve hatta sosyal dinamikleri analiz edilebilir.
Tabii ki, bu bilgiler sadece devletler için değil, ticari şirketler için de bir hazine.
Kim, neyi seviyor, hangi ürünü alıyor, hangi markaya sadık? Hepsi sosyal medya verilerinde saklı!
Eskiden istihbarat ajanları sinemalarda gördüğümüz gibi gölgelerde saklanır, gizli toplantılara katılırdı.
Şimdi ise sosyal medya onların yeni gözetleme kulesi.
“X” platformunda dolaşan bir uzman, halkın nabzını tutabilir; Instagram’da dolaşan bir memur, hedef kişinin yaşam tarzını ve sosyal çevresini analiz edebilir; LinkedIn’de gezinen bir usta casus, iş bağlantılarını ve profesyonel ağlarını inceleyebilir.
Hatta zevkleriniz göre size yaklaşabilir ve kesinlikle düşersiniz.
Sonsuz büyüklükte bir “bilgi hazinesi” olan sosyal medya, “kamuoyu” hakkında fikir edinmek için de muazzam bir kaynak.
Hangi konularda hassasiyet var?
İnsanlar nelerden şikâyetçi?
Hangi liderlere güven duyuyor?
Bu soruların hepsinin cevabını “tweet”lerde, “yorumlarda” ve “beğenilerde” bulabiliriz. Yani hep dediğim gibi; “bilgi güçtür”.
Bir ülkenin güvenliğini sağlamak, terör tehditlerini önceden tespit etmek, halkın genel ruh halini anlamak veya bir seçimde kimin önde olduğunu tahmin etmek için devasa veri yığınlarına ihtiyaç var.
Ve bu veri yığınları, bizim masumane paylaşımlarımızda saklı. O da sosyal medyanın tam göbeğinin üzerinde ulu orta duruyor.
Doğru zamanda – doğru yerde kullanıldığında en ucuz ve etkili “propaganda aracı”dır sosyal medya.
Doğru bilgiyi yaymak veya “dezenformasyon” oluşturmak ve “manipüle etmek” için de sosyal medya ideal bir platform.
Sosyal medya uzmanı istihbaratçılar, sahte hesaplar veroll orduları kullanarak kamuoyunu istedikleri yöne yönlendirebiliyorlar.
***
Peki, biz kullanıcılar ne yapabiliriz?
“Dijital ayak iİzimizi silmek”: Mümkün olduğunca az bilgi paylaşmaya çalışmalı, “gizlilik ayarlarımızı” gözden geçirmeli ve kullanmadığımız hesapları kapatmalıyız.
Dijital ayak izimizi silmek, çevrimiçi gizliliğimizi korumak ve kişisel bilgilerimizin kötüye kullanılmasını önlemek açısından oldukça önemlidir.
Sosyal medya hesaplarınızda paylaştığınız kişisel bilgileri sınırlayın.
Özel hayatınıza dair detayları, doğum tarihinizi, adresinizi veya telefon numaranızı paylaşmaktan kaçının.
Forumlar veya bloglar gibi, kamuya açık platformlarda kişisel bilgilerinizi paylaşmamaya özen gösterin.
Facebook, X, Instagram gibi platformlarda gizlilik ayarlarını düzenleyerek paylaşımlarınızı kimlerin görebileceğini kontrol edin.
Kullandığınız tarayıcı ve mobil uygulamaların gizlilik ayarlarını gözden geçirin.
Takip çerezlerini ve konum servislerini kapatmayı değerlendirin.
Uzun süredir kullanmadığınız sosyal medya hesapları, e-posta adresleri veya forum üyeliklerini kapatın.
Her platformun hesap kapatma prosedürü farklı olabilir, bu yüzden hesap kapatma adımlarını dikkatlice takip edin ve mümkünse tüm verilerinizi silin.
Güçlü ve benzersiz şifreler kullanarak hesaplarınızı güvence altına alın.
Mümkünse iki faktörlü kimlik doğrulamayı etkinleştirin.
Önemli verilerinizi yedekledikten sonra gereksiz verileri kalıcı olarak silin.
Belirli aralıklarla dijital varlıklarınızı gözden geçirin ve gereksiz dosya, e-posta veya mesajları silin.
Dijital dünyada gizliliğimizi korumak için bu adımları düzenli olarak uygulamak, kişisel verilerimizin güvenliğini sağlamak açısından kritik öneme sahiptir.
“Bilgi doğrulama”, dijital çağda doğru bilgiye ulaşmak ve dezenformasyonun yayılmasını önlemek açısından kritik bir öneme sahiptir.
“Gördüğümüz her şeye inanmamak”
“Eleştirel düşünme”: Karşınıza çıkan bilgiyi sorgulamak, kaynağını ve güvenilirliğini değerlendirmek önemlidir. Her bilgi doğru olmayabilir; dolayısıyla eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmalıyız.
“Kaynağı değerlendirme”: Bilginin kaynağını kontrol edin. Güvenilir bir haber kaynağından mı yoksa bilinmeyen bir web sitesinden mi geliyor?
“Birden fazla kaynak”: Bir bilgiyi paylaşmadan önce, farklı ve güvenilir kaynaklardan doğrulama yapın. Aynı bilginin başka güvenilir kaynaklarda da yer alıp almadığını kontrol edin.
“Gerçeklik kontrolü siteleri”: Fact-checking siteleri kullanarak bilgilerin doğruluğunu kontrol edin. Örneğin, Snopes, FactCheck.org gibi siteler bu konuda yardımcı olabilir. Haberlerin farklı kaynaklardan nasıl ele alındığını görmek için Google News’i kullanın.
“Görsel ve video doğrulama”: Görsellerin veya videoların doğruluğunu kontrol etmek için tersine görsel arama araçlarını (Google Images, TinEye) kullanın. Görselin orijinal kaynağını ve bağlamını bulmaya çalışın.
“Tarih ve bağlam”: Haberin veya bilginin ne zaman ve hangi bağlamda yayımlandığını kontrol edin. Eski veya bağlamından koparılmış bilgiler yanıltıcı olabilir.
“Kaynak güvenilirliği”: Bilginin geldiği kaynağın geçmişteki doğruluk oranını ve tarafsızlığını değerlendirin. Güvenilir haber kaynakları genellikle doğru ve tarafsız bilgi sunar.
“Duygusal tepkiler”: Bilginin sizi duygusal olarak nasıl etkilediğini değerlendirin. Duygusal tepkiler, eleştirel düşünme becerilerimizi zayıflatabilir ve yanlış bilgilerin yayılmasına neden olabilir.
Bilgi doğrulama sürecini alışkanlık haline getirerek, yanlış bilgilerin yayılmasını önleyebilir ve daha bilinçli bir dijital vatandaş olabilirsiniz.
Bu, hem kendi bilgi güvenliğinizi hem de toplumsal bilgi ekosistemini korumak açısından büyük bir adım olacaktır.
Size bir sır daha vereyim mi; Sosyal medya uzmanı istihbaratçıların en sevdiği hashtag’ler neler dersiniz?
***
Unutmayalım, sosyal medya bir bıçak gibi. Nasıl kullanırsak öyle keser.
Bu platformları bilinçli ve sorumlu bir şekilde kullanarak hem kendimizi hem de toplumumuzu “koruyabiliriz”.
Eğer bunu yapamazsak yeni bir çağın yeni bir vebası ile karşı karşıyayız demektir.
Sonuç olarak, sosyal medya paylaşımlarımız sadece arkadaşlarımızın değil, büyük ihtimalle birçok istihbarat servisinin de ilgisini çekiyor.
O yüzden, bir dahaki sefere yediğiniz pizzayı paylaşırken iki kez düşünün.
Belki de bir uzman, pizzanızın üstündeki ekstra peynirden ipuçları çıkarmaya çalışıyordur.
Kim bilir? Kimse… Hele siz? Asla…
***
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.