CASUSLAR DOSYASI /// Mehmet Önal : Gizli dünya

Mehmet Önal : Gizli dünya

E-POSTA : m_monal@hotmail.co.uk

29 Mayıs 2022

***

İstihbarat karanlık odadır, büyük oranda kayıtları tutulmaz, tutulan kayıtlar olağanüstü durumlarda imha edilir, arşivleri çok uzun yıllar kapalı kalır.

Dünyanın en eski mesleği bilinenlerin aksine fahişelik değil casusluktur. Erkeklerin bağımlılığının kaçınılmaz sonucu olarak fahişeliğin avantajları da kuşkusuz casusluğun ana kaynaklarından biridir.

İstihbarat ilk kez 1796’da Fransızca ‘espionnage’ sözcüğüyle devlet düzeyinde tanımlanmış, buna rağmen insanlık tarihi boyunca düşmanca anılmıştır.

Bunun da sebebi, tanımlanması geç olsa da, neredeyse insanlık tarihi kadar bir geçmişe sahip olması.

Tarihte casusluktan ilk bahseden kitaplar Çin’de Sun Tzu tarafından yazıldığını düşünülen Savaş Sanatı ve Hindistan’ın en eski devletçilik kitabı olarak bilinen Arthashastra’dır. İkisi de devlet adına casusluk kullanmanın doğru, hatta tercih edilen araçlar olduğunun altını çizer.

Savaş Sanatı casuslar ile başarılı bir savaş stratejisi yönetebilmek için casusluktan bahsederken, Arthashastra paranoyak bir yönetici için tam bir kullanma kılavuzudur. Kralların kraliçelerinden bile şüphelenmesi gerektiğini, tuzak kurarak ihanet fikrini tebaalarına provokatörler ile verip, fikre biraz sıcak bakanları ise en ağır şekilde cezalandırmanın yöntemlerini sıralar.

En doğru casus profilinin ‘sadece sebze veya çayır otu yeme numarası yapan kutsal adam’ olduğunu belirtir. Tabii gizlice en sevdiği yiyecekleri yeme hakkını sunar.

Kutsallık ve casusluğun yolları sadece Asya medeniyetlerinde kesişmiyor.

Batı medeniyetlerinde casusluğa değer veren ilk varlık Tevrat’taki Yaratandır. Yahudiler Mısır’da kölelikten kurtulunca, Yaratan Musa’ya, İsrailoğulları’na bahşettiği Kenan topraklarını keşfetmesi için casus göndermesini emreder. Bu andan itibaren Tevrat, İncil ve Kuran’da devamlı olarak casusluk referansları bulunmaktadır.

Fakat tarihten gösterebilinen, hepimizin hatırında yer edinmiş bu örnekler çok uzun bir insanlık tarihine çok küçük bir pencere.

Kasıtlı yaygınlaştırılan ve insan zihninin analiz yeteneğini sıfırlayarak, olanı değil duyduğunu gerçek sanmaya götüren komplo teorileriyle korunan casusluğun tarihi oldukça kapalıdır.

İstihbarat karanlık odadır, büyük oranda kayıtları tutulmaz, tutulan kayıtlar olağanüstü durumlarda imha edilir, arşivleri çok uzun yıllar kapalı kalır.

İnsan zihnini bulandıran birçok karışıklık istihbarat örgütlerinin eseriyse de bir kısmı da istihbaratın gizliliğinin yarattığı boşluklara yerleştirilmiş mitolojilerdir.

Gizeminden ötürü İngiliz savaş istihbaratı tarihçisi Michael Howard ‘istihbaratı leylekler getirir’ diye özetlemiştir.

Tabii casusluk kadar, casusların kullandığı, konumları sayesinde edindikleri bilgileri satan ajanlar da bir o kadar bu portrenin bir parçasıdır.

Bir insan neden ajan olur?

İstihbarat analizcilerine göre bir insanın casus olmasının dört temel nedeni vardır ve kod adı MICE (fare) ile açıklanır: Para, ideoloji, uzlaşma ve ego. (Money, Ideology, Compromise, Ego)

Bir insanın karakterini ve psikolojisini anlayabilen insanlar, bu 4 özelliği en başarılı şekilde kullanan casuslardır.

Casuslar çeşitlidir: Etki, bilgi, provokasyon, teknoloji casusları gibi…

Mesleklerinin püf noktası, güvenilir bilgi edinebildikleri ve kolay deşifre edilemeyen ajan ağları kurmaktır.

Bilim dünyası bize buluşlarını hediye etmeden önce başta ipek yolu olmak üzere casusluk tüccarlara ve din gezginlerine özgü bir meslekti. Casusluk kadar, birçoğu da ajan rolü üstleniyordu.

Bu geniş ağların amacı ise her zaman aynı şeydi. Bilgi akışı. Doğru bilgi elde edip, bazen yanlış bilgiyi karşı tarafa akıtmaktı.

Bilgi akışı sağlanırken de bilgi toplanma ve analizi de büyük yol kat etti.

Bir örneği, dünyanın ilk, suları mavi, plato ve dağları kahverengi, kalan bölgeleri siyah gösteren askeri haritası Kırım Savaşı esnasında elde edilen belgelerden üretilmişti.

Sırasıyla matbaanın, posta servisinin, telgrafın ve nihayet internetin keşfi istihbaratın gücünü insan hayalinin çok ötesine taşımıştır. Elektronik istihbarat ise yepyeni çağ başlatmıştır.

Öbür yandan Matbaayı Kuran’ın hat sanatına saygısızlık olmaması gerekçesiyle yasaklayan Osmanlı bugünkü interneti yasaklamak anlamına gelen asırlar boyunca entelektüel fakirlikle yaşamış, dış dünyada olup bitenleri takip edememiştir.

2018’de yayımlanan Cambridge Üniversitesi tarihçisi Profesör Christopher Andrew’in the Secret World: A History of Intelligence kitabı bu karanlık dehlize hayli güçlü bir fener tutmakta.

Ardı ardına üç eski dille tefrikayla kimi bilgileri diğer ünlü istihbarat tarihçilerinden derleyerek, (Türkçesinin de yenilerde Mehmet Fatih Baş çevirisiyle yayımlandığını gördüğüm) Dünya İstihbarat Tarihi’ni, birkaç yazımda İngilizce aslından özetlemeyi deneyeceğim.

***

Özellikle Osmanlı ile Batı Dünyası’nın kesiştiği casusluk anları bugün için de büyük dersler içeriyor.

İçinde bulunduğumuz karışıklığın bu tarihi kanıtlarla bir nebze toparlanmasına umuyorum.

Haftaya devamı…