ANALİZ /// ABDURRAHMAN ŞALKAM : Tehlikedeki uluslar

ABDURRAHMAN ŞALKAM : Tehlikedeki uluslar

Ulus, hareketli bir kavramı ifade eden kelimedir. Uzun, değişen zamanın akışı içinde yaratılmış bir insan oluşumudur. Güçlü yanlarını, sahip olduğu insani potansiyel ve topraklarının üstü ve altındaki doğal kaynaklar oluşturur. Ancak icat eden, üreten ve inşa eden, ilerlemeyi gerçekleştiren etkili güç, akıl gücü ve yetenekleridir. Avrupa’da Rönesans’ın başlangıcından Büyük Sanayi Devrimi’ne kadar bilim, milletlerin gücünü üreten lokomotif oldu. Diğer milletler geride kalıp, bilginin gücüne sahip olanlar tarafından kovalanan, ele geçirilen, sömürgeleştirilen ve yönetilen zayıf bir av haline geldi.

19. yüzyılda Avrupa kökenli seçkinlerin liderliğinde kurulan ve dünyanın her yerinden yeni bir toplumda yeni bir yaşam arayan milyonlarca insanın akın ettiği Amerika Birleşik Devletleri’nin diğer milletlerin önüne geçmesini sağlayan vurucu gücü bilimdi. Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında İngiliz ve Fransız imparatorluklarının batmasının ardından ABD, dünya egemenliği hegemonyasına giden merdiveni inşa etti. ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’nda atıp savaşı bitirdiği atom bombası, bilim laboratuvarında üretilmiş korkunç bir silahtı. Faşizm ve Nazizm tehdidi sona erdi ve iki gücün önderliğinde yeni bir dünya doğdu; komünist diktatörlük ve kapitalist demokrasi. Üretim araçlarının, tüketimin hacim ve niteliğinin değiştiği yeni dünyada gücü üreten silah bilimdi.

Geçen yüzyılın beşinci on yılının sonunda devasa bir çan tiz sesiyle ABD’yi sarstı. Güçlü kıta ülkesini karşı karşıya olduğu gerçek bir tehlikeye karşı uyardı. ABD, sahip olduğu tüm paraya ve silaha rağmen “tehlikede olan bir millet” olduğunu keşfetti. Şok sadece seçkinleri değil, tüm Amerikalıları kapsayacak şekilde geniş çaplıydı. Uzman kurumlar öğrenciler için matematik, fen bilimleri ve İngilizce konularında sınavlar düzenlemişlerdi. Ortalama sonuçlar fen ve matematik derslerinde yüzde 40’tan az, İngilizce derslerinde ise yüzde 50’ydi. On yedi yaşındaki öğrencilere de matematik alanında bir sınav yapıldı ve öğrencilerin çok azının sorulan problemleri çözme becerisine sahip olduğu ortaya çıktı. İngilizce dili sınavına gelince, sınava girenlerin yalnızca yüzde 5’inin doğru bir dil ile yazma becerisine sahip olduğu belirlendi. Bu sonuçlar ölçülemeyecek kadar şok ediciydi. Sınavı yapan uzmanlar, “Risk Altındaki Bir Ulus” başlıklı bir bildiri yayınladılar. Bu yarı askeri bildiri, ülke çapında günün konusu haline geldi. Yeni nesli temsil eden gençlerin de aralarında yer aldığı eğitim alanında uzman 18 kişiden oluşan bir komitenin kurulmasına karar verildi. Bu yeni neslin temsilcilerinden ikisi olan John F. Kennedy ve oğul George Bush’un daha sonra ülkenin başına geçmeleri bir sürpriz olabilir. Komite ile uzman yardımcılarından oluşan geniş bir ekip, dünyanın en güçlü ülkesinin karşı karşıya olduğu tehlikenin nedenlerine ilişkin geniş ve derinlemesine bir çalışma yürüttü. Sovyetler Birliği Sputnik uzay aracını 1957’de uzaya fırlattığında ve araç 3 hafta boyunca Dünya’nın etrafında döndüğünde, bu, ABD için bilimsel meydan okumayı temsil eden şiddetli bir darbe oldu. ABD’de neredeyse bilimsel bir acil durum ilan edildi. Amerikan medyası Sovyetler Birliği’ni bir bilgisizlik ve geri kalmışlık devleti olarak tanımlardı ama bu ülke bilgisiyle uzayı fethetmişti. Bu nedenle Amerikan medyasının insanlık tarihinde benzeri görülmemiş, dünyadaki tüm insanların dikkatini çeken ve Sovyetler Birliği’nin dünyanın diğer ülkeleri üzerindeki bilimsel üstünlüğünü duyuran bu olayı takip etmekten başka seçeneği kalmamıştı.

18 uzmandan oluşan komitenin tavsiye ettiği çıktıların hayata geçirilmesi için ABD’de geniş bir seferberlik başlatıldı. Bunlar arasında İngilizce için yeni bir müfredat geliştirmek ve bunu 4 yıl boyunca okullarda öğretmek de vardı. Çünkü dil, tüm bilimleri genç beyinlere taşıyan damardır. Bir diğer tavsiye ise hem fen hem de matematik öğretimine 4 yıllık süre boyunca odaklanmaktı. Tavsiyelerde şu da vurgulandı; öğretmenlik mesleği toplumun elit kesiminin yöneldiği bir meslek haline getirilmeli, öğretmen maaşları ülkedeki en yüksek maaşlardan biri olmalı, eğitim sürecinin belirli hedeflerini gerçekleştirme becerilerini edinmeleri için öğretmenler, sürekli olarak yoğun programlara göre hazırlanmalı ve onlara sürekli testler yapılmalı. Öğretmenlerin kültürel becerileri artırılmalı, öğrencilerine örnek ve rol model olmalarını sağlamak için terbiye, davranış ve muamele açısından kişilikleri geliştirilmeli. Yetkinliklerinin düşük olduğu ve belirtilen özellikleri karşılayamadıkları kanıtlanan öğretmenlerden vazgeçilmeli.

Eğitim meselesi, daha doğrusu Amerikan ulusunun karşı karşıya olduğu tehlike, ülkenin birbirini takip eden başkanlarının da dikkatini çeken gerçek bir ulusal sorunu temsil ediyordu. Başkanlar Ronald Reagan ve Barack Obama, görev süreleri boyunca bu konuyu gündeme getiren en önemli kişilerdi. Komitenin tavsiyelerinin yerine getirilmesi sonucunda, bilim ve bilimsel araştırma alanında ABD’nin yerini ve konumunu koruyan büyük bir sıçrama yaşandı.

Japonya, anaokulundan üniversiteye kadar kendisini ekonomik ve kültürel açıdan uluslar arasında ön sıralara yerleştiren benzersiz bir eğitim programı oluşturdu. Küçük ve fakir bir ülke olan Singapur, bilim sayesinde insanlığın hayaline dönüştü.

Kaç ulus bilgisizliğin derinliklerinde yüzüyor, geri kalmışlığının meyvelerini tüketiyor, sihir ve büyüyü yüceltiyor, bilim adamlarını marjinalleştiriyor, bilimsel kurumları yok ediyor. Profesörleri ve öğretmenleri yoksulluk içinde ve ötekileştirilmeye maruz kalıyor, yüksek akademik dereceler yolsuzluk pazarlarında satılıyor. Bu uluslar tehlikede yaşadıklarını bilmeden çökmüş uluslardır.