Ömür Çelikdönmez : Şii Türkmen Milis gücü HAŞDİ ŞABİ Kuzey Irak’a çekiliyor
Aralık 24, 2024
***
Sekiz yıl önce, Ağustos 2016’da ‘Kürtlerin FETÖyle imtihanı ve Türkmen Cephesinin başına gelenler’i yazmıştım. Irak Türkmenlerinin zor günlerinde Türkiye’nin siyasi, askeri hatta istihbari desteğini yanlarında görememelerinin nedenlerini uzun uzadıya anlatmıştım.
Kuzey Irak’ta maalesef iktidarın kol kanat gerdiği Türk yetkililerin desteğiyle palazlanan CIA projesi FETÖcüler operasyona önce Özel Kuvvetlerden başlıyor. Dışişlerindeki elemanlarının vesilesiyle Türkmen Dosyasına el koyarak, bu konuda yetkinin Asker’den çekilip Dışişleri’ne verilmesini sağlıyor.
Türkmen dosyası çok güçlüyken Asker’den çekilip Dışişleri’ne verilmesiyle birlikte Türkmen davası sürekli kan kaybetmeye başladığı gibi bazı bölünmelere neden oluyor. FETÖcü yapının girişimi ve yönlendirmesiyle başlatılan Türkmen Cephesini zayıflatma projeleri sonuçlandığında ortaya çıkan tablo, maddi ve manevi kayıpların bu işin hiçbir düşman gücün veremeyeceği zararın ötesinde ve üstünde olmasıydı.
Sonuçta CIA /Fetö işbirliğiyle ve o dönemin sivil, askeri, istihbarat bürokratların ferasetsizliği; Irak Türkmenlerini İran mollalarının havzalarına itti. Onlarda baktılar ki Ankara’dan ses seda yok Kum ve Necef havzasının etki alanına girdiler. Çünkü Kurda sormuşlar.. ”Boynun niye kalın” diye.. ”Kafamın kalın olmasından iyidir” demiş.. Yine başka bir kurda sormuşlar, neden ensen kalın? demiş ki: kendi işimi kendim yaparım.
İran devrim ihracından vazgeçti
İran Dini Lideri Ali Hamaney’in, İran’ın bölgede vekil güçlere ihtiyacı olmadığını söylemesi, İran bağlantılı ve destekli bazı paramiliter güçlerin dağıtılması anlamına geliyor. Türkçesi İran devrim ihracından vazgeçti.
Bu yüzden Lübnan ve Suriye’de kaybeden İran, Irak ve Yemen’de de kaybetmemek isteyeceğinden Haşdi Şabi milislerini lağvetmek başta olmak üzere bu ülkedeki gücünü de makul seviyelere çekmeyi tercih edebilir.
Bu doğrultuda Irak sahasındaki milis yapılanmaları, dağılmanın eşiğinde. Sözde direniş eksenindeki Iraklı gruplardan biri olan Seyyid El Şüheda Tugayları, İsrail’in Irak’ı vurma tehdidi karşısında İsrail’e yönelik operasyonlarını durdurduğunu açıkladı.
Koordinasyon çerçevesinin bir parçası olan Bedir Teşkilatı Başkanı ve Irak El Fetih Koalisyonu lideri Hadi El Amiri ve Halk Seferberlik Güçleri olarak bilinen Haşdi Şabi ise faaliyetlerini dondurma teklifini reddettiler.
İsrail’in İran’ın Irak’taki paramiliter gücü olan Haşdi Şabi’yi vuracağına dair söylentilerin 7 Ekim’den bu yana dolaşmasına rağmen büyük bir olay yaşanmadı.
Irak’ta askeri üsleri ve enerji yatırımları bulunan ABD’nin Irak’ın istikrarsızlığa sürüklenmemesi için İsrail’i frenlediği söyleniyor.
Fakat Nuceba Hareketi, Irak Hizbullahı ve kendisine Irak İslam Direnişi adını veren gruplar İsrail’e yönelik saldırılarını hiç kesmedi ve bunu kamuoyuna ilan etmekten de kaçınmadı.
Bu noktada İran’ın işi zor. Belki bir bakarsanız bu gruplarla uzaktan yakından ilişkisi olmadığını deklare ediverir. Birlikte yola çıktığı veya yoldan çıkardığı Iraklı Şii grupları satar geçer, bunların ruhu duymaz.
İsrail’in Lübnan’da Hizbullah’ı etkisizleştirmesi, Suriye’de Baas rejiminin çökmesi, alışıla gelen jeopolitik dengeleri alt üst etti. Bu yeni süreçte İsrail-ABD ittifakının başta Haşdi Şabi olmak üzere benzer grupları, kendilerine zarar verebilecek şekilde Irak’ta bırakacağını sanmayın.
ABD’de Trump’ın göreve başlamasıyla, Irak’taki ABD askeri varlığına potansiyel tehdit oluşturması mümkün Haşdi Şabi’ye yönelik politikalarda da sertleşme beklenebilir.
Askeri açıdan Türkiye’nin Kuzey Irak politikası
1926 Ankara Antlaşması ile belirlenen Irak-Türkiye sınırı ise 378 km. 1990 sonrası Türkiye’ye Kuzey Irak’tan sızarak terör eylemlerinde bulunan PKK’ya karşı mücadele için Saddam Hüseyin yönetimin rızasıyla Irak sınırları içerisinde ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi bölgesinde birçok noktada Türk askeri üsleri bulunuyor.
TSK üs ve diğer unsurların yasal mevcudiyeti, TSK’nın Kuzey Irak’taki 1997’de KDP Kürdistan Demokrat Partisi ile yapılan anlaşmaya dayanıyor. Önceki süreçte ise Körfez Savaşı’nın ardından 1992 yılında Bağdat yönetimiyle varılan mutabakat doğrultusunda Irak sınırından Türkiye’ye sızmaya çalışan PKK’lı gruplara yönelik sıcak takip ve sınır ötesi operasyon düzenlemek için Saddam yönetimi ile yapılan anlaşmayı kapsıyor.
1994’ten bu yana PKK ile mücadele kapsamında Irak’ın kuzey bölgesinde farklı noktalardaki karakollarda asker bulunduran Türkiye, Kandil Dağı’nın kuzeybatısında güvenli bir hat oluşturarak üs bölgelerini birbirine bağlayıp, teröristlerin ikmal yollarını kesmeyi hedeflemisti. Büyük ölçüde başarıldı. Bu üs yerlerinin seçimi, TSK jeostratejik bakış açısını yansıtması açısından önemli.
Haşdi Şabi nereden çıktı ?
IŞİD’in 2014’te Musul’u ele geçirmesinin ardından, farklı milis güçlerin bir araya gelmesiyle kurulmuş, IŞİD’e karşı operasyonlarda İran desteğini almasına rağmen zaman zaman ABD ile dahi koordinasyon içinde hareket etmiş bir silahlı grup.
Musul saldırısı ardından Irak’ın Şii dini lideri Ayetullah Sistani tüm Irak halkına hitap eden tarihi bir fetva yayımladı. Söz konusu fetvada Sistani, Irak’ta eli silah tutan herkesi ülkelerini savunmaya ve kutsal mekânlarını savunmaya çağırdı. Haşdi Şabi’nin büyük bölümü Şii milislerden oluşuyor ancak bünyesinde Sünni milisler de var. Ayrıca yapının içinde az sayıda Hristiyan ve Yezidi güçlerin de mevcut.
Haşdi Şabi’de savaşan milislerin yaklaşık 120 bini Şii, 16 bini ise Sünni Iraklılar. Haşdi Şabi bünyesinde yer alan 40’a yakın örgütlerden öne çıkanlar şunlar: Bedir grubu, Asaib Ahl El-Hak, Barış Tugayları (Mukteda El Sadr’ın grubu), Hizbullah Tugayları, Seyyid El Şuheda Tugayları, Kataib El’İmam Ali, Ebu El-Fadl El-Abbas Güçleri, Harakat Hizbullah El-Nucaba. Haşdi Şabi’de, Türkmenlerden oluşan gruplar da bulunuyor.
Irak’ta ise Şii milisler, özellikle Haşdi Şabi çatısı altında örgütlenenler, hem askeri hem de siyasi güç kazanmış durumda. Bu gruplar, Irak’taki ABD varlığına karşı sık sık saldırılar düzenliyor. Ketaib Hizbullah ve Asaib Ehl el-Hak gibi grupları içine alan eksen, Irak’ın siyasi ve askeri yapısında önemli roller oynuyor.
Haşid Şabi Kuzey Irak’ta konuşlanıyor
Bu milisler, Irak-Suriye sınırındaki stratejik bölgeleri kontrol ederek, İran’ın “kara köprüsü” olarak adlandırılan lojistik hattını güvence altına alıyordu. Ancak Suriye’deki gelişmeler, Tahran yönetiminin kendi kabuğuna çekilme taktiği nedeniyle Haşdi Şabi’ye yüklenen misyon, verilen görev talimatı değiştirilmiş olabilir.
Haşdi Şabi’nin önemli komutanları saldırılar olduğunda kaçabilecekleri ikinci adres olarak Irak Kürdistan Bölgesinde (IKB) yer arıyor. Ayrıca ağır silahlar ve kritik karargâhlar bilinmeyen bir yere naklediliyor.
Muhtemelen tercih ettikleri güzergah, Bafel Talabani ve ailesi ile Kürdistan Yurtseverler Birliğinin kontrol ettiği İran sınırına yakın Süleymaniye ve Duhok kentleri ve kırsalı. Ancak bu sahada adım başı TSK unsurları devriye geziyor, aktif şekilde denetim ve kontrol yapıyor.
Türkiye Haşdi Şabi İlişkisi
Hayli zaman önce Türkmen örgütü Haşdi Şaabi Komutan Yardımcısı Ebu Mustafa İmami’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümetinin Irak Türkmenlerine yardımcı olmadıklarını söyleyerek, “IŞİD Irak’a girdiğinde Erdoğan neredeydi? Bu hükümet IŞİD 500 bin nüfuslu Telafer’e girerek Türkmen köylerini yağmaladığında bir kınama dahi yayınlamadı” sözleri haklı bir çıkışın, edepli bir eleştirinin izlerini taşıdığı söylenebilir.
Aynı konuşmasında artık Türkmenlerin Irak denkleminde hesaba katılan bir güç olduğunu söyleyen, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanıltıldığından, Irak Türkmenleri konusunda eksik ve hatalı bilgilendirildiğinden haberi olmayan Ebu Mustafa İmami’nin; Türk milletinin parçası olmaktan gurur duyduklarını ama Türk hükümeti ile sorunları olduğunu kaydetmesi Türkiye’ye bir mesajdı. Bence Türk yetkililer bu mesajı iyi analiz etmeliydi. Galiba bu konuda bir gelişme olmuş.
Ebu Mustafa İmami diyor ki; “Şimdi biz Kerkük Türkmenleri olarak bir birlik kurmuşuz. Artık Türkmen’in gücü var, tüm ülkeyi savunacağız. Biz askeri birliğin adını Türkmen Gücü koymuşsak önce Türkiye’nin bize yardım etmesi gerekirdi. Çünkü Türkmenlerin hiç gücü yoktu. Türkmenler hiç böylesine imkâna kavuşmamıştı. Son iki yıl içinde Türkmenler hatırı sayılır bir güce kavuştular. Bu süreçte Türkiye’nin bize hiçbir desteği olmadı. Aksine karşı grupları desteklediler. Şimdi Telafer’de de gücümüz var. Orası bir Türkmen şehri ve Türkiye oraya rahatlıkla yardım edebilirdi, ama bunu yapmadı. IŞİD oraya girdiğinde, Türkmen’in namusunu kirlettiğinde, çocuklarını ve gelinlerini esir götürdüğünde Türkiye neredeydi? IŞİD Türkmen ellerini viran edip harabeye çevirdi. Türkiye o toprakları Türkmen olarak görmüyor mu? Aynı şekilde biz Kerkük’te bunca teşkilat kurduk. Ankara bizi görmezden geldi. Biz onlardan bir şey istemiyorduk, en azından tebrik etmeleri yeterdi”
Çoğumuz belki bu sözleri Şii bir Türkmen’in Türkiye düşmanlığı veya hükümet karşıtlığı gibi anlaması mümkün. Velakin ben öyle düşünmüyorum. Bu kardeş Irak Türkmenlerinin dostça bir serzenişinden başka bir şey değil. Satır araları iyi tahlil edildiğinde, Türk makamlarına bir çağrı var!
Korkmayın! Haşdi Şabi içindeki 16. Türkmen Tugayı, Türkiye’nin gösterdiği vefasızlığa rağmen, Sincar’da PKK’ya geçit vermez! Türk ordusuna silah çekmez. Onlar bilir ki; “şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi!/ senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi!/ ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın! /galip et çünkü bu son ordusudur İslamın….”
Sözün özü; Tahran ve Bağdat yönetimleri, aralarındaki mezhebi uyum ve ahenge, ikili anlaşmalara rağmen, ABD ve Koalisyon güçlerinin Irak topraklarından sürüp çıkarmaya kudretlerinin yetmediğini gördükleri noktada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin daha güçlü şekilde Kuzey Irak’a girmesini arzuluyorlar.
Kalkınma Yolunun güvenliği
Türkiye ve Irak, Ağustos ortasında Ankara’da askeri, güvenlik politikası ve ekonomik alanlardaki iş birliğini daha önce bilinmeyen bir boyuta taşıyan bir “Mutabakat Zaptı” imzaladı. İki komşu ülke arasındaki ilişkiler çoğu zaman çatışma ve kırgınlıklarla şekillenirken, sınırın her iki tarafındaki siyasetçiler ve basın artık birdenbire bir “kazan-kazan” durumu ve ilişkilerinde “harika bir yeni başlangıç”tan söz etmeye başladı.
Ankara’daki anlaşmaların kalbinde “Kalkınma Yolu” adı verilen proje yer alıyor. Irak’ın Basra yakınlarındaki “Faw ” limanını Türkiye üzerinden Avrupa ve ötesine, dünya pazarlarına bağlamayı amaçlayan 1.200 km uzunluğundaki karayolu ve demiryolu ağıdır.
Küresel siyasetin hayal bile edilemeyecek istikrarsızlıklarla karakterize olduğu ve Kızıldeniz üzerinden gemi taşımacılığının artık güvenli görülmediği bu dönemde Kalkınma Yolu, Irak’ı Asya ile Avrupa arasındaki ticaretin dönüşümü için bir merkez haline getirmeyi vaat ediyor.
Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri, 17 milyar dolarlık projenin ortak finansmanına ilgi duyduklarını zaten belirtmişlerdi. Irak’ın iki temel amacın olduğu söyleniyor: Bağdat, “Kalkınma Yolu” projesinin yanı sıra öncelikli olarak kronik su sıkıntısını çözmeyi hedefliyor.
Kalkınma Yolu Irak’ın en önemli projelerinden biri, “bir rüya”. Ekonomik iyileşme umudunu bünyesinde barındırıyor ve 2003 yılında Saddam Hüseyin’in devrilmesinden bu yana sürekli bir savaş halinde olan bu savaş yorgunu ülkeyi izolasyondan kurtarmayı vaat ediyor. Galiba Haşdi Şabi bünyesindeki Türkmenler de bu rüyayı görüyor.
***
Kısmi Kaynakça
LİNK : https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-37778936
LİNK : https://kafkassam.com/16-turkmen-tugayi-sincarda-pkkya-gecit-vermez.html
LİNK : https://kafkassam.com/tuzhurmatudan-turkmen-federe-devletine.html#google_vignette
LİNK : https://kafkassam.com/kurtlerin-fetoyle-imtihani-ve-turkmen-cephesinin-basina-gelenler.html
LİNK : https://turkish.aawsat.com/dünya/5094300-hamaney-iranın-bölgede-ajanlara-ihtiyacı-yok
LİNK : https://medyascope.tv/2024/10/02/iranin-golgesinde-sekillenen-ortadogu-direnis-ekseni-nedir/
LİNK : https://www.aa.com.tr/en/middle-east/hashd-al-shaabi-withdraw-from-iraq-s-tal-afar/1284661
LİNK : https://www.infosperber.ch/politik/grandioser-neubeginn-in-den-tuerkisch-irakischen-beziehungen/
LİNK : https://www.kurdpress.com/news/2774501 ورود-بدون-هماهنگی-نیروهای-حشد-الشعبی-بە-مناطق-تحت-کنترل-پیشمرگه