İSTİHBARAT SERVİSLERİ (ASKERİ – SİVİL) & DERİN DEVLET & İSTİHBARAT KONULARI & MİT – MEH & MAH VE TEŞKİLAT-I MAHSUSA

İSTİHBARAT DOSYASI : İstihbarat Uzmanı Erkut Ersoy İle Röportaj


İstihbarat
Uzmanı Erkut Ersoy İle Röportaj




Röportajı yapan Muhabir :
Eren Talha Altun
 

Röportaj Tarihi :
12.12.2019




EREN
TALHA ALTUN : Kendinizi Tanıtır Mısınız ?
 

ERKUT ERSOY :




1969 Üsküdar İstanbul
doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi İstanbul’da yaptım. Arkasından lise hayatım
başladı. Liseyi 1987 yılında bitirdim. Arkasından üniversitenin işletme
bölümünü, işletme fakültesini bitirdim. Anadolu üniversitesi. Arkasından
Marmara Üniversitesinde Bilgisayar üzerine yüksek eğitim gördüm. Program,
Bilgisayar Uzmanlığı yada bilinen adı ile Management Information System (MIS)
adlı bilgi yönetimi adı altında bir eğitim gördüm. Okul bittikten sonra Atilla
Aytek dönemin EGM Kaçakçılık Daire Başkanı ile bir ahbaplığım vardı. Aynı
zamanda da serviste başbakanlık müşaviri olan bir akrabamız vasıtasıyla ve
ikisinin yardımıyla serviste intisap ettim. Ondan sonra bir süre serviste görev
yaptıktan sonra 2008 yılında Ergenekon davasından dolayı CIA‘nin hedefi olduğum
için, CIA’nın ayağına dolandığım için açıkçası, tam tabir ile böyle ifade
edeyim yani CIA’nin bölgedeki politikalarına ters düşen faaliyetlerim olduğu
için onların yönlendirmesi ve FETO’cü Hakim ve Polislerin, FETÖ’cü
İstihbaratçıların yardımı ve desteği ile Ergenekon operasyonu başlatıldı ve 3.
Dalga’da Emekli Tuğgeneral Veli Küçük Komutanım ile beraber tutuklandım.
Ergenekon operasyonu süresince 3,5 yıl boyunca tutuklu olarak yargılandım.
Silivri cezaevinde tutuklu kaldım. 28 Ocak 2011 tarihinde tahliye oldum. Şu
anda mahkememiz yeni sonuçlandı. Daha önce 13 Ağır Ceza Mahkemesi hakkımda 11
sene 15 gün ceza vermişti. Arkasından siyasi konjonktür değişince verilen
cezalar Yargıtay tarafından bozuldu ve Yargıtay tarafından yeniden yargılama
kararı verildi. 2013 senesinde. Daha sonra 13 Ağır Ceza Mahkemesi Yargıtay
tarafından kapatıldığı için. Bizim yeniden yargılamamızı 4. Ağır Ceza Mahkemesi
devam etti yargılamaya. 4. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden yargılandık ve
davamız yeni sonuçlandı. 1 Temmuz 2019 tarihinde. Beraat kararı ile sonuçlandı
bütün sanıklar için beraat kararı verildi. Şu anda da halen Yargıtay aşamasında
bu yerel mahkemenin 4. ağır cezanın verdiği beraat kararının onaylanmasını
bekliyoruz. O da yeni sonuçlandı ve verilen beraat kararı onandı. Resmen tescil
edilmiş oldu. Tabi bu süreçte görev görev almadım. Aktif bir görevim olmadı,
bende kurmuş olduğumuz bir grup vardı. Özel Büro Grubu’nda halen vatansever ve
istihbarat hizmetlerime bir yurtsever olarak devam ediyorum. Bundan da son
derece memnunum. Ben şuna inanırım her zaman vatana hizmetin, koşulu, şekli
şemali olmaz. Vatana hizmet çok önemli bir meziyettir. Herkes yurtsever olamaz.
Doğuştan gelen bir haslettir. Yetenektir. Sonradan yurtsever olunmaz. Ya
doğuşunuzda bu özelliği kazanırsınız ya da kazanmazsınız. Dolayısıyla bende
böyle yurtsever olarak doğduğum için vatana hizmetin şekli şemali olmadığını
düşünüyorum. Yani üzerimizde bir üniforma olması olmaması benim için fark
etmiyor. Ya da maaş alıyor ya da almıyor olmam benim için hiç birşey
değiştirmiyor. Ben yine yurtsever olarak vatanıma hizmete arkadaşlarım ile
beraber devam ediyorum. Ömrümün sonuna kadar da ister akitf görevlere döneyim,
ister dönmeyeyim bu çalışmalarıma fırsat bulduğum her an her zaman için devam
edeceğim. Allah bana böyle bir yol bahşetti. Bende bundan son derece memnunum.
Yeter ki sağlık sıhhatim yerinde olsun. Bu hizmetleri ölene kadar devam
ettirmek niyetindeyim.



EREN
TALHA ALTUN : Meslek Hayatınıza Nasıl Başladınız ? Sizi Bu Mesleğe Yönlendiren
Oldu Mu ?




ERKUT ERSOY :




Tabi. Oldu. Daha önce de
belirttiğim gibi Atilla Aytek dönemin EGM Kaçakçılık Daire Başkanı bizim
akrabamızdı, baba tarafından. Çok sık görüşürdük. Kardeşi Fatih abi. Fatih Aytek’in’in bilgisayar dükkanı vardı.
1990’lı yıllarda. O bilgisayar dükkanı Mecidiyeköy’deydi. Bende yeni mezun
olmuştum. Onun dükkanına çok gidip geliyordum. Hatta yardım da ederdim Fatih
abiye. Zaman zaman beni de, satış işlerinde kullanmışlığı olmuştur. Fatih
abimin. Satış elemanı olarak ta Fatih abimin yanında çalışmışlığım vardır. O
dönem Fatih abimin yanında çalışırken, abisi olan Atilla Aytek çok gelip
giderdi ofise. Bende o vasıtayla Atilla abi ile tanıştım. Atilla Aytek ile. O
dönemler yıldızının parladığı dönemlerdi Atilla abinin, EGM Kaçakçılık Daire
Başkanı olarak, yakın dönemde Babalar operasyonu yapmışlardı. Çok önemli
operasyonlara imza atmışlardı ve devamlı basın tarafından takip edilen, önemli
bir Polisti. MİT Yönetimi ile beraber koordineli olarak uzun yıllar çalıştılar.
Ben tabi o ofise gidip gelirken, samimiyetimiz de ilerleyince bende bu
samimiyete istinaden, kendisine düşüncemi söyledim. Milli İstihbarat Teşkilatına
girmek istediğimi belirttim ve yardımcı olur musun ? diye böyle bir teklifte
bulundum kendisine. O da benden yani Fatih abimden olumlu feedbackler almış,
olumlu dönüşler almış hakkımda ve beni bu şekilde tavsiye etti. Sağolsun üst
yönetime. Tabi ben bununla kalmadım. Aynı zamanda gene baba tarafından bir
akrabamız Başbakan müşavirliğinde görev yapıyordu. Hatta ismini de vereyim
onun. M. D. Bir kanaldan da ona açtım. O da herhalde benim hakkımda olumlu
referanslar almış. Bu şekilde sağolsunlar ikisinin de yardımları, destekleri
ile servise intisap etmiş oldum. Bu şekilde yani aslında beni yönlendirenler.
Daha doğrusu ben kendi kendimi yönlendirdim diyebilirim.

EREN
TALHA ALTUN : Bu Mesleğinizin Riskleri Nelerdir ? Biraz Bahseder Misiniz ?
 

ERKUT ERSOY :




Tabi. Yani bu meslek en
başta risk faktörü olan mesleklerden bir tanesi. Çünkü bir kere hayatınız
tamamen farklı bir formatta devam ediyor. Siz siz olmaktan çıkıp farklı bir
kimliğe bürünüyorsunuz. Yapmış olduğunuz görevlerde bazen farklı kimlikler
kullanmanız gerekiyor. Farklı coğrafyalarda yaşamanız gerekiyor. Farklı
ülkelere girip çıkmanız gerekiyor. Farklı ülkelerde. Tabi ki bunları rahat bir
şekilde de yapamıyorsunuz. Çünkü yapmış olduğunuz gizli bir görev var ve bu
gizli görevi yaparken bulunduğunuz ülkedeki veya coğrafyadaki hedef olan
teröristler veya yabancı ajanlar sizi kontrol etmek, takip etmek, izlemek
durumundalar. Böyle bir durum içerisinde çok rahat bir yaşam süremezsiniz. Yani
mutlaka belli bir risk var. Belli bir adranalin yükselme durumu oluyor.
Sıkıntılar yaşıyorsunuz ama tabi bu biraz daha kişinin kendisini ne kadar
eğittiği ve biraz da kişinin karakteriyle, psikolojik profiliyle alakalı bir
şey. Bazı insanlar çok çabuk adapte olurlar. Bazı insanlar adapte olmakta
zorluk çekerler. Bazı insanlar sıcak kanlıdır. Bazı insanlar soğuk kanlıdır.
Bizim mesleğimizde soğuk kanlı olmak çok önemli bir meziyettir açıkçası. Yani
durumlara ve olaylara karşı soğukkanlılığınızı yitirmeyeceksiniz. Her ortama
ayak uydurabilmek durumunda kalacaksınız. Kalmayı bileceksiniz. Adaptasyon çok
önemli, eğitim çok önemli. Yani insanın hayatını böyle durumlarda eğitim
kurtarır. Eğer zor bir görev içerisindeyseniz, gizli bir görev yapıyorsanız,
soğukkanlılık ve eğitim sizin başyardımcılarınız olur. Eğer soğukkanlılığınızı
kaybederseniz, panik yaşarsınız ve panik’te zaten sizi ya ölüme götürür yada
deşifre olmanızı sağlar. Her iki durumda sonuçta sonu kötü olan, sonu kötü
biten hadiseler.



EREN
TALHA ALTUN : İstihbarat Servislerinin Çalışma Usul ve Metodları Hakkında Bu
Zamana Kadar Edinmiş Olduğunuz Tecrübelerden Bahseder Misiniz ? Bir Türk
İstihbarat Teşkilatı Olarak, Dünya İstihbaratına Nazaran Hangi Konumdayız ?
 

ERKUT ERSOY




Şimdi önce usul ve
yöntemlerine değinelim. Tabi ki her istihbarat teşkilatının kendi bünyesi
içerisinde, dışarıda verilmeyen istihbarat eğitimi veriliyor. Yani mesela Milli
İstihbarat Teşkilatı içerisinde Akademi dediğimiz bir bölüm var.


Amerika’da bunun muadili
kamuoyunun da çok iyi bildiği yakından bildiği, Çiftlik
denen bir yer var. Bu gibi yerlerde istihbarat adayları önce okulu bitirdikten
sonra, askerliğini de bitirdikten sonra, servise başvuruyorlar. CV’ler
değerlendirildikten sonra eğer olumlu görülürse, bu sefer önce yazılı sınava
arkasından mülakata çağırılıyor. Mülakattan başarılı olan, yazılı sınavdan da
geçen üstün puan alan adayların diğer şartları da uyuyorsa, güvenlik
kontrolünden sonra Meslek Memuru Adayı olarak başlıyorlar göreve.




Tabi bu başlangıçta belli
bir süre, bu istihbarat eğitimini almak durumundalar, çünkü bu istihbarat
eğitimleri, Dünyanın hiçbir yerinde başka bir yerde yani kamuya açık şekilde
verilmez. Bu bölümde yani bu akademi süresince meslek adayına, bir Milli
İstihbaratçının olması gereken kazanması gereken, yetenekler. Görev halindeyken
yapması gereken prosedür, silah kullanmadan tutun kendinizi korumaya kadar bir
canlı takip nasıl yapılır, takipten nasıl kurtulunur, bilgi işlemde bilgisayara
nasıl sızılır, stres altındayken nasıl proje geliştirilir, stres altındayken
nasıl operasyon yapılır gibi çeşitli bir istihbaratçının olması bilmesi gereken
prensipler adaya kazandırılıyor. Akademik eğitim bittikten sonra da başarılı
olan adaylar bölge müdürlüklerinde görev alıyor. Türkiye’nin çeşitli
bölgelerinde bölge müdürlüklerimiz var. Bu bölge müdürlüklerinde İstihbarat
Uzman Yardımcısı olarak göreve başlıyorlar. Ve oryantasyona tabi tutuluyorlar.
Bu görev süresince bütün memurlar, bağlı bulundukları şubeye uygun olarak
çeşitli eğitimlerden geçiyorlar. Özel bir operasyon ajanının aldığı eğitimlerle
bir bilgi işlem memurunun aldığı eğitimler, farklıdır. Veya bir yabancı bir
ülkede çalışan ajanın almış olduğu eğitim ile bir tercümanın aldığı eğitimler
farklıdır. Yani burada kompartımasyon usulü
çalışıldığı için serviste her bir birim kendisine uygun adayı, o usule uygun
eğitimi verir kazandırır o şekilde sürer. Çalışma şekli de kompampartımasyon
sistemine uygundur. Bir serviste çalışılan konu diğer servis tarafından
bilinmez, çıkan-giren tüm evraklar kontrole tabidir ve en son ulaştığı yere
kadar kayıt altındadır.




Uzman Yardımcıları görev
süresince bölgede oryantasyona tabi tutulur. Amir memur ilişkisi çerçevesinde.
Orada memurlar bağlı bulundukları şubenin büyükleriyle yani onlardan kıdemli
memurlar ile iletişim içerisine geçerler. O şekilde yerinde eğitim devam eder.
Daha sonra yapmış oldukları görevlerden, başarı kazanarak sicil kazanırlar ve
sicil kazandıkça da rütbeleri artar. Uzman yardımcılığından uzmanlığa geçerler,
en son müsteşar olmaya kadar gidebilir bu serüven. Tabi kişinin başarısına
bağlı bu. Her şeyden önce ve sicil amirinin verdiği notlara bağlı.




Milli İstihbarat
Teşkilatının güncel durumunu soracak olursan şöyle cevaplayayım ;




Daha önceden 1990 ‘lı
yıllara kadar, hatta 90’ların sonuna kadar, 2000’li yılların başına kadar,
bizim servisin bütün bütçesini CIA karşılıyordu. Bunlar zaten bilinmeyen şeyler
değil, bu konuda yüzlerce kitap yazıldı. Herkes google’a girerek, bu konudaki
bilgilere erişebilir. Gerek Mehmet Eymür’ün
anlattıklarından yola çıkarak, gerek Mahir Kaynak’ın
ve diğer deşifre olmuş üst düzey ajanların anlatımlarından yola çıkarak bunları
öğrenebilirsiniz. Birçok açıklama var zaten bu konuda internette. Zamanında bu
konu le ilgili kitaplarda yazıldı. Yani bir dönem komünizm ile mücadele adı
altında CIA, servisin yani Milli İstihbarat Teşkilatının bütçesini
karşılıyordu. Ödemelerini yapıyordu. Onun karşılığında da Türkiye’yi ana üs
gibi kullanabiliyordu. Sadece CIA değil, MOSSAD’da elemanlarını çok rahat bir
şekilde, hatta kimlik bile göstermeden, sınırdan geçirebiliyordu. Daha sonra
tabi Milli istihbarat Teşkilatı askerlerin kontrolünden çıkıp sivillerin
kontrolüne girmeye başlayınca tabi MİT’te de değişiklikler olmaya başladı. Daha
özel bir düzen oturmaya başladı. MİT’teki liyakate göre eleman seçme durumu
daha da arttı. Çünkü eskiden MİT elemanlarının çocukları MİT’de çalışıyordu.
Hemen hemen yüzde yüz gibi bir orandı çalışması. Bir MİT elemanının çocuğunun,
MİT elemanı olacağı biliniyordu. Herkes tarafından. Fakat bu önyargı ortadan
kalktı. Şu anda Milli İstihbarat Teşkilatı internet sitesi üzerinden binlerce
başvuru alıyor ve herkesi derecesine göre, başarısına göre değerlendirip o
şekilde liyakate göre değerlendirip içeriye alıyor ve çalıştırıyor. En azından
böyle bir profesyonelleşme gerçekleşti. Tabi yönetimde de profesyonelleşme
olunca, bu devam etti ve artık bütün ajanlar dünya standartlarında eğitim
görüyorlar ve çalışıyorlar. Dünya standartlarındaki lojistik ve teknik
malzemeleri kullanıyorlar. Yani yabancı servislerden, gerek lojistik olarak
gerek, teknolojik olarak, gerek ajan eğitimi konusunda, hiçbir eksiğimiz yok.
Hatta birçok servisten çok daha öndeyiz diyebilirim. Eskiden Milli İstihbarat
Teşkilatı sınır ötesi operasyon yapamaz haldeydi. Bunu beceremiyordu. Daha
doğrusu kapasitesi oluşturulmamıştı ve engelleniyordu. 7-8 milyonluk İsrail
bile MOSSAD aracılığı ile dünyanın her yerinde operasyon yapabiliyorken bizim
MİT elemanları sadece İRAN, IRAK, Suriye gibi komşu ülkelerde sınır ötesi
operasyonlar yapabiliyordu. 1990’lı yıllarda. Ama şimdi görüyoruz ki basından
da takip ediyorsunuzdur. Etiyopya’dan Afrika’nın bir bölgesinden birini
alabiliyorlar. Veya Balkanlardaki bir bölgeden alıp getiriyorlar artık FETÖ
elemanlarını. Türkiye’ye getiriyorlar Servis elemanları. Bu bile bizim sınır
ötesi operasyon kabiliyetimizin ne kadar arttığını gösterebilir. İnşallah böyle
devam eder. Temennim odur.



EREN
TALHA ALTUN : Eski Zamandaki İstihbarat Servisleri İle Günümüzdeki İstihbarat
Servisleri Aynı Değil. Eski Zamanlarda İstihbarat Elemanı Eğitimlerine Daha Çok
Bütçe Ayrılmaktaydı. Fakat Günümüzde Siber Casusluk Gibi Etkenlerinde Ortaya
Çıkmasıyla Servislerin Büyük Miktarda Bütçeler Ayırmadan da Espiyonaj
Faaliyetleri Yürütmesi Mümkün, Eskiye Göre Başka Ne Gibi Gelişmeler Oldu ?




ERKUT ERSOY :




Şimdi şunu söyleyeyim.
Tabi ki teknoloji geliştikçe HUMINT dediğimiz insani istihbarat her ne kadar
diğer faktörler, istihbarat çeşitleri, metotları geliştikçe azalmış gibi
görünse de HUMINT Faktörü olduğu müddetçe istihbarat ödemelerinde, bütçesinde,
yani eğitim harcamalarında bir azalma olmaz. Çünkü Yabancı istihbarat servisleri,
etkinlikleri artsa da HUMINT’den vazgeçemez. Çünkü HUMINT insana dayalı bir
istihbarat çeşididir ve çok önemlidir. En başta gelen istihbarat metodudur.
Yani diğer istihbarat şekilleri ne kadar gelişirse gelişsin, HUMINT yani insana
dayalı istihbarat asıl istihbaratı sağlayan unsurdur. Bu sebeple önemlidir.
Yani bir robotu bir bir Terörist organizasyon içerisine sokamazsın veya bir
yapay zeka da kullansan herhangi bir makinayı bir yabancı ülkede casus olarak
kullanamazsın. Mutlaka bu gibi işleri yapman için insan eğitimine, insan
faktörüne ihtiyacın vardır. Dolayısıyla yani elektronik dinlemeler, teknik
takip kapasiteleri, SIGINT dediğimiz sinyal istihbaratı ve siber istihbarat
metotları ne kadar gelişirse gelişsin bir insanın daha doğrusu eğitimli bir ajanın
yapacağı işlemleri yapamaz.




Bunlar sadece destek
olurlar. O yüzden gelişmiş bütün ülkeler, özellikle CIA diyelim. CIA bile bugün
ne kadar uydu istihbaratından yararlanırsa yararlansın, ne kadar ileri
teknoloji kullanırsa kullansın, sahadaki elemanının eğitimine güvenir. Sahadaki
elemanının başarısına inanır. Yani sahada dökülen ter savaşı kazandırır diye
bir laf vardır. İstihbarat camiasında yani sahada döktüğünüz ter ile bir savaşı
engelleyebilirsiniz ya da savaş başlatabilirsiniz. O yüzden bu kadar önemlidir.
Saha elemanları. Yani diğer metotlar dediğim gibi ne kadar, artarsa artsın, GEOINT (Geospatial Intelligence), MASINT (Measurement and
Signature Intelligence), Elektro-optik MASINT, Nükleer MASINT Jeofiziksel
MASINT, Radar MASINT, Malzeme MASINT, Radyo frekans MASINT, OSINT (Open source
intelligence), SIGINT (Signals intelligence), Sinyal istihbaratı – Sinyallerin
arasına girilerek elde edilen istihbarat, COMINT (Communication Intelligence) -
Haberleşme istihbaratı, ELINT (Electronic Intelligence) – Elektronik
isthabarat, FISINT (Foreign Instrumentation Signals Intelligence), TECHINT
(Technical intelligence), Teknik istihbarat (Technical Intelligence), MEDINT
(Medical Intelligence) CYBINT/DNINT (Cyber Intelligence/Digital Network
Intelligence), Siber istihbarat – Siber dünyadan elde edilen istihbarat, FININT
(Financial intelligence)
vs diğer metotlar ne kadar artsa da eğitimli
bir ajanın yapacağı işleri yapamaz. Sadece destek olurlar. O yüzden hiçbir
zaman bir istihbarat teşkilatı bir eğitim konusunda, ajan eğitimleri konusunda
tasarrufa gitmemeli. Hatta onun önünü açabilecek daha farklı metotlar, daha
gelişmiş teknolojiler işin içine katmalı. Onu daha donanımlı hale getirmelidir
diye düşünüyorum. Yani sahadaki vermiş olduğunuz emek bugün size çok kazançlı
olarak dönebilir. Örneğin lokal ve global politikalarınızın oluşturulmasında
yardımcı olabilir. O yüzden ajanın eğitimi her şeyden önce gelir. O da tabi ki
yapacağınız masraf ile alakalı Bir şey. Tasarrufa kaçar, eğer cimrilik
yaparsanız, ajanların eğitimlerinde eksiklikler olacağı için, yarın öbür gün
başınıza daha büyük dertler açabilir, o yüzden bir ajanın her şeyden önce kendi
konusu ile ilgili uzman derecesinde bilgi sahibi olması gerekir. Bir ajan
güncel politikayı, siyasi gelişmeleri, jeo astratejiyi de iyi bilmelidir.
Bilgiyi toparlayabilecek ve kapasitede bir yetenekte olması gerekir. Onun için
hiçbir masraftan kaçmamalıdır Devlet. Tabi sadece saha değil diğer metotlarla
da bunu sağlamalı. Onları da geliştirerek desteklemelidir diye düşünüyorum.




EREN
TALHA ALTUN : Örtülü Operasyon Nedir ?  Deşifre Olmuş Bir Örtülü
Operasyondan Bahseder Misiniz ?




ERKUT ERSOY :




Bundan bir süre önce
Ergenekon operasyonu başlamadan önce 2006 – 2007 yıllarında Kürt Mafyasının çok
etkin olduğu bir dönemiydi. İstanbul’da özellikle Kürt kökenli işadamlarının
PKK’ya vermiş olduğu finansal destek inanılmaz boyutlardaydı. Kürt Mafyası,
gerek kaçak sigaradan tut, uyuşturucu ve silah kaçakçılığına kadar birçok
yasadışı yapıyordu ve engellenemiyordu. Fuhuş ticareti vs. PKK diğer iş
adamlarından da haraç alma gibi bir takım illegal yöntemlerle inanılmaz
derecede bir para trafiği oluşturdu. Kürt Mafyası diyelim. O dönem bu Kürt
mafyasıyla tabi yasal anlamda mücadele edilmeye çalışıldı ama maalesef Kürt
Mafyasının elindeki finansal güç nedeniyle çok fazla etkili olunamadı. Tabi
bunda yasal anlamda mücadelenin önünün tıkanması da önemli bir unsurdu. O
zamanlar Kürt Mafyası çok çabuk istihbarat alabilen bir yapı oluşturmuştu.
İçerideki adamları vasıtasıyla, para göndererek, rüşvet yedirerek, bürokrasiden
satılık kiralık adamlar devşirdiler. Bu bürokrasiden satın aldıkları adamlar
vasıtasıyla operasyonlardan önceden haberdar oluyorlardı. Bu şekilde
kendilerine güvenlik temin ediyorlardı. Tutuklanma gibi şeylerden kaçınmak için.
Tabi bununla yasal anlamda mücadele edilemeyince, biz de yurtsever bir grup
olarak Kürt mafyasının pasifize edilmesi için örtülü bir operasyon planladık.
Tabi detaylara değinmeyeceğim. Ama sadece şunu söyleyeyim amaçlanan operasyon
Kürt mafyasının pasifize edilmesiydi. Hatta bu anlamda bir takım motorsikletli
tim falan kurulması bile gündeme geldi. Daha sonra tabi bu bizim yapmış
olduğumuz planlama, FETO’cü istihbaratçılar tarafından takip edilince, telefon
takibi ile ortaya çıkartılınca Ergenekon operasyonu başlatıldı ve bu şekilde
plan sona erdirildi.




EREN
TALHA ALTUN : Röportajı kabul ettiğiniz ve sorularıma cevap verdiğiniz için
teşekkür ederim.




ERKUT ERSOY :




Ben teşekkür ederim.
Umarım yanıtlarım ile bazı konuları aydınlığa çıkarmış olurum.