Gize Piramitlerinin Koruyucusu “Büyük Gize Sfenksi” Hakkında Etkileyici Gerçekler
Büyük Gize Sfenksi, Mısır tarihinin en büyük anıtlarından birisi. Ardında pek çok büyüleyici gerçek ve çarpıcı hikâyeler yatıyor. İşte onlardan bazıları !!!
Özgür Kuru
28 Eylül 2023
***
Büyük Gize Sfenksi bugün hâlâ sayısız gizemi ve türlü tuhaf hikâyeyi ardında saklıyor. Antik Mısır’ın ikonik ve gizemli yapılarından birini yakından tanıma zamanı.
Büyük Gize Sfenksi ismini daha önce tarih kitaplarından veya belgesellerden duymuş olabilirsiniz. Yükselen Güneş’i karşılayan Sfenks, Gize Piramitleri’nin koruyucusu olarak anılıyor.
Bu figürün tarih boyunca bilinmesinin büyüleyici ve gizemli birçok nedeni var. Büyük Gize Sfenksi’nin tarihteki yerini, mimari detaylarını, mitolojiden aldığı ilhamı ve çok daha fazlasını gelin birlikte inceleyelim.
Dünyanın en büyük monolit heykeli olan Büyük Gize Sfenksi, 20 metrenin üzerinde yüksekliğe ve 19 metrenin biraz üzerinde genişliğine sahip. Toplamda 73.5 metre uzunluğunda olan heykelin, yaklaşık 4.500 yıl önce firavun tarafından yaptırıldığına inanılıyor.
Bu önemli eserin ilginç gerçeklerine girmeden önce “Sfenks”’in ne olduğunu ve Mısır tarihi için neden bu kadar önemli olduğuna bakalım.
Büyük Gize Sfenksi: Thebes’te Dolaşan Mitolojik Yaratığın Hikâyesi
Aslan gövdeli ve kadın başlı olarak tasvir edilen Sfenks, hem Mısır hem Yunan mitolojisinde önemli bir yere sahip.
Sfenks kelimesi “sıkmak, büzmek, (ağzını) kapatmak” anlamına gelen Yunanca “Sphingen” fiilinden türetilmiş. Yunan mitolojisinde Orthus’un kızı olan bir kadın olarak tasvir edilen Sfenks’in adının anlamı ile gerçek bir bağlantısı ise bulunmuyor.
Kanatları ve yılana benzer bir kuyruğu olan Sfenks, Thebes şehrinin dışında dolaşarak gezginlere bilmeceler sorardı. Ancak doğru cevabı veren gezginlerin geçmesine izin verirdi.
Mitolojiye göre Sfenks’in gezginlere sorduğu bilmeceler şu şekilde:
Bilmece 1: Sabah dört, öğleden sonra iki ve gece üç ayağı olan tek sesli yaratık hangisidir?
Bilmece 2: İki kız kardeş vardır; biri diğerini doğurur, o da ilkini doğurur. Onlar kimdir?
Efsaneye göre Sfenks, bu bilmecelere doğru cevabı veremeyenleri yiyordu.
İlk bilmecenin cevabı “insan”. Yanıtı tahmin etmiş olabilirsiniz, fakat ikincisi biraz daha zor. İkinci bilmecenin cevabı “gece ve gündüz döngüsü” olarak açıklanıyor.
Yunan mitolojisinin Mısır kültürü üzerinde derin bir etkisi olduğunu bildiğimizden, Mısırlıların Sfenks’i kendi kültürlerine nasıl dahil ettiğini görmek şaşırtıcı değil.
Gize’nin Büyük Sfenks’ini Kim İnşa Etti?
Mısır piramitleri ve çevresindeki yapılar söz konusu olduğunda, tarihlere dair çeşitli spekülasyonlar her zaman öne sürülüyor. Mevcut heykelin milattan önce 25. yüzyılda yapıldığında dair görüşler olsa da, heykelin 9.000 yıl önce yapıldığını iddia eden yeni teoriler de ortaya atılmış durumda.
Bu yapının en çarpıcı yanı vinç veya hidrolik destekli bir makine fikri bile yokken Mısırlıların nasıl böyle bir heykeli yapabildiklerinde saklı.
Büyük Sfenks’i oluşturan yapıya oyulmuş yüzün kime ait olduğuna dair gerçek ve doğrulanmış bir bilgi bulunmuyor. Fakat arkeologlar, Sfenks’in yaşının Kral Khafre dönemine kadar uzanması nedeniyle yüzün Khafre’ye ait olabileceğine dair görüş birliği içerisindeler. Öte yandan bu yüzün Kefren’in babası ve büyük piramidin inşaatının arkasındaki kişi olan Khufu’ya ait olduğuna dair çeşitli görüşler de bulunuyor.
Büyük Sfenks’in inşası, akıllara durgunluk veren pek çok ayrıntıya sahip.
Birçok kişi Büyük Sfenks’in, klasik Mısır Sfenks’inin kuyruğunu kaçırdığına inansa da, dikkatli bakıldığında kuyruğun Sfenks’in gövdesine sıkıca sarıldığı görülebiliyor.
Büyük Gize Sfenksi 4.500 Yıl Önce Nasıl Görünüyordu?
Sfenks’in vücudunun ve yüzünün kırmızıya boyalı olduğuna inanılıyor. Başlığı sarı bir parlaklığa, sakalı ise mavi bir katmana sahipti. İnanması zor olsa da, günümüzde hâlâ kulağında kalan kırmızı boya görülebiliyor.
Pençeleri önde ve birbirine yakın olacak şekilde duran Sfenks’in patilerinin arasında bir tapınak ve bir dikilitaş bulunmaktaydı.
Tapınakta, Güneş Tanrısı’nı öven yazıtlar yer alıyordu. Dikilitaşta ise Sfenks’i kumdan kurtarmakla ilgili konuştuğunu ve Mısır’ın kralı olacağına dair bir rüya gören 4. Thutmose’nin hikâyesi yazılıydı.
Mark Lehner tarafından yürütülen bir araştırmaya göre, Sfenks’in inşası 100 işçiyle yaklaşık 3 yılda tamamlanmıştı. Heykel yekpare bir kireçtaşı kayasından yapılmıştı. İşçilerin inşaat için bakır keski ve çekiç kullandığı tahmin ediliyor.
İşlenmeden geride bırakılmış büyük taş bloklar bulan arkeologlar, Sfenks’in mevcut boyutundan daha büyük inşa edilmesi gerektiğini ve işçilerin işi aceleyle terk ettiğini düşünüyorlar. Daha sonra bölgede yapılan kazılarda, işçilerin alet takımlarını şantiyenin yakınında terk ettiklerini tespit etmişlerdi.
Yapılan kazılar sonucunda, inşaat sırasında işçilerin, sığır, koyun ve keçi eti gibi gıdalar ile beslendikleri de ortaya çıkmıştı.
Lehner liderliğinde yürütülen arkeolojik çalışmalar sırasında Sfenks’in yüzeyindeki duvar yazıları incelendi ve Mısır hükümdarının iş gücü olarak köleleri kullanmadığını ortaya koydu. Bu bilgi genel kanının tam tersi yönündeydi.
Ayrıca Lehner, her Mısır vatandaşının hükümdara bir hizmet borçlu olduğu bir feodal sistemin var olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle vardiyalarını periyodik olarak değiştiren bir dizi vatandaş, inşaat süresince etkin olarak görev almış olabilirdi.
Sfenks Erozyon ve Ayrışma Nedeniyle Zaman İçerisinde Ciddi Hasar Gördü
Sfenks’in büyüklüğü bile söz konusu doğayla mücadele etmek olunca yeterli olamayabiliyor. Heykel, birkaç defa değişen kum tepelerinin altında kalmıştı.
Yer değiştiren kumlar Sfenks’in çevresinde birikerek bir süre sonra Sfenks’in gömülmesine sebep olmuştu. Ayrıca jeologlar, eski Mısır’ın büyük bir sele maruz kaldığı ve Sfenks’in dış yüzeyinde büyük zarara uğradığı görüşünde hemfikirdiler.
Sfenks’in restore etmek için yapılan son kazılardan biri 1920’lerde yapıldı. O tarihte bile Sfenks’in ön patileri neredeyse kumla kaplanmıştı. Kum hareketlerinin çeşitli faktörlere dayanmasından dolayı günümüzde bile bu soruna tek seferlik bir çözüm yolu bulunamadı.
İlk Restorasyon Çalışmaları Sfenks’e Zarar Verdi
1920 ve 1980 yılları arasında süren restorasyon çalışmaları sırasında yapılan çalışmalar, kireçtaşı konusundaki bilgi eksikliği sebebiyle Sfenks’in bazı bölümlerinin eskisinden daha kötü duruma gelmesine neden oldu.
Hasarın ana sebebi, erozyonla açılan deliklerin doldurulması için alçı ve çimento kullanılmasaydı. Bu değişiklik kireçtaşı yapısında yeni gerilimler oluşturdu. Daha sonra arkeologlar restorasyon sürecinin verdiği zararları onarmak için çimentoyu çatlaklardan dikkatlice çıkartıp mühürleyerek tüm süreci tersine çevirdiler.
Dr. Zahi Hawass öncülüğündeki restorasyon ekibi sönmemiş kireç ve kumdan oluşan başarılı bir karışım buldular. 1998 yılında bu karışım ile mümkün olan en iyi şekilde restorasyon yapıldı.
Dr. Zahi o dönemde şu açıklamada bulunmuştu:
“İnsanların alması gereken ana mesaj, Sfenks’in güvende olduğu ve her zaman ona bakmaya çalışan iyi doktorlar gibi olduğumuzdur. Heykelin, geçmişimizin sırlarını koruduğuna inanıyorum. Onu hapsedersek asla bir geleceğimiz olmayacak ve bu yüzden inanıyorum ki Tanrı beni Sfenks’in koruyucusu olmam ve onu herkes için kurtarmam için buraya getirdi. Sfenks sadece Mısır için değil herkes içindir. İşte bu yüzden Sfenks’in büyüsü uzaktan görüldüğünde bile hissedilebilir.”
Sfenks’in Burnu Nerede ve Tek Eksik Burun mu?
Büyük Sfenks’in çeşitli resimlerine baktığınız da veya yakından gördüğünüzde burnunun kayıp olduğunu görebilirsiniz.
Napolyon Bonapart’ın Mısır kuşatması sırasında Napolyon’un birliklerinden yapılan top atışı ile burnun tahrip olduğu düşünülüyordu.
Bununla birlikte 18. yüzyıla ait eskizlerde Sfenks’in burnunun kayıp olduğu görülebiliyor. Tarihin derinliklerine indiğimizde, kutsal yazıların Sufi Müslüman lider olan Muhammed Sa’im Al Dahr’ı Sfenks’in yüzüne verilen zararın nedeni olarak gördüğünü görebiliyoruz. Hükümdarın putperestlik yapan bir mezhebi görünce öfkeden burnu parçaladığı düşünülüyor.
Büyük Gize Sfenksi’nin Yüzey Özellikleri
Sfenks ile ilgili büyüleyici bilgilerden biri, o dönemde yazıtların Mısır kültür ve sanatının büyük bir parçası olmasına rağmen heykelin yüzeyinde hiç yazıt bulunmamasından geçiyor.
Bugün görebildiğimiz Sfenks, tamamlandığı günlerdeki gibi görünmüyor. Sfenks’in kireç taşından yapılmış bir sakalı olduğuna ve erozyondan dolayı döküldüğü düşünülüyor. Şu anki sakal kısmının orijinal yapının bir parçası olmadığı belirtiliyor. Bu sakalın 4. Thutmose yönetimi döneminde eklendiği tahmin ediliyor.
Bu Tek “Büyük” Sfenks miydi?
İnanması güç olsa da Mısır çölünün her noktası yeterince incelenmiş değil. Bu yüzden kum tepelerinin altına gizlenmiş benzer veya başka yapıların olma olasılığını göz ardı edilemez.
Başka bir Sfenks’in varlığına işaret olarak Mısır yazıtlarının Sfenks’i her zaman çift olarak göstermesi söylenebilir. Birçok arkeolog, Büyük Gize Pİramidi’nin çevresinde bir yerde, hatta ilk Sfenks’in karşısına inşa edilmiş, ancak sonradan ortadan kaldırılmış ikinci bir Sfenks olduğuna inanıyor.
Sfenks’in Altında Ne Yatıyor?
Bugüne kadar Büyük Gize Sfenksi’nin altında ne yattığı sorusu hâlâ yanıt alabilmiş değil. Bağımsız bir Mısır bilimci olan John Antony West, 1991’den 1993’e kadar Sfenks’in altında yatan sırları ortaya çıkartmak için bir dizi araştırma gerçekleştirdi.
West’in takımının yaptığı araştırmalar sonucu, Sfenks’in maruz kaldığı erozyonların onu en az 10.000 yaşında olduğunu gösterdiğini keşfetti. Fakat bu şok edici bilgi, arkeologların Sfenks’in sadece 4.500 yaşında olduğuna inandıkları için bir anlam ifade etmiyor.
Bir sismograf kullanılarak, Sfenks’in pençelerinin altında en az 7.5 metre derinliğinde iki dikdörtgen oda olduğunu keşfedildi. Odanın, yaşamın kendisi hakkında bilgi sahibi olduğuna inanılan “Atlantis Kayıt Salonu”nu içerdiğine dair teoriler ortaya atıldı.
Fakat Antik Eserler Başmüfettişi Dr. Zahi Hawass ekibi sahadan kovarak Sfenks’in Mısır uygarlığından daha eski olduğuna dair bulguların hiçbir anlam ifade etmediğini ve Atlantis ile olan bağlantısının saf “Amerikan Halüsinasyonları” olduğunu açıkladı.
Tüm bunlarla birlikte Sfenks’in içinde hâlâ keşfedilmeyi bekleyen birçok tünel ve oda mevcut.
“Kayıtlar Salonu”nu bulmak için karmaşık cihazlar kullanılarak yapılan araştırmaların hiçbiri olumlu bir sonuç vermedi.
Büyük Gize Sfenksi Hakkında Henüz Bilmediklerimiz
Büyük Sfenks’in görkemi hemen hemen hepimizi şaşırtıyor ama heykelle ilgili olarak hâlâ çözemediğimiz şeyler var.
Şimdiye kadar geldiğimiz noktayı özetlersek:
- Hâlâ Büyük Gize Sfenksi’nin kimin yüzünü taşıdığı bilinmiyor.
- Sfenks’in kesin yaşı konusunda kafa karışıklığı sürüyor.
- Sfenks tapınağı 2,5 ton ağırlığındaki büyük kireçtaşı kayalarından yapılmış. Mısırlıların onları nasıl taşıdıkları konusunda bir bilgi bulunmuyor.
- Sfenks’in altında ne yattığı konusu hâlâ karanlıkta.
- Büyük Sfenks’in daha birçok sırrı olabilir ve bunların her birini ortaya çıkarmak zaman alabilir. Ancak bu, kesinlikle başlamaya değer bir yolculuk.
Siz ne dersiniz? Büyük Gize Sfenksi hakkında bildiklerinizi ve gizemlerle dolu bu yapının hikâyesine dair yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynak: Interesting Engineering